Bunu yapmak zorundaydım Çeviri İspanyolca
153 parallel translation
Bunu yapmak zorundaydım.
He tenido que hacerlo.
Ama inan bana, bunu yapmak zorundaydım.
Pero créeme, tenía que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tuve que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım, Hepsi bu, Sana kaç kez anlattım.
Ya te lo he dicho.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tenía que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım...
Había que hacerlo...
Bunu yapmak zorundaydım!
¡ había que hacerlo!
Ordu'nun altınını kurtarmak için bunu yapmak zorundaydım.
Me vi forzado a hacerlo para salvar el oro del ejército.
Üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım.
¡ Oh, no! Pero tenía que decírselo.
- Aah! Dominic, bunu yapmak zorundaydım.
¡ Dominic, tenía que hacerlo!
- Bunu yapmak zorundaydım.
Tuve que hacerlo.
Hiç bir zaman bir yetkim olmadı ama babam boğulduktan sonra bunu yapmak zorundaydım. Ailem için para kazanmalıydım.
Nunca habría conseguido la comisión por propio derecho pero al ahogarse mi padre, tuve que ganar dinero para mi familia.
Peki, daha sonra ne yaptınız? - Bunu yapmak zorundaydım.
Tenía que tocarlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tenia que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
- Debo atender.
Ama bunu yapmak zorundaydım. Güvende olmanı istiyorum.
Pero tenía que hacerlo porque no quiero que sufras.
Bunu yapmak zorundaydım, biliyorsunuz, anlamadınız mı?
Tenía que hacer eso, ¿ no lo entiendes?
Bunu yapmak zorundaydım yoksa ölmüştük.
Tuve que hacer esto o todos hubiéramos sido asesinados.
Ancak saldırganlar geldiğinde, bunu yapmak zorundaydım.
Pero cuando nuestros atacantes llegaron, tuve que hacerlo
Krallığımı savunmak için bunu yapmak zorundaydım.
Juré honrar y defender a mi rey, y éste debe...
Bu çok kötü bir durum. Carson, bunu yapmak zorundaydım.
- Carson, tengo que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
Eso es lo que tuve que hacer.
Senin gibiler yüzünden bunu yapmak zorundaydım.
Es por gente como tú por lo que tuve que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
Era algo que tenía que hacer.
Ama Horris beni yakaladı.Bunu yapmak zorundaydım çünkü sizin umrunuzda değil!
Pero Horace me siguió. - ¡ Tuve que hacerlo porque no te importa!
Üzgünüm, bunu yapmak zorundaydım. McKay.
Lo siento, tuve que hacerlo.
- Bunu yapmak zorundaydım.
- Esto es algo que debía hacer.
- Bunu yapmak zorundaydım
Verá, estaba en un gran apuro y...
Bunu yapmak zorundaydım.
Me he visto forzado a tomar esta decisión.
Bunu yapmak zorundaydım, dedi.
Tenía que hacerlo, dijo.
Ancak durum böyle gerektiriyordu ve bunu yapmak zorundaydım.
Pero debido a la situación... y a nuestro tiempo, ¿ qué hacemos? Tenemos que hacer eso.
Bunu yapmak zorundaydım
Y lo tuve que hacer.
Ve bunu yapmak zorundaydım ; çünkü insanlardan bu kadar nefret etmekten ve herkese karşı bu kadar kibar olmaktan sıkıImıştım.
Y necesitaba hacer eso porque estaba cansado de odiar tanto a la gente y ser tan crítico de ellas.
Üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım
Lo siento, pero en realidad tenía que hacerlo.
Neden bunu yapmak zorundaydım?
¿ Por qué debo hacer esto?
Alan bunu yapmak zorundaydım.
Alan, tenía que hacerlo.
Ve Koç eğer seni yarı yolda bıraktıysam özür dilerim ama bunu yapmak zorundaydım.
Y lo siento mucho, entrenador, si le decepciono. Pero es algo que tengo que hacer.
Anlamıyorsun Aurelius, bunu yapmak zorundaydım.
No lo entiendes, tenía que hacerlo.
Bunu yapmak zorundaydım.
Tuve que hacer eso.
Bunu sana yapmak zorundaydım.
Tenía que hacerlo.
Don Juan balkonlara tırmanmak ve düello yapmak zorundaydı ve sanırım, bunu kadınlarını ayrı tutmak için yapardı.
Don Juan trepaba balcones, se batía en duelo y, según tengo entendido, sus conquistas no se conocían.
Bunu kendim yapmak zorundaydım.
Tenía que hacerlo yo mismo. "
Bunu yapmak zorundaydım. Yapmam lazımdı jane..
Tuve que hacerlo, Jane.
Ama bunu yapmak zorundaydım.
¿ O había cambiado yo?
Bunu babam için yapmak zorundaydım.
Tuve que hacerlo por mi padre.
Bunu yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm... ama bununla yüzleşmek zorundaydın, ve... şey, bu olmadan oraya gidemezdin, değil mi?
Lamento haber tenido que hacer eso. Pero tenías que enfrentarlo, y no ibas a lograrlo de otro modo, ¿ verdad?
Bunu yapmak zorundaydın.
M ¡ ra, es algo que tenías que hacer.
Bak, biz seni orada bıraktığımız için üzgünüm. Fakat bunu yapmak zorundaydık.
Mira lamento que te dejáramos atrás, pero tuvimos que hacerlo.
- Bunu yapmak zorunda değildin. - Evet zorundaydım.
– No lo tenías que hacer.
Adamlarım onun elini çekmesi için bunu yapmak zorundaydı, evlat.
Basta con que mi hombre retire su mano, muchacho.
Bir de bunu zorlukla nefes alırken yapmak zorundaydım.
Tuve que hacerlo mientras apenas respiraba
bunu yapmak istiyorum 21
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorundayız 25
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorundayız 25
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak zorunda değildin 18
yapmak zorundaydım 50
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
yapmak zorundaydım 50
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38