Başka bir deyişle Çeviri İspanyolca
1,033 parallel translation
Yani başka bir deyişle, ben gayet iyiyim.
Por lo demás, todo bien.
Başka bir deyişle?
- ¿ Dicho de otro modo?
Başka bir deyişle, zamanım doldu öyle mi?
En otras palabras, ¿ ha llegado mi hora?
- Başka bir deyişle, hiç acıtmıyormuş.
- En otras palabras, no le duele nada.
Şey, başka bir deyişle, gelecek hafta.
En otras palabras, hasta la semana que viene.
Başka bir deyişle, temizlik yapamam, çünkü toz solurum.
Pero no puedo barrer el suelo. El polvo es mi enemigo.
Umutlarını geleceğe sakla. Başka bir deyişle, ölümle birlikte bütün acılar geçecek.
Cuando estés muerta, te sentirás aliviada.
Başka bir deyişle, ömrümüz boyunce arkadaştık.
En otras palabras, éramos amigos de toda la vida.
Başka bir deyişle, siz iki kız eğlenceyi bulduğunuzda eğleniyorsunuz, öyle mi?
O sea, ¿ las dos se divierten siempre que pueden?
- Başka bir deyişle, görevde değilsiniz değilmi?
- En otras palabras, ¿ no tienes órdenes? Sólo el deseo.
Başka bir deyişle eğer kariyerinde ciddiysen.
Eso si se toma en serio su carrera.
Başka bir deyişle... yaşayan dinozorlar.
En otras palabras... dinosaurios vivos.
Başka bir deyişle, tek bir sent kazanamadın.
Si lo he entendido bien, no ha ganado ni un centavo.
Başka bir deyişle ; burası, artık rüya göremeyecek hale geldikten sonra rüyalarının gerçek olduğu yer.
En otras palabras, éste es el lugar en el que los sueños se hacen realidad... después de haber dejado de soñar.
Walter Jameson'ın sahip olduğu bilgi tarih külliyatlarından değil bir kara büyü kitabından kaynaklanıyordu. Başka bir deyişle, bu kabus öğle vakti başlıyor.
Walter Jameson tiene acceso al conocimiento que no podría salir... de un libro de historia,... sino de un libro de magia negra,... por lo que diremos que esta pesadilla comienza al mediodía.
Başka bir deyişle, hiç bağırsak deşme işlemi yapılmaz ve işin doğrusu, kişi bazı durumlarda kısa bir kılıç değil sadece açılıp kapanır bir yelpaze tutar.
No hay un verdadero desentrañamiento. A veces, hasta se sustituye la espada de la bandeja por un abanico. Es una vergüenza para todos.
Başka bir deyişle evrenin taşrasında yaşıyoruz.
Lo ves, estamos en lo más remoto del Universo.
Başka bir deyişle siz senyörler, liberallerle anlaşıyorsunuz.
¡ En pocas palabras, señor, usted está de acuerdo con los liberales!
Yani buradakiler, pezosuyla, yosmasıyla, kaldırım kargasıyla başka bir deyişle aynasızıyla kocaman mutlu bir aileydi.
Era una gran familia feliz. : los "macs", las "poules" y los "flics", o, como dirían ustedes, los policías.
Başka bir deyişle, sağduyulu bir siyasi seçim.
Es decir, una elección no política.
Başka bir deyişle, Louisa... Benimle evlenir misin?
En otras palabras, Louisa ¿ te casarás conmigo?
O zaman başka bir deyişle.. .. sana "Sâde-eski Ichi" diyelim. Pekala.
En otras palabras eres simplemente Tada-no-Ichi *.
Başka bir deyişle 3 günlük tatil işte.
En otras palabras, unas vacaciones de 3 días.
Başka bir deyişle, sosyal yardımlaşma.
En otras palabras, trabajo como asistente social.
Başka bir deyişle, kimse beni ikna edemez.
Nadie me convence de nada.
Başka bir deyişle, rol yaparken başarısız oluyorum.
En pocas palabras, cuando llega el momento, se me queda arrugada.
Başka bir deyişle, ilk 2,000 oy kayıt dışı olacak.
O sea, los primeros 2.000 votos no se van a contar.
