Sorun olmazsa Çeviri İngilizce
852 parallel translation
- Ama ellerini yıkamak sorun olmazsa...
But if you'd care to wash your hands -
Bay Fields, sorun olmazsa gelecek haftaki maaşımdan 10 dolar avans rica ediyorum.
Mr. Fields, can I trouble you for $ 10 advance on my next week's salary.
- Ama sorun olmazsa diğer tarafa dön, lütfen.
- But if you don't mind the other way, please?
Sorun olmazsa, Dr. Watson, kardeşinizle küçük bir konuşma yapmak isterim, efendim.
If you don't mind, Dr. Watson, I'd like to have a little talk with your brother, sir.
Eğer sorun olmazsa içeri kendim girmek istiyorum.
If you don't mind it, I'd rather go in by myself.
Eğer sorun olmazsa seni bizzat buldum ve bizzat teslim edeceğim.
If you don't mind, I found you and I'll deliver you personally.
Sorun olmazsa, bu beyle yalnız konuşmalıyım.
If you don't mind, I must talk to this gentleman alone.
Eğer sizin için sorun olmazsa, sizinle birlikte o gecenin üzerinden bir daha geçmek istiyorum. Herhangi ufak bir olayın hafızanızdan kaçmış olması durumuna karşı.
If you don't mind, Latour, I should like to go over that night with you again, in case any small incidents have slipped your memory.
Biraz suyla bir bardak viski alırım, eğer sorun olmazsa.
I'd prefer a little Scotch with a lot of water, if you don't mind.
- Sorun olmazsa siz yine de söyler misiniz?
- If you don't mind, would you tell me just the same?
Dr. Kik, sorun olmazsa hastayı Dr. Curtis'in değerlendirmesi daha uygun olacaktır.
If you don't mind, Dr. Kik, I think it would be better if Dr. Curtis examined the patient.
O zaman sorun olmazsa ben biraz susadım.
Then if you don't mind, I'm kind of thirsty.
- Hayatım, sorun olmazsa...
- Darling, if you don't mind...
Dix, sorun olmazsa, bir kaç gün burada kalabilir miyim?
Dix, if it wouldn't be too much trouble, could I stay here a couple of days?
Eğer sizin için sorun olmazsa, burada bekleyeceğim.
I must join him here. If you don't mind, I'll wait.
Sorun olmazsa beni yemek salonunda bekle.
Be a darling and wait for me in the dining room.
Bir tren soygununu araştırıyoruz, eğer sorun olmazsa.
Just checking up on a train robbery, if you don't mind.
- Sorun olmazsa içkimi bitirebilir miyim?
- Do you mind if I finish my drink?
Profesör, eğer sorun olmazsa, aşağı inmenizi, ve Kaptan Farragut ile tanışmanızı istiyorum.
And now, professor, if you don't mind, I'd like you to come downstairs and meet Captain Farragut.
Eğer sorun olmazsa.
That is, if you don't mind.
Sorun olmazsa ona birkaç soru sormak isterim.
I'd like to get on with this, if you don't mind.
Eğer sizin için sorun olmazsa yüzmeye gideceğim.
I'll go swimming, if you don't mind.
Sorun olmazsa, eşimin biraz daha uyumasını istiyorum.
If it's all right, I'd like to let her sleep a little while longer.
Sorun olmazsa sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
Can I ask you a favour, if it's not too much trouble?
Sorun olmazsa... kendime bir içki alacağım. - Teşekkürler.
- Thank you.
Sen bilirsin, bir bardak çaya hayır demem, sizin için sorun olmazsa?
You know, I would like a cup of tea, but don't you bother.
Senin için sorun olmazsa benim zanaatkârlarımı kullanacağız.
If it's all the same to you, we'll use my artist instead of yours.
Sorun olmazsa, televizyonu en son alın.
If you don't mind, take the TV last.
Albay, sorun olmazsa bu gece kalenizde kalmak istiyorum.
Colonel, I'd like to stay here overnight if it's all right with you.
Eğer sorun olmazsa Bay Capone olaylar sırasında nerdeydiniz?
If you don't mind telling us, Mr. Capone... where were you when it happened?
Sizin için sorun olmazsa sabah ilk işim bunu bitirmek, olur mu Senatör?
You don't mind if I finish up first thing in the morning, do you, Senator?
Dulcie, sorun olmazsa Leah'ında kalmasını rica etti.
Dulcie mentioned maybe Leah wouldn't be too much trouble, either.
Saat geç oldu, sizin için sorun olmazsa yarın sabah devam edelim.
It's late. We'll continue tomorrow.
Eğer sorun olmazsa... o sahneyi kaçırmak istiyorum.
I'll miss that scene, if you don't mind.
Eğer sorun olmazsa iyi olur.
That'd be fine if you don't mind.
Sorun olmazsa onu ben alayım.
I'll keep that, if you don't mind.
- Sorun olmazsa şapkanızı çıkarır mısınız?
Take your hat off, will you?
Sorun olmazsa Alfredo ile görüşebilir miyim?
Yes. Guess who?
Onun için sorun olmazsa benim için de sorun olmaz.
If it's alright with him, it's alright with me.
Onu tanımlayacak daha detaylı bilgi işimize yarayabilir efendim eğer sorun olmazsa.
It would help us if we could have a more detailed description of the man, sir... if that's not too much trouble.
Belki daha sonra, sorun olmazsa.
Maybe later, if it's not too much trouble.
Elbette, sizin için de sorun olmazsa.
Sure, if you think it's possible?
Sorun olmazsa, hepinize yemek ısmarlamak istiyorum. Nasıl olur?
If it's not getting in the way, I'd like to treat you all to a meal.
Gertrude Stein için bir sorun olmazsa...
If it's good enough for Gertrude Stein...
Eğer sorun olmazsa bayanla dans etmek istiyorum.
I think I might like to dance with the lady, if you don't mind.
Hayır sağ olun. Sorun olmazsa, dışarıda yürümeyi tercih ederim.
I prefer to walk outside, if that doesn't bother you.
Eğer sorun olmazsa.
If you wouldn't mind.
- Sorun olmazsa.
- I would if it didn't bother him.
Sorun çıkaran olmazsa aletini donundan çıkarmayacak.
Unless anyone acts up, he'll keep his thing in his pants.
İmzan olmazsa sorun çıkabilir.
Right here. It won't go out if you don't.
Hiç olmazsa, dilinde bir sorun yok maşallah.
Leastways, there's nothin'wrong with your tongue.
olmazsa 30
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79