English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Z ] / Zamanımız kalmadı

Zamanımız kalmadı Çeviri İngilizce

439 parallel translation
Sabah Apia'ya doğru yola çıkacaksa fazla zamanımız kalmadı demektir00.
We won't have much time if he leaves for Apia in the morning.
- Fazla zamanımız kalmadı baba.
Not so very long now, Father.
Ama canım pek zamanımız kalmadı.
But we haven't much time.
- Fazla zamanımız kalmadı..
- Haven't got much time.
Korkarım artık fazla zamanımız kalmadı.
Time, I'm afraid, is what we can no longer afford.
Ama korkarım onu sunmak için yeterli zamanımız kalmadı.
But I'm afraid there isn't time enough to present it.
Fazla zamanımız kalmadı.
We haven't got much time left.
Öğle uçağı ile ve bizim fazla zamanımız kalmadı.
On the noon plane.
Zamanımız kalmadı!
There isn't time!
Doktor çok zamanımız kalmadı.
Doctor, we haven't got very much time left.
Fazla zamanımız kalmadı.
There's not much time.
- Çok zamanımız kalmadı. - Haklısın, James, kalmadı.
You're right, James, we haven't.
Fazla zamanımız kalmadı!
We won't have enough time.
Şey, fazla zamanımız kalmadı yine de.
Well, we didn't have much time anyway.
Zamanımız kalmadı.
We haven't much time.
Zamanımız kalmadı.
We've run out of time, Bones.
Pek fazla zamanımız kalmadı.
Now, we haven't got much time.
Sanırım artık zamanımız kalmadı.
I'd say, it's a delaying tactic
Zamanımız kalmadı.
We have little time.
Hiç zamanımız kalmadı.
We haven't got time.
Çok zamanımız kalmadığından artık bunu bitiriyoruz
Look that after, we must stop...
Bir an önce söyle. Zamanımız kalmadı.
The very least of our problems is we've run out of time.
Her zaman aynı şey, hatunlar... Fazla zamanımız kalmadı.
- What are we yappin'for?
- Zamanımız kalmadı, ya şimdi ya hiç.
- We go now or not at all.
Zamanımız kalmadı.
We've run out of time.
Fazla zamanımız kalmadı.
We really should get on it right away.
Zamanımız kalmadı.
YOU GOT THAT? AND MEET ME IN THE STADIUM.
Bizim de çok zamanımız kalmadı, değil mi Beth?
Ain't gonna be too long that'll be you and me, eh, Beth?
Fazla zamanımız kalmadı.
There isn't much time left.
Zamanımız kalmadı.
There's no more time.
Zamanımız kalmadı.
Nothing to it.
Korkarım fazla zamanımız kalmadı.
I'm afraid we haven't got much time left.
- Zamanımız kalmadı.
- We're out of time.
Zamanımız kalmadı.
There's no time.
Zamanımız kalmadı.
We're running out of time.
Eddie, zamanımız kalmadı, gidelim.
Eddie doesn't have time let's go
Zamanımız kalmadı, zaten geç kaldık.
No time, we're late!
Zamanımız kalmadı.
We won't have time...
Hiç zamanımız kalmadı.
We're almost out of time.
Zamanımız kalmadı.
We're out of time.
Haydi, fazla zamanımız kalmadı.
We don't have much time.
Ama ben ikimiz için de utanacağımızı paylaşacağımız fazla zaman kalmadığına göre sana söyleyebilirim.
But I believe I'll say now while there isn't time left for either of us to get any more embarrassed...
Zamanımız kalmadı.
The court martial begins in about an hour.
Fazla zamanımız kalmadı.
There's not much time left.
İnançlı birisi olsaydı bunu söylemeye cesaret gösteremezdim ama dualarınızın hiçbir yardımı olmadı ve onun kaybedecek zamanı kalmadı.
If I were a faithful woman, I won't probably dare to say it, but your prayers didn't help, and he has no more time to lose.
Zamanımız kalmadı.
No time.
Bu hafta şovda Gonzo için zamanımız kalmadı.
Yep, that's all he can say all right!
Yetişmek için fazla zamanınız kalmadı bayım.
You're cutting it pretty close, mister.
Fazla zamanımız kalmadı. Çevre üzerindeki kontrolü giderek artıyor.
We don't have much time.
Bir sürü zamanımız var ama yerimiz kalmadı.
We got plenty of time, but no room left!
- Müdürün yapmak istediği şey... - Üzgünüm ama zamanımız kalmadı.
And, punk, if you happen to be out there listening, I just want you to remember this.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]