Anlamalıydım Çeviri İspanyolca
561 parallel translation
Anlamalıydım.
Debí saberlo.
Tabii ki... Anlamalıydım.
Por supuesto, tenía que ser.
Burada olduğunuzu anlamalıydım.
Debí adivinar que estaría Ud. aquí.
- İngiliz olduğunuzu anlamalıydım, efendim.
- Me he dado cuenta, señor.
Anlamalıydım.
Tenía que saberlo.
- Anlamalıydım.
- Debería haberlo sabido.
Anlamalıydım.
Debí haberlo sabido.
Böyle olacağını anlamalıydım.
Debí imaginarme que eso estaba en el mapa.
Bu işi beceremeyeceğini anlamalıydım!
Debería haber imaginado que complicarías las cosas.
Şu rüyayı gördüğümde anlamalıydım.
Debería haberme dado cuenta cuando tuve aquel sueño.
İsmimi her telaffuz edişinizde anlamalıydım bunu.
Debía haberlo comprendido cada vez que os oía pronunciar mi nombre.
Değişen bir şeyin olmadığını anlamalıydım.
Debí comprender que nada cambia.
Neyi ima ettiğini anlamalıydım.
Debería haber sabido a qué se refería.
Elindeki o parlayan demiryolu saati ve konuşmalarından anlamalıydım.
Con ese reloj de ferrocarril y hablando como si fuera un horario.
Bunu başından anlamalıydım.
- ¡ Debí haberlo imaginado!
Kontroller bittikten sonra, ofisinde bir içki öneriyor. - Bunu anlamalıydım.
Él está sugiriendo que termine el exámen en la oficina con una copa.
Senin en baştan beri bir centilmen olduğunu anlamalıydım.
Debí darme cuenta desde el principio que es usted un caballero.
- Bunu anlamalıydım. Onun bir kahraman olduğunu sanmam için bana yalan söyledin.
Haber sabido que me mentirías para que pensase bien de él.
Senin fikrin olduğunu anlamalıydım.
Debi haber sabido que fue todo obra tuya.
Anlamalıydım.
Debi haberlo sabido.
Bunu anlamalıydım.
Se me tendría que haber ocurrido.
Başından anlamalıydım.
Debí darme cuenta.
Kuzeye, Bisbee'ye yönelmediğinde anlamalıydım. - Başından beri Frank'ı istiyordun.
Lo supe cuando fuimos hacia el norte en Bisbee.
Bıçağım yüzünden olmadığını anlamalıydım.
Debí imaginar que no fue mi cuchillo.
Anlamalıydım...
Debí haberlo sabido.
Sedyeyle geldiğinde ölmek üzere olduğunu anlamalıydım.
Habría debido saber que estaba muerto virtualmente cuando lo trajeron.
Bir tuzak olduğunu anlamalıydım
Yo debería haber adivinado que era un truco.
♪ Yani ben... ♪ ♪ Bir çok şeyi önceden anlamalıydım ♪
Así que... yo... debería haberme dado cuenta de muchas cosas.
♪ Ve ben... ♪ ♪ Daha önce bir çok şeyi anlamalıydım ♪
Yo... debería haberme dado cuenta de un montón de cosas.
Miranda gibi dalavereci birinden, istediğimi asla alamayacağımı anlamalıydım.
Debí haberme dado cuenta de que nunca conseguiría nada de Miranda... con todas sus ideas engreídas y trucos astutos.
Bunu istediğini anlamalıydım. Onun için gelmeme izin verdi.
Debería haber sabido que él lo quería.
Anlamalıydım.
Bueno, ya se ve.
- Gerçek niyetinizi anlamalıydım.
- Ya veo. - Tenía que descubrir sus intenciones.
Anlamalıydım.
Debería haberlo sabido.
Anlamalıydım.
Debí sospecharlo.
Seni ilk gördüğüm an anlamalıydım.
Debí habérmelo imaginado cuanto te vi.
- Şaşırdığını anlamalıydım.
Me imagino que sí.
Üç ayrı Caesar döneminde yaşamış ve Roma'nın ne kadar dibe battığını görmüş biri olarak dördüncü Caesar döneminin daha farklı olmayacağını çok iyi anlamalıydım.
Habiendo vivido a través del reinado de tres Césares, y viendo las profundidades a las que Roma se ha sumergido bajo ellos, debí haber sabido mejor que un cuarto no podía ser diferente.
Anlamalıydım.
Lo se
Evet elbette, daha önce anlamalıydım.
Sí, claro, debí haberlo sabido antes.
Konuşmalarından anlamalıydım, samimi değildi, ve sıkıştı.
Debí haber sabido que no tenía agallas.
- Bunu anlamalıydım.
- Debería haberlo sabido.
Gerçek olmayacak kadar ucuz olmasından anlamalıydım.
Bien Raúl.
Zavallı bir kelebeğin adımı bilemeyeceğini çoktan anlamalıydım.
Debí saber que una tonta mariposa no sabría mi nombre.
Kardeş olduğunuzu anlamalıydım.
Debí haber imaginado que eran hermanos.
Gülümseyişimi beğendiğini söylediğinde, anlamalıydım.
- Lo siento. Debí haberlo sabido cuando me dijiste que tenía una sonrisa extraordinaria.
Anlamalıydım, bu günkü gök gürültüsü ve şimşekler...
Hubiera debido darme cuenta de que todos estos truenos y la tormenta... ¡ Qué estúpido soy!
Anlamalıydım.
La conozco.
Bunu önceden anlamalıydım, Jim.
Mucho antes, Jim.
Bir bakıma haklıydınız. Ama anlamalısınız, yoldaşlarım.
Teníais razón en cierto sentido... pero es necesario entender, camaradas.
Anlamalıydım.
Imagínate.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66