English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ü ] / Ün

Ün Çeviri İngilizce

10,632 parallel translation
1763'ün bahar aylarıydı.
Spring, 1763, to be exact.
Göz'ün gücü ondan dışarı taşacak ve Jenny yok olacak.
The power of the Eye will explode from her and be lost.
Jenny o görüşleri Göz'ün etkisi altındayken gördü.
Miss Jenny drew these whilst experiencing visions brought on by the Eye.
Franklin tezler İlahi Göz'ün eksiksiz tarihi değildi elbette.
Now, Franklin's treatise was not, in fact, the definitive history of the Eye of Providence.
Göz'ün gücü tıpkı Jenny gibi genç Jonathan'ın vücuduna hapsoldu.
The power of the Eye was absorbed by young Jonathan, just as it was by our Miss Jenny.
"Saklı Olan" Jenny'nin içindeki Göz'ün gücünü çekmeden önce onu bulmalıyız.
We need to stop him before this Hidden One drains the Eye's energy out of Jenny.
Göz'ün enerjisi ardında yıkım bırakarak dağılıyor.
The energy of the Eye dispersed, leaving destruction in its wake.
Daha sonra Revere Göz'ün enerjisini çekmek için asasını kullandı.
Revere then used the staff from whence the Eye had come to draw it out.
Washington da Göz'ün çok tehlikeli olduğuna karar vermişti.
Now, Washington decreed the Eye too dangerous.
Yani Revere asayı eritip Göz'ün enerjisini içinde tutması için kap yaptı.
So Revere melted down the staff to make the casing to contain the Eye's catastrophic energies.
İçeri girip Jenny alacağız, Göz'ün enerjisini yok edip buradan gideceğiz.
We go in hard and fast, grab Jenny, get the Eye out of her, and get the hell out of there.
Kendisi Interpol'ün temsilcisi ve İngiltere ve ABD'deki benzer olayları araştırıyor.
It is representative of Interpol and is investigating this case in England and the United States. This is our brain outside.
Son günlerinde Herb'ün kanseri gerilemeye başlamıştı.
In his last days, Herb's cancer had gone into remission.
Parti değil bu. Herb'ün cenazesi.
It's not a party, it's Herb's funeral.
Herb'ün altınının yerini içeriyor.
It contains directions to Herb's gold.
Herb'ün altını mı?
Herb's gold?
Herb'ün bilgisayarında disket sürücüsü vardı.
Herb's computer had a floppy disk drive.
Herb'ün ofisini kimse istemiyordu ki.
Nobody wanted Herb's office, remember?
Herb'ün bir aile olarak bunu yapmamızı istemiş.
Herb clearly wanted us to do this, as a family.
Herb'ün son dileğini onurlandırabilirsek... İyi olur.
If we can honor Herb's last wish, then that's something.
Herb'ün altınını biri almış.
Someone already got to Herb's gold.
Herb'ün hemşiresi ayıydı.
Herb's nurse is a bear.
Kitabı çalıp kendi yayınlamak için Herb'ün ölmesini bekliyormuş.
- He must have been waiting for Herb to die so he could steal the book and publish it himself.
Herb'ün küllerini okyanusa serpecektik ama ebedi istirahatgâhı anlamlı bir yer olmalı, ne dersiniz?
We were gonna sprinkle Herb over the ocean, but his resting place should be someplace meaningful, don't you think?
Hayır. Herb'ün kitabı bende.
No, I have Herb's book.
Herb'ün ölümüne anlam katmak için bir gizem atfettin.
You ascribed a mystery to Herb's death to give it meaning.
Helen Molesworth'ün Barbara Kruger ve Jenny Holzer'la
An Exploration of Gender in Text and Media,
Herb'ün cenazesinde Horsin'Around parasını ne yapalım diye sormuştum ya?
Remember at Herb's funeral, I asked you what you wanted me to do - with your Horsin'Around residuals?
Bu arada yeni ofise taşınıyorum ve Herb'ün külleri burada.
I'm moving into the new office and I got Herb's ashes here.
- "Jerb'ün Çocukları" mı?
- Jerb's kids?
C4'ün bir kısmını kopartacağım.
I'm gonna rip away some of the C4.
Mumford'ün oğlunu başarılı bir hâle getirdiği gibi.
The same way Mumford turned his son into a success.
Tam bir facia olacak. Geleceğe Dönüş'ün alternatif bir sonu gibi.
Just like the alternate ending of Back to the Future.
Ne kadar yardım edebileceğimizin Ajan Burke'ün keyfine kalması konusunda kafam karıştı.
I'm confused as to how much help we can be attached to Agent Burke's hip.
Ölüm'ün Tırpanı, Hundjagerların Verrat dövmesi...
We got the Reaper's Scythe, the Hundjaeger's Verrat tattoo.
Şimdi Bebbanburg'ün yeni varisi sensin.
Now you are the new heir of Bebbanburg.
Bebbanburg'ün sancak beyiyim.
I'm the ealdorman of Bebbanburg.
Bebbanburg'ün Northumbria topraklarının gerçek varisiyim.
Heir to the Northumbrian lands of Bebbanburg.
İngiltere'nin sancak beylerinden biri olarak dünyaya geldim. Bebbanburg'ün Northumbria topraklarının gerçek varisiyim.
I was born an ealdorman of England, true heir to the Northumbrian lands of Bebbanburg.
Northumbria'nın sancak beylerinden biri olarak dünyaya geldim. Bebbanburg'ün gerçek varisiyim.
I was born an ealdorman of Northumbria, the rightful heir to Bebbanburg.
Bayağı ün yapmışsın.
Well, you've got quite the reputation here.
Lancelot, senin annen Göl'ün Leydisi.
Lancelot, your mother's the Lady of the Lake.
Göl'ün Leydisi çok güçlüdür.
She does have great power.
Dr. Yewll'ün koluna bir bomba koyduğunu duydum.
I heard Dr. Yewll put a bomb in your arm.
19. yüzyıl sonlarında kanunsuzlukla ün yapmış gelişen bir merkezdi ve belli ki suçlular kasabanın genetiğinde var.
In the late 19th century, it was a booming railroad hub With a reputation for lawlessness, And apparently, outlaws are a part of the town's genetics.
Bir hain, zalimliği ve stratejik zekasıyla ün yapmış biri. Tamam.
A blackguard, a man as famed for his cruelty as his strategic mind.
Interpol'ün hazırladığı 10 cm kalınlığında dosyaları var.
Interpol has a file on them that's like three inches thick.
Bingöl'ün karşılığını vermeye çalışıyordun!
You're trying to make us even for Bingol?
Eğer Supergirl'ün bir şeye ihtiyacı olursa araması yeter.
So, if, uh, if Supergirl needs anything, just give me a call.
1863'ün Temmuzuydu. Hatırladın mı?
July of 1863.
- Perl'ün nesi var?
- What's wrong with Perl?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]