English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Anlamıyorsun

Anlamıyorsun Çeviri İspanyolca

8,284 parallel translation
- Anlamıyorsun.
- Es que no lo entiendes.
Anlamıyorsun!
¡ No entiendes!
Anlamıyorsun, dostum!
No entiendes. ¡ Es muy importante!
Anlamıyorsun.
No, no entiendes.
Anlamıyorsun.
No lo entiendes.
Böyle bir şeye yakalanmadan ne kadar çaresiz olduğunu anlamıyorsun.
Nunca se aprecia lo vulnerable que eres hasta que algo como esto te golpea.
Nesini anlamıyorsun?
¿ Qué parte no entiendes?
Anlamıyorsun, o düşündüğün gibi biri değil!
No lo entiendes. ¡ Él no es como tú crees!
- Anlamıyorsun, hayır...
No están escuchando.
- Anlamıyorsun lan. - Amına koyayım...
No lo entiendes.
- Beni anlamıyorsun.
No me entiendes.
Sen anlamıyorsun.
No lo entiendes.
- Hayır, anlamıyorsun.
- No lo entiendes.
Sen de Carl'ı hiç anlamıyorsun.
No entiendes a Carl en lo más mínimo.
Genç Hintlilerin romantizmini anlamıyorsun.
Tú no entenderías el romance de la India joven.
Anlamıyorsun değil mi?
No puedes verlo, ¿ verdad? .
Beni anlamıyorsun!
¡ No me entiendes!
- Madison, anlamıyorsun.
- No, no. Madison, no lo entiendes.
Kesinlikle anlıyorum. Hayır, hiç anlamıyorsun.
Entiendo perfectamente.
- Hayır, anlamıyorsun.
No lo sabes.
İyi de anlamıyorsun.
Pero tú no entiendes.
Görünen o ki anlamıyorsun, çünkü eğer anlasaydın...
Obviamente, no, porque si lo hicieras...
- Ama yargıladın ve bunu bir türlü anlamıyorsun.
Pero lo hiciste y no entiendes nada.
- Ama sen daha anneni bile anlamıyorsun!
Pero no entiendes a tu madre.
Anlamıyorsun! - Ne oldu?
- ¿ Qué ocurre?
Anlamıyorsun değil mi?
¿ Te das cuentas verdad?
Hayır, anlamıyorsun. Konu sadece seks değil.
No, pero mira, no se trata solo de sexo.
Olayı anlamıyorsun.
No estás viendo el punto.
Anlamıyorsun. B planı yaşayan her canlının ölmesi anlamına geliyor.
No lo entiendes, el plan B implica matar toda forma de vida en la isla.
- Yapma. - Anlamıyorsun.
- No lo hagas.
Onlar için büyük bir sorun olduğunu anlamıyorsun.
Tú no entiendes que tú representas un gran problema para ellos.
- Nasıl anlamıyorsun?
¿ Concentrarnos?
Anla... Anlamıyorsun.
No me... no lo entiendes.
Şakadan hiç anlamıyorsun değil mi? - Asıl sen anlamıyorsun.
No entiendes la comedia en absoluto.
- Beni anlamıyorsun. Burada dostlarının arasındasın.
Estás entre amigos.
Beni anlamıyorsun Nik.
Mira. No entiendes, Nik.
Anlamıyorsun işte.
No lo entiendes.
Bir şey anladığın yok. Tek laf etmiyorsun çünkü hiçbir şey anlamıyorsun.
No entiendes nada de nada, por eso no hablas.
Niye hiçbir şey anlamıyorsun?
¿ Por qué no entiendes nada?
- Anlamıyorsun.
No entiendes.
- Hâlâ anlamıyorsun değil mi?
Aún no lo entiendes, ¿ verdad?
- Neyi anlamıyorsun?
¿ Qué no entiendes?
Anlamıyorsun.
No entiendes.
Şu an kelimenin tam anlamıyla hayatımızı kurtarıyorsun.
Esto literalmente salva nuestras vidas.
Anlamıyorsun...
No...
- Anlamıyorsun.
- No entiendes.
Hayır, anlamıyorsun.
No.
Bundan anlam mı çıkarıyorsun?
¿ Consigues algo de eso?
Bu şekilde nasıl yaşıyorsun anlamıyorum Malcolm.
No sé cómo puedes vivir con ello, Malcolm.
Ne anlamı var ki ya diye dolanıyorsun sonra ortada.
Es que, ¿ qué sentido tiene, sabes?
Şeyi hiç anlamıyorum ama. Nasıl çikolata alıp da onu çiftliyorsun bir de abartı yapıyorsun?
Aunque nunca entendí cómo se puede tomar chocolate, hacerlo doble y luego hacerlo jarabe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]