Anlamalısınız Çeviri İspanyolca
676 parallel translation
Şunu anlamalısınız ki ; dünyada her zaman güzellik var olacaktır ve o adam onu yok etmek için hiçbir zaman yeteri kadar zalim olmayacaktır.
Tienes que comprender que siempre habrá belleza en ésta Tierra y el hombre nunca será lo suficientemente cruel como para destruirla "Cartas de un soldado"
Bay Carmichael, bana sorarsanız yemeğinizin bu olaya kıyasla bir hayli önemsiz kaldığını anlamalısınız.
Sr. Carmichael, creo que debe dar ahora menos importancia a su cena.
Bay Egelbauer, anlamalısınız ki bu olanlarla hiçbir alakam yok.
Sr. Egelbaur, debe entender que yo no tuve nada que ver con lo que...
Yapabileceklerimi anlamalısınız.
Deben entender de lo que soy capaz.
Bakın, hepiniz bir şeyi anlamalısınız.
Escucha, todos tienen que darse cuenta de una cosa :
Göründüğüm gibi bir kişi olmadığım öğrenilirse.. .. bütün varlığımın tehlike altına gireceğini anlamalısınız.
Debe darse cuenta que toda mi existencia estaría comprometida... si se supiera que no soy lo que parezco ser.
Şunu anlamalısınız, ben adamlarımın o silahları gösteriş olarak taşımasını değil çetelerin bir federal ajan gördüğü zaman onun her daim tetikte ve sadece öldürmek için ateş etmeye hazır olduğunu bilmelerini istiyorum.
Compréndanlo, no quiero convertirles en un grupo de hombres de gatillo fácil pero quiero que el hampa sepa que cuando un agente federal saca su arma está listo y equipado para tirar a matar con el menor número de balas.
Beni anlamalısınız. Gördüğümde şok oldum.
Podrá comprender que tuve un shock cuando lo vi.
Ama beyler, anlamalısınız... Harvey'ye hem analık, hem babalık etmenin yanında... onun gelecekteki maddi durumunu da ilgilendiren... kendi işimle de meşgulüm.
Pero deben entender que además de ser tanto un padre como una madre para Harvey estoy ocupado con mi trabajo en asuntos que también se relacionan con su futuro bienestar.
İsteyerek yapmadığımı anlamalısınız.
No pretendía que lo hiciera.
Amaçlarımızı başarmak üzereyiz, bu konuda size yardımcı olmak istediğimi anlamalısınız.
Reconoce que te ayudé y que casi hemos conseguido nuestro objetivo.
Yüzbaşı, anlamalısınız ki von Schlütow denen kadınla olan ilişkinizden öteden beri haberdarız.
Capitán, debe saber que hemos estado al tanto de lo suyo con von Schluetow desde el principio.
Gerçekten bunu anlamalısınız.
Creo que eso es evidente.
İçinde bulunduğunuz durumu anlıyorum yüzbaşı ama siz de benimkini anlamalısınız.
Comprendo su posición, pero comprenda Ud. la mía.
Tom'un hayatının nasıl olduğunu ikimiz arasında kaldığını anlamalısınız.
Debe entender cómo eran las cosas con Tom. Cómo se encontró en medio de las dos.
Bay Williams, anlamalısınız ki Carol'ın annesinin sevgisine ve kadın anlayışına ihtiyacı var.
Sr. Williams, seguramente se de cuenta que Carol necesita el amor de una madre... y la comprensión de una mujer.
Ama buralara gelmenin ne kadar zaman aldığını anlamalısınız.
Pero ya ve lo que me ha costado llegar hasta aquí.
Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlamalısınız.
Deben darse cuenta de cuán importante es esto para mí.
Onların hiç bir hareketine göz yummayacağımızı anlamalısınız, bir an için bile.
Tiene que comprender que no aprobamos la manera en que hicieron esto.
Bay Sutton öncelikle şunu anlamalısınız.
La Sra. Sutton lee el periódico primero.
Bunun işe yaramayacağını anlamalısınız.
Debe entender que ya no puede.
Beni anlamalısınız.
Debe entenderme.
Sizi böyle bir zamanda sorgulamak hoş değil ama ama bunun gerekli olduğunu anlamalısınız.
Odio tener que interrogarle en un momento así... pero entenderá que es necesario.
Majesteleri anlamalısınız ki konseye katılmanız bir rica değil... kabile büyüklerinin bir emri efendim.
