Tabii ki de Çeviri İngilizce
3,348 parallel translation
Tabii ki de şoför koltuğundaki.
Obviously, one on the driver's side.
- Tabii ki de etmedin.
Of course not.
Tabii ki de.
Of course.
Tabii ki de. Haklısın.
Of course I should.
- Tabii ki de. Zepeda'nın bu işi halledeceğini sanıyordum.
I thought Zepeda was handling this.
Evet, tabii ki de.
Yes of course.
MS 79'daki patlama tabii ki de en tanınmışıydı.
The eruption in 79 A.D. was the most famous, of course.
Tabii ki de bunu 3 ayda uygulayabilirim ve çalışır hale getirebilirim.
I of course could Implement it and have it up and running in 3 months.
Tabii ki de hayır.
Hell no.
Tabii ki de.
Of course I do.
- Tabii ki de efendim.
Right way sir.
Lakin tabii ki de, desteğiniz bir avantaj sağlar.
But perhaps your support would be an advantage.
Bu kadını her kim çıkarmış, ve paket olarak göndermişse tabii ki de çok dikkatli olacaklar, Sweets.
It's no surprise- - anyone who digs someone up and delivers them like takeout- - of course they're going to be careful, Sweets. You okay?
Ve tabii ki de benimle dalga geçiyordun. Çünkü sen güçlü olmak zorundaydın.
And of course, you made fun of me, because you were supposed to be strong.
Tabii ki de, daha ayrıntılı bir tanı için bir onkoloğa görünmen gerekiyor.
Of course, you'll need a more detailed diagnosis from an oncologist.
Dört vampir aynı evde kaldığınız zaman tabii ki de biraz gerilim oluyor.
When you get 4 vampires in a flat obviously there's going to be a lot of tension.
Kutsal Olmayanların Maskeli Balosu, tabii ki de Wellington'daki ölümsüz cemiyeti için her zaman eğlence demek oluyor.
The Unholy Masquerade of course is great time for the undead community of Wellington.
Tabii ki de Kutsal Olmayanların Maskeli Balosu'yla ilgili en önemli şey her yıl açıkladıkları onur konuğudur.
Of course the big deal of The Unholy Masquerade is that every year they announce the guest of honor.
Tabii ki de Gucci satıyorum. Çoğunlukla.
Of course, I sell Gucci... mainly.
Sesler, sanki ruhlar gibi tabii ki de sizi cezbetmeye çalışıyorlar.
Voices like... spirits... trying to lure you off course.
Tabii ki de kumarhane salonunu elinde tutan Kara Karga... ve kurnaz Yaşlı Yılan!
Of course it's Black Crow who handles the gambling parlors... and the crafty Old Snake!
Tabii ki de bir kardeşin var.
Of course you have a sister.
- Tabii ki de duyuyorum.
I sure am.
Gerçek ismi değil, tabii ki de.
Not his real name, of course.
- Tabii ki de çok kırıcıydın.
- Of course you were too harsh.
Geçtiğimiz yıllarda tabii ki de verdi.
Over the years... yes, of course.
Hayır canım, tabii ki de garip kaçmaz.
- No, honey, I really don't.
- Tabii ki de öylesin, Nic.
Sure you do, Nic.
Tabii ki de hayır!
Of course not!
Siz bilimsel amacımızın lideri olmadan olmaz tabii ki de.
Oh, and it goes without saying that you would lead our scientific mission.
- Tabii ki de bir adı var.
- Course she has a name.
Tabii ki de, sana hediye getirdim.
Of course I brought you presents.
- Hayır, tabii ki de.
No, of course not.
Ve tabii ki bir "başarı hikâyesi" olmak için de gelmedim.
And I sure as hell didn't come back to be some sort of "success story", You know?
Tabii ki de hayır.
No.
Tabii ki de dışarıdan geldi.
- Yeah, it came from out there!
Ve ailem de tabii ki.
And my family, of course.
Tabii ki, zehir koyacak değilim. 4 tane dedin, ben de 4 tane koydum içine.
I obviously wouldn't mix poison you said four, so I mixed four.
Tabii ki şüpheli de benim.
And, of course, I'm a suspect!
Belirtmek isterim ki, seni tanımak ve seni çalışırken görmek hayatımın en iyi tecrübelerinden biri oldu. Bir de Dr. Richard Nygard'la çalışmak tabii.
I just wanna say that getting to know you and watching you work has been one of the greatest experiences of my life--that and working with Dr. Richard Nygard.
- Evet, tabii ki, ben de yardımcı olurum.
Can we get the Owl Club? Yeah, sure. I-I'll help.
Biz de yarın gelecek alıcılara hazır olmasını istedik. Tabii ki yine son dakikaya bıraktı.
So...
Tabii ki de hayır.
No, Karma,
Tabii ki de kullanmıyorum.
Of course not.
Yemeği de yak, ben tabii ki boktan okul işimden her zaman daha fazlasını çalarım, ne olacak!
Burn the food, too. I can always steal some more from my shitty work-study job.
- Tabii ki istersin, ben de.
- Of course you do. I'm me.
Tabii ki ben de.
Of course I have those.
Evet, tabii ki ama izin ver de önce altın ve mücevher dolu odama bir bakayım.
MAN : Yeah, sure, just let me just go check my room full of gold and jewels.
Tabiî ki de hayir. Barinaklari hiç duydun mu?
Of course not Ever heard of shelters?
O zaman ki ailenin başı, tabii şimdi de.
He was head of the family then, he still is today.
Tanrı biliyor ki, onlar bizimle konuşmak istemediler. Biz de onlarla istemedik tabii.
God knows they don't want to talk to us and we do not want to talk to them.
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki var 74
tabii ki değilim 17
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki var 74
tabii ki benim 18
tabii ki olmaz 20
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki biliyorsun 16
tabii ki hatırlıyorum 25
dede 298
deli 209
denise 139
tabii ki olmaz 20
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki biliyorsun 16
tabii ki hatırlıyorum 25
dede 298
deli 209
denise 139