Hepsi bu da değil Çeviri İspanyolca
162 parallel translation
Hepsi bu da değil.
Y eso no es todo.
Evet ve hepsi bu da değil.
Eso no es todo.
Hepsi bu da değil.
Y eso no es todo...
Hepsi bu da değil, efendim.
señor.
Ve hepsi bu da değil. Kızı telefonda da gördüm. Az önce de o budala satıcı geldi.
La he visto al teléfono y ese soplón acaba de llegar allí también.
Hepsi bu da değil. Her neyse.
Bueno, la mitad del permiso.
Hepsi bu da değil.
¡ No es sólo eso!
Hepsi bu da değil.
Eso no es todo.
Evet, ve hepsi bu da değil.
Si, y eso no es todo.
Hepsi bu da değil.
Y eso no está todo.
- Ama hepsi bu da değil.
- Pero eso no es todo.
Hepsi bu da değil, üstelik gayet canlı ve değerli bir atı çaldı.
No sólo eso. Robó un caballo muy fogoso y valioso.
- Hepsi bu da değil.
- Eso no es todo.
Hepsi bu da değil.
Tienes razón.
Durum çok çetin, hiç duracağı yok... Hepsi bu da değil.
"Al-Mokrani, cabeza de la insurrección, acabado, más muerto que una piedra."
Hepsi bu kadar da değil.
Y si solo fuera eso.
Hepsi bu değil. Seni durdurmak için boynunu da kırardım.
Antes te retuerzo el pescuezo que te dejo seguir por ese camino.
Bir tane kendimin olsun istiyorum ve hepsi bu kadar da değil.
Quiero una mía, y eso no es todo.
Hepsi bu da değil aslında...
Y hay algo más.
- Hepsi bu kadar da değil.
. Y eso no es todo.
Hepsi bu kadar da değil!
¡ Y eso no es todo!
Hepsi bu kadar da değil.
Y no sólo eso.
Hepsi bu kadar da değil.
Y eso no es sólo lo que eres.
Salla, senin hatan değil. Benim hatam da değil. Sadece bir çöküntü yaşıyoruz, hepsi bu.
No es culpa tuya o mía, pero este modelo falla.
Hepsi bu kadar da değil. Altın, elmaslar, yakutlar.
Además, aprovechan para repatriar el producto del atraco de Balbeck :
Sen onun da payını aldın, hepsi bu değil mi?
Y te llevaste su parte también, ¿ verdad?
Hepsi bu kadar da değil!
¡ Pero eso no es todo!
İki ya da üç tanesi fena değil, ama hepsi bu.
Alguna chica no está mal, pero hay que buscar bien.
- Hepsi bu değil. Devamını da okuyun.
Oh, eso no es todo, siga leyendo!
Hepsi bu kadar da değil.
Y eso no es todo.
Hepsi bu değil. Üstelik burada, New York'da.
Y mira eso, aquí en Nueva York.
Hepsi bu kadar da değil.
Pero esto no es todo.
Ve hepsi bu kadar da değil!
¡ Y eso no es nada!
Hepsi bu kadar da değil.
Eso no es todo
Hepsi bu kadar da değil.
Y seguro que los suyos tampoco.
Hepsi bu. Zaten konu da buydu değil mi?
Y ésa es la clave de ésto ¿ verdad?
- Hepsi bu kadar da değil.
Eso no es nada.
Şarkılarda anlatılan da bu değil mi. Bütün hepsi bununla ilgili. Gerçek aşk...
Así es como se escribieron canciones que fueron realmente acerca de algo, verdadero amor... corazones rotos...
Hepsi bu kadar da değil.
Y no se acaba aquí.
İşte hepsi bu. O kadar da zor değil.
En esto consite todo.
Yani, açıkçası, okulda sorun yaşıyor ve hepsi bu kadar da değil.
Es evidente que sufre en la escuela... Y eso no es todo.
- Hepsi bu kadar da değil.
Y no fue lo único que hicimos.
Hepsi bir arada. Sonra ertesi gün bu olay sadece New York gazetelerinde değil, = Bir grup genç kız "Özgürlük" ifadesi = olarak sigara dumanı üflüyor... bütün Amerika'da ve dünya basınında yer alıyor.
Al día siguiente, la noticia no sólo estaba en los diarios neoyorquinos sino de todo
Ve bunlar kolay kolay gevezelik etmeyecek kişilerdir ve hepsi bu kadar da değil.
Y no eran personas fáciles de asustar, y eso no es todo.
Grubun hepsi bu kadar değil, dehşet şarkı söyleyen bir kız da var.
Esta no es ni siquiera el grupo al completo. Tenemos a una asesina que canta.
Meğer adi herif karafatmalarla çalışarak bir servet kazanmış. Hepsi bu kadar da değil, özgür kalabilmek için kendi adamlarını federallere satmış.
Resulta que había estado haciendo dinero trabajando con el negro, y no sólo eso sino que había traicionado a su gente con el FBI así que él podía continuar vendiendo drogas.
Sanırım hemen hepsi şiddet şikayetleri yüzünden bu da demektir ki, testlerden ne kadar yüksek alırsan al önemli değil.
Han de ser las quejas de brutalidad lo que significa que los resultados que obtenga nunca importarán.
Tesadüf olsaydı, bu çocukların bir ya da iki tanesi ölürdü. Ama öğretmenleri de dahil, bütün hepsi değil.
Uno o dos chicos podrían haber muerto por coincidencia pero no todos, y además los profesores.
Hepsi bu kadar da değil.
Hay más.
- Hepsi bu kadar da değil.
- Y eso no es lo peor.
Evet, o da var, ama hepsi bu değil.
Sí, eso también, sabes, pero es todo en conjunto.
hepsi burada 182
hepsi bu 3203
hepsi bu kadar 752
hepsi bu mu 684
hepsi bu kadar mı 205
hepsi bu değil 97
hepsi bu kadar değil 32
hepsi bu işte 16
hepsi bu kadardı 20
hepsi buydu 30
hepsi bu 3203
hepsi bu kadar 752
hepsi bu mu 684
hepsi bu kadar mı 205
hepsi bu değil 97
hepsi bu kadar değil 32
hepsi bu işte 16
hepsi bu kadardı 20
hepsi buydu 30
bu da değil 27
da değilsin 20
da değiliz 32
da değil 106
hepsi 500
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi benim 57
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
da değilsin 20
da değiliz 32
da değil 106
hepsi 500
hepsini 400
hepsi yalan 92
hepsi benim 57
hepsi senin olsun 16
hepsi senin 86
hepsini istiyorum 28
hepsi mi 80
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61
hepsi mi 80
hepsi o 61
hepsine 52
hepsi bitti 104
hepsi doğru 60
hepsi o kadar 88
hepsi geçti 70
hepsi gitti 84
hepsi senin hatan 61
hepsi benim hatam 120
hepsi aynı 112
hepsini al 58
hepsi orada 47
hepsi benim suçum 82
hepsi senin için 31
hepsi değil 58
hepsi aynı 112
hepsini al 58
hepsi orada 47
hepsi benim suçum 82
hepsi senin için 31
hepsi değil 58