Majestad, supongo que comprenderás que no se te pide que asistas al consejo. Te lo ordenan los ancianos de las tribus.
Yaptığım ameliyatın sadece insanlıktan uzak, ümitsiz vakalar için olduğunu anlamalısınız.
Ud. entenderá que esta operación es sólo para incurables, para desahuciados.
Sevgili, Memur Krupke, anlamalısınız Bizi bu hale getiren yetiştirilişimiz
Querido agente Krupke, tiene que entender que es nuestra educación la que nos hace así.
Bunun sıra dışı bir şey olduğunu anlamalısınız.
Debes entender que eso es muy irregular.
Bu normal değil, bunu anlamalısınız.
Eso no es normal, debe entenderlo.
Ama şunu anlamalısınız ki..... halkın Garibaldi'nin zaferleri dolayısıyla heyecana kapıldığını da hesaba katmanız gerek.
Pero debe entender, don Ciccio que el pueblo estaba entusiasmado con las victorias de Garibaldi.
Anlamalısınız Bay Ward, Arkham garip bir yerdir.
Entienda, Sr. Ward, que Arkham es una comunidad extraña.
Rahibe Maria, bu insanların talimatlarınızı dinlemediklerini anlamalısınız.
Madre Maria, no comprende sus instrucionnes.
Bir tek şunu anlamalısınız ki, sadece bir birey olmak bile insan kapasitesinin üstündedir.
Lo único, que hay que entender que es ya bastante ser uno mismo.
- Yazık? Beni iyi anlamalısınız.
Entiéndame bien.
- Bayan Faulk şunu anlamalısınız...
- Señora, notará...
Bu konuda dikkatli davranmam, gerektiğini anlamalısınız.
Seguro que comprende que tenga que ser cauteloso en este asunto.
Bakın, bunu gerçekten anlamalısınız Zihinsel olarak iyi durumda değiliz - Yani, demek istediğim şuan kafalarımız çok karışık..
Pero tiene que intentar entender que la fatigue mentale quiero decir, el agotamiento mental,...
Bunu anlamalısınız o - o -
Pero tiene que entenderlo. Él necesita...
Sizi rencide ettiğimizin farkındayım ama siz de ihtiyatlı olmamız gerektiğini anlamalısınız.
Me doy cuenta de que lo hemos ofendido... pero debe entender que necesitamos ser precavidos.
Anlamalısınız, Bayan Tane.
Tiene que entenderlo, señorita Tane.
- Anlamalısınız.
- Debe entender...
Bunun The Times gazetesinde kızgın bir mektuba yol açacağını anlamalısınız.
Se dan cuenta que esto significa una carta de protesta al Times.
Anlamalısınız Sayın Yargıç, o gün çok üzgündüm ve dürüst olmak gerekirse onu hiç fark etmedim özellikle de bayıldığım için, Sayın Yargıç.
Usted debe comprender, su señoría, que estaba muy molesto ese día, y honestamente no lo tuve en cuenta, especialmente porque me desmayé, su señoría.
Anlamalısınız ki onun yasal sorumluluğunu almış olsanız bile o hala bu hastanenin gözetiminde ve... benim sorumluluğumda.
Comprenderá que incluso aunque le concedan la custodia legal todavía dependerá de mí como director de este hospital la autorización de su salida a su cargo.
Bunu anlamalısınız.
Bueno, entonces, ud entendera.
Lütfen beni affedin... ama anlamalısınız, babamı hiç tanımadım.
Por favor, disculpe... pero es que nunca he visto a mi padre.
Bütün gün bekleyebiliriz Sully, ama anlamalısın... biz de kararımızı verdik ve kesin.
Tenemos todo el día. También nosotros estamos decididos.
Canım benim, bunun imkansız olduğunu anlamalısın.
Mi querida niña, comprenderás que eso es imposible.
Başka bir şey olsa senin için de yapacağımız gibi yapardık ama sanırım artık farklı sorumluluklarımızın olduğunu anlamalısın Joe.
Le ofrecimos nuestra ayuda como lo hacemos contigo, pero yo creo que comprenderás que ahora tenemos muchas responsabilidades.
Şunu anlamalısınız ki sizin seçilme sebebiniz önemli değil.
Todos ustedes deben entender que no importa por qué los eligieron.
O çocukların bu yanını anlamalısınız.
Compréndalo.
Anlamalısınız, Kaptan.
- A las máquinas de desintegración.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66