Bir de bu Çeviri İspanyolca
181,809 parallel translation
Bir de bu şekilde sorayım...
Te lo pondré así :
Bu biraz renkli bir maymun.
- Es un monito de colores.
Bu uzunluktaki bir mesajı kırmak haftalar sürebilir. Bir de anahtar isterse imkânsız olur.
Un mensaje de este tamaño podría llevar semanas descifrarlo y si necesito una clave exterior, bueno, será más o menos imposible.
- Bu, o sürtük memelerden bir tanesi.
Esta es una de sus tetas de puta.
Bu bir Bailey sorunu değil.
Este no es un problema de Bailey.
Küçük, minicik bir delik açacağım ve bu delikten içeri kameramı ve diğer malzemelerimi yerleştireceğim.
Tan solo tengo que hacer un agujero muy pequeñito y dentro de ese agujero, meto mi cámara y todo mi instrumental...
Belki de bu onun kurtuluşudur. Daha iyi bir insan olma yoludur.
Pero quizá... quizá es su forma de salir de ello, de ser mejor persona.
- Varsayımsal olarak konuşursak bu gece işlenecek bir suçu bilen müvekkilimiz olsaydı ve bu suçu önlemek için size yardımcı olmak isteseydi ona dokunulmazlık vermek için bir anlaşma olur muydu?
- Pues, hipotéticamente hablando, si tuviéramos un cliente que tiene conocimiento de un delito que va a cometerse... digamos, esta noche, y quisiera ayudar a evitar ese delito, ¿ podría haber un trato que le diera inmunidad?
Sayın yargıç, biliyorsunuz ki eğer burada ben varsam bu rutin bir mesele değildir.
Señoría, sabe que si yo estoy aquí, no se trata de un asunto rutinario.
Bu arada şirket meselesiyle alakalı bir durum var. Haftaya kadar vereceğin ortaklık katkı payını vermelisin.
Por cierto, solo es un asunto administrativo, pero necesitaremos tu aportación de capital la semana que viene.
Bu yüksek öncelikli bir dava.
Este es nuestro caso de más alta prioridad.
Bu küçük bir dava değil.
Esto no es de poca monta.
Bu sadece bir tane sendika üyesi. 20.000 dolar ödeme almak için 40 saat boyunca buna mı uğraşacağız?
¿ Es un miembro del sindicato y estamos a punto de dedicarle 40 horas facturables para conseguirle qué, que recupere 20.000 dólares?
Bu 4 insandan bir tanesi yalan söylüyor.
Una de estas cuatro personas está mintiendo.
Bir kaygılanma anında bir saniyeliğine bu kaslar sıkılaşıp, kaşlar yükselir.
Cuando hay un estallido de ansiedad, estos músculos se tensarán, las cejas se elevarán, sólo un segundo... ¿ lo ven?
Hatta şöyle de bir şey var daha fazla para alabileceksin. Çünkü büyük şirketler genelde bu tarz durumların duyulmasını istemezler.
Es más probable que obtengas una cifra sustanciosa, porque estas grandes empresas quieren evitar la vergüenza.
Bu durum bir nevi Truva atı.
En otras palabras, es un Caballo de Troya...
Evet bu da tekniğin bir parçası.
Sí, pero eso es parte de nuestro método.
Şüpheliye yalan söylemeniz de bu tekniğin bir parçası mı?
¿ Es parte de su método poder mentir al sospechoso?
Evet yok çünkü işletmenin müdürü sadece bizim araştırmacılarımızla konuştu... -... ve bu yeminli ifadeyi imzaladı. - Ben bir şey yapmadım.
Sí, porque el director de aquel momento solo habló con nuestro investigador y firmó esta declaración.
Tüm bu boru muhabbeti, soğutulmuş kalsiyum klorürü küçük bir su havuzunun altındaki bakır borudan geçirerek bir curling sahası oluşturabileceğimizin farkına varmamızı sağladı.
Toda esta charla sobre cañerías nos hizo darnos cuenta de que al hacer correr cloruro de calcio refrigerado mediante tubos de cobre debajo de un pequeño charco de agua, podríamos crear una cancha de curling.
Bu federal görevi denetlemek üzere görevlendirilen bir federal ajan olarak ben de bu sandalyeden gözlerim kapalı şekilde izleyip güneşin altında buzlu kahvemin tadını çıkartacağım.
Y como el agente federal asignado a supervisar este trabajo federal, observaré desde esta silla, con los ojos cerrados, mientras disfruto del café helado a la luz del sol.
Bu, kovadaki havayı baştan aşağı doğru çekerek bir vakum oluşturacak ; bu vakum da altındaki suyun buharını çekerek yüksek hızlı, çok güçlü bir buharlaşma yaratacak.
Eso sacará el aire del cubo que está al revés, creando un vacío que llenará de vapor del agua de debajo de él, creando una evaporación rápida muy potente.
Happy'nin buharlaştırma vakum makinesi suyu en az önceki kadar tarumar ediyor fakat bu durumda tarumar etmek cidden iyi bir şey.
La máquina aspiradora de evaporación de Happy está succionando más aire de lo que succionaba antes, pero en este caso, succionar es una cosa realmente buena.
Sonra da aşağı sallayıp bu sahte keseli fareyi yılanın önüne sallayabileyim diye çoraptan bir iplik çıkartıyorum.
Entonces he atado una cuerda al calcetín así que puedo colgar esta rata falsa enfrente de la serpiente.
