Bıçağı bırak Çeviri İspanyolca
658 parallel translation
O pasta dilimini yerine koy. Bıçağı bırak. Bu pastanın burada ne aradığını öğrenmek istiyorum.
Reponga ese trozo de tarta y saque el cuchillo de ahí.
Bıçağı bırak.
¡ Suelte el cuchillo!
Bıçağı bırak yoksa çocuğu öldürürüm.
Baja el cuchillo, o mataré a esta niña.
Bıçağı bırak!
¡ Baja el cuchillo!
Bırakın bugün fenni çağın son günü olsun.
Que este sea el último día de la era científica.
Bu evi eleştirmeyi bırak yoksa kapıcıyı çağırırım.
Deja de criticar esta casa o hago que te echen.
Hey, bırakın artık şu pencerelerden bağırıp çağırmayı.
Y basta de gritar tan vulgarmente desde las ventanas.
Bırak, yoksa polis çağ...
¡ Suélteme o llamo a la policía!
Bırak da bıçağınla büyük çocuklar oynasın.
Deja que los chicos mayores jueguen con tu cuchillo.
Bay Sharp'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Dígale a Sharp que quiero verle. Y déjenos solos.
Evlilik çağın yaklaşıyor. Aptalca fikirleri bırak. Anlıyor musun?
Olvida esta tonta idea de trabajar. ¿ Entendido?
Bırak çağırsınlar.
¡ Deje que me llamen!
Takip etmeyi bırak yoksa polis çağırırım.
Deja de seguirme o llamo a la Policía...
Bir kibrit kutusunu ikiye ayırırak, şu... şu traş bıçağıyla.
Separando la tapa en dos con una cuchilla de afeitar.
Bırak şu bıçağı.
Suelta ese cuchillo.
O bıçağı yere bırak Danny.
Baja el cuchillo, Danny.
Artık saklanmak zorunda değilsin Danny. O bıçağı yere bırakıp benimle gel hadi.
Ya no tienes que esconderte, Danny.
Neden öyle söylemiyorsun tabiiki bırakıcağım.
¿ Por qué no lo dijiste? Claro que pararé.
Bırak ben ödeyeyim, ben çağırdım seni.
- Claro. Supongo que sí.
Bırak o bıçağı.
Tira la navaja.
Bırak o bıçağı.
- Nada, nada. ¡ Eh, tú!
O bıçağı çizmeme geri sok. Bırak baltamı.
Vuelve a ponerme el cuchillo en la bota.
Bırak çağırsın. Endişelenme.
Que llame, no te preocupes.
Bunun, ilkel çağlardan alınıp bizim çağımıza bırakıldığını düşün.
¿ Si fuese sacada de su entorno primitivo y liberada en el nuestro?
Bırak deneyeyim. Eğer yarın daha iyi olmazsam, o zaman çağırırız.
Si no estoy mejor mañana, Llamad a un médico.
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Si alguien me causa demasiados problemas, le clavaré un cuchillo y lo dejaré atrás.
- Bıçağın teşhis edilebileceğini madem biliyordu, neden onu orda bırakıp gitti?
- Tenía que cogerla antes que la policía. - Si sabía que podían identificarla, ¿ por qué iba a dejarla allí?
- Bırak o bıçağı, Coaley.
- Quítame el cuchillo, Coaley.
Bırakın, valla polis çağırırım.
Deja de molestar o llamo a la policía.
Bırak lan bıçağı!
¿ Eres estúpido?
O an her ne yapıyorsa hemen bırakır... ve çanın çağırdığı göreve koşar.
Deberá detener lo que esté haciendo cuando se llame a sus deberes o devociones.
Bırak o bıçağı!
Deja ese cuchillo.
Bırak şu bıçağı.
Deja el cuchillo.
Jun'u çağırayım. Aoki, Kawanishi'yi havaalanına bırak.
Aoki, lleve Kawanishi para el aeropuerto.
Yüz çevirdiğim için çağırmayı bırakırlar.
No se puede aceptar por causa de los horarios. Y al final todos se cansan y ya no invitan más.
Bırak yoksa polis çağırırım.
Cállese o llamo a la policía.
Bırak o bıçağı.
¡ Deja ese cuchillo!
Piranalar okulu bırakınca askere çağırıldılar ama Ordu Kurulu tarafından vatani görev için bile akli dengeleri fazla bozuk bulundu.
Cuando acabaron el instituto les llamaron a filas... pero les vieron muy desequilibrados para hacer el servicio y todo.
- Bırak bıçağı.
- Suelte el cuchillo.
Mesela gelecek, Kaleden dönünce ne yapacağım? Biliyormusun, kılıcı bırakıcağım köşeye çekilip, çiftçilik yapacağım.
Hermano Lei, yo he decidido retirarme después de esta reunión
Bırak bıçağı!
¡ Suelta el cuchillo!
Bırak o bıçağı!
¡ Tira ese cuchillo!
Ailemi rahat bırakın, yoksa polis çağıracağım!
- Deje a mi familia o llamo a la policía.
- Dur! Bırak şu bıçağı!
- ¡ Deténgase, guarde el cuchillito!
Christine, Vittorio'yu çağırmayı bırak
Deja a Vittorio tranquilo, Christine.
Bırak o bıçağı.
Así puede lastimarse.
Norah'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Llama a Norah y déjanos solos.
Bırak gitsinler. Onlara ihtiyacımız olursa, onları çağırırız.
Que se vayan, los llamaremos si los necesitamos.
Bıçağı çabucak yerine bırakıp yemeğe gitti.
y ¡ hey, presto!
Arabayı sahil evinde bırak ve kendine bir taksi çağır.
Deja el auto en la casa de playa y llama un taxi.
Bir taksi çağırıp, sana telefon numaramı bırakırdım.
Habría llamado a un taxi, o dejado una nota.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakın gitsinler 39
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakın gitsinler 39
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60