English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ç ] / Çıkarın onları

Çıkarın onları Çeviri İngilizce

714 parallel translation
Çıkarın onları!
Get them out!
Çabuk olun, sizi aptallar, çıkarın onları.
Hurry up, you fool, let them out.
Çıkarın onları buradan!
Get them out of here!
Çıkarın onları.
Move them out.
Yapın gerekeni : Kazıp çıkarın onları.
That's what you'll have to do - dig'em up.
Çıkarın onları.
Let them out
Çıkarın onları! Charles Brooks, Chatham itfaiye şefi.
Charles Brooks, chief fire officer of Chatham.
Çıkarın onları.
Get them out.
Çıkarın onları buradan.
Get them all out of here.
Çıkarın onları dışarı!
Bring her on out!
Bakın mösyö, her fırsatta onları güneşe çıkarıp çocuklar gibi oynamalarını sağlıyorum.
So you see, monsieur, when I get a chance... I like to take them into the sunshine... and let them play like... children.
- Rüzgar çıkar çıkmaz onları bırakın.
- Send them up as soon as the wind rises.
Çıkarın onları.
Let them out.
- Onları çıkarın!
- Get them up!
Onlar ancak küçük bir yangın çıkarır.
Let them, it will be a very small fire.
Karınız, oğlunuz, babanız, ve bütün kumpanya onları böyle bir çırpıda unutamazsınız!
Your wife, your son, your father, the whole troupe... you can't just forget them like that!
Onları yukarı çıkarın.
Bring those boards up.
Onları çıkarınca, halının saçaklarına ayakların dolanır ve çuvala dönersin.
He took them off, tied knots in the legs and made a sack.
- Onları yarın çıkarırım. - Sorun değil dedim!
I'll take them out tomorrow.
Eğer onları şimdi buradan çıkarırsak yarın tekrar savaşabilirler.
If we take them out now, they can fight again tomorrow.
Onları dışarı çıkarın ve Baron Gruda'nın takdirine bırakalım.
Take them outside and hold them for Baron Gruda's pleasure.
Onları yürüyüşe çıkarır mısınız?
Do you ever walk them?
Onları baştan çıkarıcı artist kızların pençesinden ve zenginlerin aşırı tutkulu kızlarından kurtaran kızı mı diyorsun?
Is she the girl that saves them from the clutches of the seductive showgirls and the over-passionate daughters of the rich?
Onları buraya çıkarın.
Bring him on in here.
Onları hemen buraya çıkarın.
Bring him straight on in.
Şimdi, onları buradan çıkarın, hepsini.
Now, get them out of here, all of them.
Doğru, tavuklar onların sahip olduğu bütün niteliklere sahipler, fakat tavuklarda bunlar bağışlanabilecek cinsten. Şey, en azından benim gibi çok cana yakın, çok anlayışlı birinden çıkar sağlayamazlar.
Oh, true, chickens have all the same qualities, but in them, it's forgivable.
Deniz kaplumbağalarına dalış yapıyor onları sırtüstü çevirip yumuşak karınlarını ortaya çıkarıyor alt kısımlarını yırtarak açıp etlerini paralayıp yiyorlardı.
They were diving down on the sea turtles turning them over to expose their soft undersides tearing their undersides open and rending and eating their flesh.
Onları nereye götüreceğiniz önemli değil, sadece çıkarın!
Just drive'em out.
Onlar için çabalarsın, yaparsın, denersin, için dışına çıkar.
You struggle, you build, you try, you turn yourself inside out for'em.
Samanları yığın, ve dumanla onları dışarı çıkarın.
Gather some straw and smoke them out.
Onları dışarı çıkarın ve tutuklayın.
Take them out and put them in chains.
Onların ilgisini çektiğini nereden çıkarıyorsun ki?
I'll go by myself. What makes you think they're even interested?
Aslında içtenlikle inanıyorum ki, o iki hanım kişisel husumetlerini bir kenara bırakabilirdi. Fakat onların birbirine düşmesinden çıkar sağlayan çok kişi vardı.
I truly believed that the ladies would put aside their natural personal enmity, but there were so many people who profited from them being at each other's throats.
Onları ve Za'yı Kurukafa Mağarasından çıkarın.
Bring them out from the Cave of Skulls, and Za as well!
- Onları buradan çıkarın.
- Get them out of there.
Evet onları ara ve işten çıkarılma kâğıtlarını ver.
Yeah, well, you just call them in and give them their walking papers.
Kendini günah çıkarır gibi onların ellerine bırakmalısın.
Trust them as you would your confessor.
Onları çözmek için bir hafta ver, yeter, sonra Japon konum planını çıkarırım.
Just give me a week to creep up on them and I'll blueprint the Jap positions.
Alın onları ve dışarı çıkarın.
Pick them up and get them out.
Bu oynadıkları oyun onların mı yoksa benim mi çıkarımaydı bilmiyordum.
But was the game they were playing for their benefit or mine?
Şimdi onları buradan çıkarınız.
Take them away.
Bir kelime ordan, bir kelime burdan alırsın... Onları birleştirirsin, ve sonunda ortaya bir resim çıkar.
You pick up a word here and a word there... you put them together, and pretty soon you got a picture.
Onu bir ağaca astılar genç kızlarını onun önünde ortaya çıkardılar ve onların karınlarını deştiler.
They tied him to a tree brought his teenage daughters out in front of him and disemboweled them.
Onları sudan çıkarın!
Cet'em out of the water!
Müdürler, onların eşleri ve okulumuzun esas dostları için çıkarılır.
Masters, their wives and the friends of College.
Sen de onlarınkini çıkarırsın.
And you take theirs for them.
Onları hemen çıkarın.
Get them out of here.
Bununla birlikte onlar, hayvanat bahçesinin hastanesinden alınıp bir otele yerleştirilecek ve ayrıntılı bir şehir turuna çıkarılacaklar.
They will, however, be taken from the zoo infirmary to a hotel and given an extended tour of the city.
Ve sen de bilim uğruna onları parçalıyor, organlarını çıkarıyor ve karşılaştırmalar yapıyordun. Neleri?
And, in the interest of science, you dissected, removed and statistically compared...
Onları aslanın ağzından ve içindeki karanlıktan çıkarıp ve nurun, kutsal hayatın ebedi huzurun nimetlerine erdirsin.
Deliver them from the lion's mouth and the darkness therein and rather, bring them to the blessing of light, holy life, eternal rest.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]