Hatırlamıyor musunuz Çeviri İngilizce
334 parallel translation
Kayalarla ilgili biraz sohbet etmiştik hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember all those little chats we used to have about rocks?
- Dün geceyi hatırlamıyor musunuz?
- Don't you remember last night?
Hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember?
- Hiçbir şey hatırlamıyor musunuz?
- Don't you remember anything?
Hatırlamıyor musunuz bunu en son yaptığında ertesi gün babanız öldürülmüştü?
Don't you remember the last time it did that your father was killed the next day?
- Hatırlamıyor musunuz?
- Don't you remember?
Onu hatırlamıyor musunuz?
Don't remember him?
Her zaman görünürdekini alıp değiştirmeye çalıştığımızı hatırlamıyor musunuz?
Do you not remember that we always take the obvious and reverse it?
Tekerleklerle ilgili ne dediğimi hatırlamıyor musunuz?
Lieutenant, don't you remember what I said to you in the cave about grooved wheels?
Çıkartma botlarının önünde ilerlerken bir ikaz işareti atıp geriye çekildiğinizi ve botları bıraktığınızı hatırlamıyor musunuz?
Didn't you steam ahead of the attack boats, drop a dye marker - - And retire, leaving the boats to make the beach on their own?
Teğmen Harding'le yaptığınız konuşmayı hatırlamıyor musunuz?
Have you no recollection of a conversation with Ensign Harding?
Hatırlamıyor musunuz? Biz iki oda istemiştik ama siz bir tane verebileceğinizi söylemiştiniz.
Don't you remember, we asked for two rooms and you had only one?
- Hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember?
Şarabın kalan yarısını istediğinizi hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember, and you asked for the last half-bottle of the claret?
- Hiçbirini hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember any of it?
Hatırlamıyor musunuz?
You did. Don't you remember?
Olanlarla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor musunuz? Arka bahçede oynadığınız zamanla ertesi sabah arasında, nerede olduğunuzu ya da ne yaptığınızı?
And you have no recollection at all of what happened... where you were or what you did between the time... you were playing in the backyard with Bonnie and the next morning?
- Yaptığınızı hatırlamıyor musunuz?
- You mean you don't remember doing it.
Bizi hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember us?
İş yerindeki partide beraber olduğumuzu hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember we were together at the office party?
Bir zamanlar Paris'ten çok uzakta nişanlandığınızı hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember being engaged, at one time... a long way away from Paris? Don't you remember?
Thérèse Langlois adında bir kadınla evlendiğinizi hatırlamıyor musunuz?
And don't you remember being married, at one time... to a woman called Thérèse Langlois?
Hatırlamıyor musunuz, efendim?
Don't you remember it, sir?
Size ne kadar gerçek geldiğini hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember how real it had seemed?
Çığlık çığlığa uyandığınızı hatırlamıyor musunuz?
Remember how you woke up screaming?
Hayır, hatırlamıyor musunuz?
No, don't you remember?
Şu küçük şakanızı hatırlamıyor musunuz hani dökme camdan bir pencerenin kırılması ile sonuçlanan?
Don't you remember your practical joke that resulted in the smashing of a plate-glass window?
Beni hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember me?
Bay Strutt, hatırlamıyor musunuz?
Oh, Mr. Strutt, don't you remember?
İkiniz de mtolojiyi hatırlamıyor musunuz?
Well, don't you two remember your mythology?
Hatırlamıyor musunuz?
Well, don't you remember?
O tarihten sonraki yaptığınız hiçbir şeyi hatırlamıyor musunuz?
You don't remember anything you did after that?
Çizikleri hatırlamıyor musunuz?
Remember the scratches?
Bunun dışında bir şey hatırlamıyor musunuz?
You don't remember anything until here?
Hayır! Böyle önemli bir günü hatırlamıyor musunuz?
Surely you remember such an important date?
O eski, güzel günleri hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember, those good old days?
Hatırlamıyor musunuz?
You don't care to remember?
Babanızın yalnız olmadığını söylemiştim, hatırlamıyor musunuz?
I told you he was not alone. Don't you remember?
- Anlattığım hikâyeyi hatırlamıyor musunuz?
- Don't you remember, I told you the story...
Beni hatırlamıyor musunuz?
You don't remember me?
Peki hiçbi şey hatırlamıyor musunuz?
And you can't remember anything?
- Hatırlamıyor musunuz?
- You don't remember?
- Neler oldu hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember what happened?
Hiçbir şeyi hatırlamıyor musunuz?
- Do you remember anything?
- Ne? Beni hatırlamıyor musunuz?
Don't you remember me?
Onu hatırlamıyor musunuz, Dr. Maas?
Don't you remember her, Dr. Maas?
- Yaralandığınızı hatırlamıyor musunuz?
You don't remember being wounded?
Hatırlamıyor musunuz?
You don't?
Biliyor musunuz, son düellosunun nedenini kimse hatırlamıyor.
You know, no one remembers exactly what that last duel was about.
Adını hatırlamıyor musunuz?
What do you mean "whose"? Don't you remember the name?
Adresi vermiş miyim? Hatırlamıyor musunuz?
Did I give her the address?
hatırlamıyorum 685
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırladım 301
hatırlıyor musun 713
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatıra 18
hatırlıyorum 715
hatırla 239
hatırladın 20
hatırladın mı 1207
hatırladım 301
hatırlıyor musun 713
hatırladın mı beni 20
hatırlatma 18
hatırlayacağım 21
hatırım için 37
hatırlamıyorum bile 17
hatırlarsanız 25
hatırlarsan 31
hatırlayamadım 36
hatırlarsın 61
hatırlamıyorsun 28
hatırlıyorsun 67
hatırlarım 22
hatırım için 37
hatırlamıyorum bile 17
hatırlarsanız 25
hatırlarsan 31
hatırlayamadım 36
hatırlarsın 61
hatırlamıyorsun 28
hatırlıyorsun 67
hatırlarım 22