Haydi, bu ıslak, sahte aortla bir kuru deneme yapalım. Ben kenarları bir arada tutacağım.
De acuerdo, vamos a hacer un ensayo en esta húmeda, falsa aorta.
Bu durumun beni protein alımımı bir sürü sarsak şeyle sağlamak zorunda bıraktığını itiraf edeceğim.
Admitiré que se me ha obligado a suplementar mi ingesta de proteínas con mucha cecina.
Bu bir kalpazanlık operasyonu mu?
¿ Es una operación de falsificación?
Bir Amerikan Federal Ajanını öldürmezsiniz Paige de bu adamların işe yaramasının tek yolu.
No vais a matar a un agente federal de los Estados Unidos, y Paige es la única que hace que estos chicos funcionen.
Amerikan Devleti kamuya kullanıldığını söyledi ama bu bir aldatmaca.
El gobierno de Estados Unidos dice públicamente que eso es lo que usa, pero es una pista falsa.
- Bu iki kadınlık bir iş.
Es trabajo de dos mujeres.
Bir kaç saatte kalmaz, bu paletler ağzına kadar dolacak.
No debería ser más de un par de horas y esos palés estarán llenos.
Bu bize duvarı delip, yardım bulmak ve onlar gelmeden geri dönmek için bir saat 59 dakika veriyor.
Eso nos da una hora y 59 minutos para conseguir atravesar la pared, conseguir ayuda y volver antes de que regresen.
- Biliyor musun seni bu kadar değerli bir ekip üyesi yapan bu tür yaratıcılıkların.
- Sabes, esta es la clase de ingenio que te hace un miembro tan valioso del equipo.
- Bu adamların neyin peşinde olduğu hakkında bize ipucu sağlayacak bir şey.
Buscando algo que nos dé una idea de lo que está haciendo este tipo.
Bu kadar kırmızıbiberle bir daha kokumuzu bulmalarına imkân yok.
Con todo ese cayena, no hay forma de recuperar nuestro olor ahora.
Bir şey değil bu arada.
De nada, por cierto.
- Bu büyüklükte bir depoda boğulmadan önce yaklaşık dört dakika vaktimiz var.
Con el volumen de este almacén, tenemos aproximadamente cinco minutos hasta la asfixia.
Hayali deniz kabuğunu bir saniyeliğine elime alıp diyeceğim ki endişem o kibriti yakarsanız bu tüm binanın biz de dâhil olmak üzere patlamasıdır.
Voy a coger la caracola imaginaria durante un segundo y a decir que me preocupa que si enciendes esa cerilla, eso signifique que el edificio entero, nosotros incluidos, estallará.
Ben... kumar oynamayı bıraktım ama bu bir kaç kişiye borçlanmayı bıraktığım anlamına gelmiyor.
Yo... dejé el juego, pero eso no significa que dejara de deber dinero a algunas personas. Es...
Bu öğrenci borcu gibi bir şey tek farkı ödemeleri Bruno Üniversitesine yapıyorum.
Es como una deuda estudiantil, excepto que hago pagos a la universidad de Bruno.
- Bu morarmış bir göz.
Pedazo de ojo morado.
Bu kumdomuzu birimini ben yönetiyorum ve sana uygun tabir kullanmanı öneririm yoksa adamlarımdan biri sana bir uyum seti verebilir.
Dirijo esta unidad subterránea y te sugiero que uses el término apropiado o alguno de mis hombres podría igualar el color de tus ojos.
Bu birinci sınıf bir sahte kimlik hem de tüm malzemeleri fotokopiciden.
Es una identificación falsa de calidad, hecha con suministros de la copistería de la esquina.
Bu ani bir güvenlik kontrolü.
Esto es una prueba de seguridad.
Yüzündeki sırıtışı sil ve incelemeye başla yoksa yeni bir iş arayan tek kişi bu adam olmayacak.
Borra la sonrisa de tu cara y empieza la inspección o este tío no será el único buscando un sueldo nuevo.
Ki bu da kötü bir şey çünkü San Fernando akiferinin üstündeyiz.
Lo que es malo, porque estamos sobre el acuífero de San Fernando.
Bu çark, krankın gittiği ve bir mıknatısın etrafındaki iletken bobini çevirerek kinetik hareketle oluşturulmuş bir enerji kaynağı elde ettiği yerdi.
Esta rueda está donde estaba la manivela y el movimiento cinético generará suministro eléctrico haciendo girar una bobina de alambre conductor alrededor de un imán.
Bak, silo her daha fazla eğildiğinde kamyonun karşı güç uygulaması gereken santimetrekare başına basınç artıyor ve bu beygir gücüyle, o silo bir derece daha eğilirse, devrilir.
Mira, cuanto más se inclina el silo, más kilos por centímetro cuadrado de presión necesita el camión para contrapesar y con sus caballos de potencia, si el silo cae cuatro grados más, se caerá.
Evet, Walt bu sabahkine benzer bir kaza daha yaşadı, hani şu devamlı müşteri delikli kartları için kavga ettiği.
Sí, Walt ha tenido otro incidente como el de esta mañana, cuando se ha metido en una de las frecuentes peleas por las tarjetas de fidelidad por puntos.
Bu arada size Ajan Seger hakkında bir şey sorabilir miyim?
Hablando de lo cual, ¿ puedo haceros una pregunta sobre la gente Seger?
bir de bu var 20
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26