Burada Çeviri İspanyolca
458,216 parallel translation
- Burada neler dönüyordu, haberim yok.
- No sé qué estaba sucediendo aquí.
Sen burada kalmayı tercih ettin.
Tú decidiste quedarte aquí.
Burada ineyim.
Justo aquí.
Burada işler böyle yürümüyor.
Así no es como hacemos las cosas aquí.
Neden burada buluştuk?
¿ Qué hacemos aquí?
Artık burada olması için bir neden yok, değil mi?
Ya no tiene motivo para estar aquí, ¿ no?
Burada Başkan Walker'ın mercek altına alınması lazım.
Habría que investigar al presidente Walker.
Artık burada sana yer yok.
Aquí ya no hay lugar para ti.
Tom artık burada değil ki.
Tom ya ni siquiera está aquí.
Burada çalışmaya ne zaman başladın?
¿ Desde cuándo estás con nosotros?
Gerçekten burada mı yaşıyorsun?
¿ Vives aquí?
Burada pek kalmıyorum.
No paso mucho tiempo aquí.
Ayrıca bugün burada FBI çalışanlarını temsil etmekten büyük gurur duyduğumu belirtmek isterim, bu araştırmayı da FBI'ın geleneği olduğu şekilde her zamanki gibi yeterli, dürüst ve bağımsız şekilde yürüttüler.
Y quiero decir que me enorgullece representar hoy aquí a la gente del FBI, quienes dirigieron esa investigación como siempre, con habilidad, honestidad e independencia, como siempre ha hecho el FBI.
Hayatımın son 30 yılını burada, Kongre'de geçirmekten suçluyum.
Culpable de haber pasado los últimos 30 años de mi vida en el Congreso.
Gerçek güç burada değil.
El auténtico poder no está aquí.
Ama bundan sonra... benim dışarıdan, özel sektörden müdahalem ve senin burada çalışmanla... bu saraya birlikte hükmedebiliriz.
Pero, de ahora en más si yo actúo desde afuera, en el sector privado, y tú actúas desde aquí podemos controlar esta casa juntos.
Burada olmanı istiyor mu ki?
¿ Él quiere que esté aquí? Por favor.
Burada mesele, hükûmetin devamlılığı.
Se trata de la continuidad del gobierno.
Anladığınız üzere burada çalışıyorum.
Como ve, ahora trabajo aquí.
Bir süre burada oturacağım.
Me quedaré sentado aquí un momento.
O sırada burada olduğun duyulursa iyi olmayacağını söyledi.
No le parece buena idea que se sepa que estuviste durante la jura.
Francis Underwood burada bulunamazken...
Aunque Francis Underwood no pudo estar aquí...
Bildiğiniz gibi... sizden önce de buradaydım, sizden sonra da burada olacağım.
¿ Sabe? Yo estaba aquí antes que usted, y seguiré aquí después que usted.
İşte burada.
Toma.
James, burada o olaya girmeyeceğiz.
James, no vamos a hacer eso.
Burada ne işim var, onu bile bilmiyorum.
Ni siquiera sé qué hago aquí.
- Louise, ne işin var burada?
- Louise, ¿ qué haces aquí?
Dennis Rodman burada bovling oynuyordur belki!
¡ Igual Dennis Rodman juega aquí a los bolos!
Burada kart oynayacağımıza aşağıdaki kumarhanede adam akıllı bir şeyler içelim.
En vez de jugar a las cartas aquí, hay un casino abajo con bebidas para hombres de verdad.
Burada ayakkabı satmıyorlar da.
Sabes que aquí no venden zapatos.
- Rainer, burada ne işin var?
Rainer, ¿ qué estás haciendo aquí?
DeAndre Jordan ve Charles Barkley de burada ayrıca.
Y que DeAndre Jordan y Charles Barkley están aquí.
Ellerimize burada mı damga vurdurtuyoruz?
¿ Aquí es donde nos ponen el sello?
Hem insanlar onların burada olduğunu öğrenince kalabalık geçen senenin beş katı falan olacak.
Además, en cuanto la gente se entere de que están aquí, habrá cinco veces más público que el año pasado.
Nacholar burada!
¡ Tengo nachos!
Ne işin var burada?
¿ Qué estás haciendo aquí?
Çünkü burada herkes iyi ve nazik olmaktan, sünnet derisini ayaklara değdirmekten bahsediyor ama hepinizde şey var.
Porque la gente aquí habla mucho sobre ser bueno y amable y tocar pies de niños con prepucios, pero todos están llenos de algo.
İsa burada olsaydı, marangozluğu hiç bırakmamalıydım, derdi.
Y si Jesús estuviera aquí, diría : "¡ Debí quedarme con la carpintería!".
Eğer ona iş bulursan sonsuza kadar burada yaşayacak.
¡ Si le consigues un trabajo, va a vivir aquí para siempre!
Kendisi bana destek olmak için burada. Yani, bana söylemek isteyeceğin her şeyi onun önünde söyleyebilirsin.
Él está aquí para apoyarme, así que cualquier cosa que tengas que decir lo puedes decir delante de él.
Ron, Lily, sizi burada görmek güzel.
Ron, Lily, me alegro de veros.
- Bence burada bir bit yeniği var.
Aquí hay gato encerrado, te lo digo yo.
Bence en iyisi zamanı gelinceye kadar burada kalmam olur.
Creo que es mejor que me quede aquí mientras tanto.
Burada mısın?
¿ Estás aquí?
Dinle, her şeyin gaddar olduğunu biliyorum, ama en azından burada güvendeyiz.
Sé que la cosa está complicada, pero al menos aquí estamos a salvo.
Burada neyimiz varmış bakalım?
¿ Qué tenemos por aquí?
Çünkü burada pek mutlu görünmüyorsun.
Porque está claro que no pareces muy feliz aquí dentro.
Tamam, işte garsonumuz. Garson burada. Naber?
De acuerdo... allí viene nuestro camarero.
Kafam karıştı, burada ata mı biniyorsun?
Estoy confundida, ¿ eres tú en un caballo?
Hayır, olmaz. Yalnız, burada halletmesek sorun olur mu?
Sí, está bien. ¿ Te importa si no lo hacemos aquí?
- Burada tek ben bulunmuyorum ki.
- Bueno, yo apenas he estado aquí.
buradayım 1669
buradasın 260
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
burada ne arıyorsun 599
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada ne yapıyorsun 1049
buradasın 260
burada ne yazıyor 27
burada ne işin var 798
burada ne arıyorsun 599
burada da 32
buradan 750
burada kimse yok 180
burada mısın 154
burada ne yapıyorsun 1049