Sen bir kızsın Çeviri İngilizce
1,430 parallel translation
Sen bir kızsın.
You're a girl.
- Tabi ki, sen bir kızsın.
- Of course not, you're a girl.
Tamam sen bir kızsın.
Okay, you're a girl.
- Aman Tanrım sen bir kızsın. - Ee?
Jesus, you're a girl.
Sen güçlü bir kızsın.
You're a strong girl.
Sen küçük bir kızsın.
You're a small girl.
Sen küçük bir kızsın?
You're a small girl.
Sen sadece kitap ve bilgisayara zaman ayırırsın. Sen örnek bir kızsın.
You've only time for your books computer, And you're a good daughter,
Dinle! Sen büyük bir kızsın.
Listen... you're a big girl.
Sen büyük bir kızsın, yetişkin bir kadın annenin her gün seni almasına gerek yok.
You're a big girl... a grown woman, your mother doesn't need to pick you up every day.
Sen iyi bir kızsın.
You're a good girl.
Fakat sen, sen özel bir kızsın.
But you... you're a special girl.
Sen çok hassas bir kızsın.
You're a sensible girl.
Jess. Sen şanslı bir kızsın.
Well, Jess- -
Sen çok güzel bir kızsın.
You are very beautiful.
- Sen çok cici bir kızsın.
- You are a darling.
Sen, çok cici ve çok özel bir yeteneği olan bir kızsın.
You're a very beautiful girl with a very special gift.
Sen dürüst bir kızsın, Roxie.
You're an honestly girl, Roxie.
Sen bir kızsın, ben de bir erkek.
You are a girl, I'm a boy.
Çok kötü bir kızsın sen!
Such a bad girl!
Sen kocaman bir kızsın!
YOU'RE A BIG GIRL!
Eminim, harika bir kızsın ama hayatıma girmeyi sen istedin şimdi hoşuna gitsin gitmesin, içindesin.
I'm sure you're a nice girl, but you chose to insert yourself in my life... ... so, like it or not, in some capacity, you are in it. And so are you.
Sen zeki bir kızsın.
And you're a smart kid, so you're setting up boundaries...
Ne kadar iyi hazırlandığının, ne kadar silahlandığının bir önemi yok. Sen küçük bir kızsın.
It doesn't matter how well prepped or how well armed you are, you're a little girl.
Sen uslu bir kızsın.
You are a good girl.
Sen uslu bir kızsın.
You... are a good girl.
- Sen sadece bir kızsın, o yüzden...
- Yeah, well, see, you're just a girl, and so...
- Sen kötü bir kızsın... - ben de sana kötü şeyler yapacağım.
You are a bad girl and I'm going to...
Vay be, ne zeki, ne akıllı kızsın sen öyle. Tamamen kendi tasarladığın böyle bir şakayla çıktın karşıma.
What a clever, smart girl you must be to come up with a joke like that all by yourself.
- Sen güzel bir kızsın ve iyi bir adamı hak ediyorsun.
You're such a beautiful girl, and you deserve a nice guy.
Sen zeki bir kızsın.
- But I am.
Sen yetişkin bir kızsın, boşandığında, insanları Perry ile sen arasında tercih yapmak zorunda bıraktın.
You're a big girl. When you got divorced, you put people in the awkward position of choosing between you and Perry.
- Sen yetişkin bir kızsın.
You're a big girl.
Greta, ayrılırken seni üzdüğüm için özür dilerim ama sen hoş bir kızsın ve bir gün sana uygun birini bulacak -
Greta, I'm sorry I didn't handle the breakup well, but you're a sweet kid and someday you'll find someone who...
Sen çok yaramaz bir kızsın, değil mi?
You're a nasty girl, aren't you?
Sen çok iyi bir kızsın, bunu biliyor musun?
You're such a good girl, you know that?
Jessie, lütfen, sen zeki bir kızsın.
Jessie, please, you're a smart girl.
Sen akıllı bir kızsın.
Now, you're a smart girl.
Sen çok cesur bir kızsın ve ben seninle gurur duyuyorum.
You're a very brave little girl and I'm very proud of you.
Sen çok güzel bir kızsın.
You're such a beautiful girl.
Bak, Donna, sen iyi bir kızsın.
Look, Donna, you're a great girl. Really, you are.
Sen çok tatlı bir kızsın Grace.
You are a sweet girl, Grace.
Sen çok sevimli bir kızsın.
You're a pretty girl.
Sen garip bir kızsın.
You're a strange girl.
Sen ufak bir kızdın. Sen hala minik bir kızsın, sadece biraz çirkinleştin ve dişlerin iğrenç olmuş.
And you're still that little girl, just a lot more corpsy and with really bad teeth.
sen kötü bir kızsın.
You're a bad girl!
Lütfen. Sen çok kibar bir kızsın.
Please, you are a very nice girl.
Neyse ki sen çok tatlı ve uslu bir kızsın.
Thank goodness you're so sweet and easygoing.
Sen zeki, masum, güzel bir kızsın ve her şeyi yaptığım gibi seni de bozamam.
You're a bright, innocent, beautiful girl and I'm not gonna screw that up like everything else.
- Seni anlıyorum. Sen zeki bir kızsın ve ben de anlaşılır bir dilde konuşuyorum, değil mi?
You're a very smart girl, and I'm speaking very simple English, am I not?
Sen güzel bir kızsın, Julianne.Milletin içinde fark edilir bir tiptesin.Seni fark etmek suç olamaz.
You're a pretty girl, Julianne. You stick out in a crowd. It's not a crime to notice you.
sen bir tanesin 30
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir yıldızsın 18
sen bir 32
sen bir meleksin 58
sen bir pisliksin 43
sen bir dahisin 132
sen bir erkeksin 31
sen bir harikasın 29
sen bir aptalsın 74
sen bir kadınsın 24
sen bir yıldızsın 18