Başka bir deyişle, günlük rutinlerini değiştirmek gibiydi.
O lavadora o vacaciones. En otras palabras, no hay vida normal.
Başka bir deyişle bir şey yaptığımda neler olduğunu ve hiçbir şüpheniz olmadan bunu bana neyin yaptırdığını ifade edebilirsiniz.
Quiero decir... Se puede describir el efecto de lo que hago. Pero no por eso saber el porqué lo hago.
Başka bir deyişle, teslim olana kadar.
En otras palabras, hasta que se rinde.
Başka bir deyişle, değersiz, hiç bir işe yaramayan biriydim.
En otras palabras, soy basura, un hombre que no sirve para nada.
Başka bir deyişle, görevim topraklarımıza giren çıkan insanları takip etmektir.
En otras palabras mi tarea es no perder de vista a quienes entran o salen de nuestro territorio.
Başka bir deyişle, bana züppe diyorsun yani. - Öyle demek istemedim...
Sabes, si yo dijera algo así me llamarías presuntuosa.
Başka bir deyişle, beni kapı dışarı ediyorsun?
En otras palabras, ¿ me estás echando?
Başka bir deyişle, onlar...?
En otras palabras, ¿ ellos estaban?
Başka bir deyişle her zamanki gibi, binada kimsenin bu işten haberi olmayacak.
En otras palabras en el edificio deben pensar que todo es normal.
Başka bir deyişle, birkaç yüz kilometrelik bir koşuya çıkacağız.
en otras palabras, hemos de avanzar en varios cientos de kilómetros.
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
¿ Lamentas saber que no eres mi hijo... que no soy ni tu padre ni tu madre?
Başka bir deyişle,.. ... bir kafir dinin esrarıyla alay edip cahil ve sığ insanları kolayca yoldan çıkarabilir. Ama hakikati asla saklayamaz.
Además, y para terminar, las herejías que atacan a un misterio... pueden seducir a los espíritus superficiales, pero jamás bajo ningún concepto conseguirán oscurecer la verdad.
Bazı insanlar doğuştan direnişçidir. Başka bir deyişle bazı insanlar doğuştan dikkafalıdır.
Si usted es un "Resistente" sobre todo y nada, está exagerando.
Bir başka deyişle, kimlik.
Una identificación.
bir başka deyişle sakin türden, salt zihnimizde düzenlenmiş.
Me refiero a Ios del tipo tranquilo,... Ios que se cometen sólo en Ia mente.
Bir başka deyişle, maktul hayattayken kısır değilmiş.
En otras palabras, el fallecido, en vida, no era estéril.
Bir başka deyişle Bayan Manion mutluymuş.
En otras palabras, la Sra. Manion estaba contenta.
Bir başka deyişle, dayanılmaz itkinin pençesinde değildi.
En otras palabras, no se apoderó de él un impulso irresistible.
Ama heterogref, bir başka deyişle, bir insanın canlı doku veya organlarının başka birine nakli,.. ... bugüne kadar, her iki deneğin biyolojik açıdan tam uyumlu olması halinde mümkündü.
Pero el heteroinjerto - en otras palabras, el transplante de tejido vivo o órganos de un ser humano a otro - ha sido posible hasta ahora cuando los dos sujetos en cuestión son perfectamente idénticos desde un punto de vista biológico.
Başka bir deyişle Murray, insanlar sorun çıkarırsa sana vurursa, sana kötü davranırsa sana küfrederse...
" En otras palabras, cuando te enfaden, te golpeen,
Yargıç 6 gün önce diyor, bir başka deyişle geçen cumartesi.
El juez de instrucción dice que hace 8 días, en otras palabras, el sábado pasado.
Bir başka deyişle, konuşamadım.
En otras palabras, no podía hablar.
Bir başka deyişle, gerçeklikle olmak istediğimi nasıl ayırt ediyorsun?
¿ Cómo distinguir entre la realidad y el deseo que tengo?
... o yüzden bu pek de şaşırtıcı sayılmaz. Anlıyorum. Bir başka deyişle sen de idam cezasına karşısın yani.
No es natural, pero es justo entonces, después de una ejecución cuando más necesito a una mujer.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23