Iki saat Çeviri İspanyolca
6,595 parallel translation
Kamu avukatı Sharpley öldürülmeden iki saat önce üç çağrı aldı.
Sharpley, el abogado defensor recibió tres llamadas desde un móvil deshechable dos horas - antes de que lo mataran.
En az iki saat içinde bu kabin, seks fırtınalarının kalbi olacak ve ben o fırtınada bir denizci olmak istiyorum.
En menos de dos horas, esa mesa va a ser el ojo de un huracán sexual, y quiero quedar empapado.
Lefleyler bize dağ evini önerdi. Buradan iki saat uzaklıkta.
Así que los Lefleys nos han ofrecido su casa del lago.
Aile Planlamanin önünde iki saat beklemekten iyi oldugu kesin.
Mejor que dos horas esperando en la cola de Planificación familiar.
Tahmin ettiğimizden iki saat önce öldürülmüş.
Fue asesinado dos horas antes de lo que pensábamos.
Suların yükselmesine iki saat kaldı.
Dos horas para la marea alta...
Sigorta bilgilerinizi toparlayıp iki saat içinde gelip beni bulun. Koltuğumda, kahve fincanından viski içiyor olacağım.
Payasas, tienen la información de su seguro y volver aquí en unas dos horas cuando yo esté en mi sofá bebiendo whisky en una taza de café.
İlk önce, iki saat boyunca çocuk bakıcılığı yapıyorum.
Empiezo cuidándolo un par de horas.
Bak ne diyeceğim, iki saat sonra meme kontrolü için doktora gideceğim.
¿ Sabes qué? Voy a ir por un exámen de pecho en dos horas y tú vienes conmigo.
Rio'nun çalınan kartından, iki saat içinde Norfolk havaalanından ayrılacak olan bir Miami uçuşu için ödeme yapıldığı ortaya çıktı.
Ha habido un cargo en la tarjeta de crédito robada a Río para un vuelo a Miami que despega desde el aeropuerto de Norfolk en dos horas.
Burası oldukça güvenli bir yer. Burada bir, iki saat kalıp, birbirimizi daha iyi tanıyacağız.
Este puede ser un lugar seguro, solo por unas horas, así nos conoceremos un poco.
Son iki saat içersinde tam 2,8 milyon dolar kazanmış bulunuyoruz.
Hemos hecho 2.8 millones de dólares en las últimas dos horas.
Kendisinin bana iki saat borcu olduğunu düşünüyorum.
Creo que me debe dos horas de su tiempo.
Adam kaybolalı on iki saat oluyor, bence birileri konuşmuş.
Pues ya lleva desaparecido doce horas así que supongo que alguien ha hablado de ello.
Ajan Farrell. Trafik kameraları yaklaşık iki saat önce, Lincoln gişelerinde Bo Adams ve William Tate'in görüntülerini yakalamış.
Agente Farrell, una cámara de tráfico capturó a Bo Adams y William Tate en el peaje del túnel Lincoln aproximadamente hace dos horas.
Yaklaşık iki saat önce, yakın mesafeden iki kez karnından vurulmuş.
Ella recibió dos disparos en el abdomen a corta distancia hace casi dos horas.
McGarrett iki saat önce bildirdi.
McGarrett me llamó hace un par de horas.
Sicilimi düşünürsen hafta sonları onunla iki saat geçirince kendimi şanslı sayıyordum.
Con mis antecedentes... tenía suerte si la podía ver un par de horas a la semana.
Uyandırırsak saati resetlemek zorunda kalırım ve iki saat kaybedersiniz.
Si lo despertamos, tengo que reiniciar el reloj y pierde dos horas.
Eğer seni kollamamı istiyorsan neden bu sabah nerede olduğunu ve iki saat GPS'ini kapattığını söylemiyorsun?
Si quieres que te cubra, ¿ por qué no me dices por qué motivo has desactivado tu chip localizador durante dos horas esta mañana?
Buluşma iki saat sonra Lancaster'da, Ondördüncü Otoyolun dört Km batısında olacak.
La entrega va a hacerse en Lancaster en dos horas, a cinco kilómetros al este de la autovía 14.
Simetidinin metabolizmaya karıştıktan sonraki yarılanma süres, iki saat.
Eso haría letal un tratamiento de quimioterapia. Y la cimetidina tiene una vida media de 2 horas una vez que es metabolizada.
Narkotik şubedeki bağlantılarım onu iki saat önce Mexicali sınır kasabasında görmüşler.
- Mis contactos en la DEA lo sitúan hace dos horas en la ciudad fronteriza de Mexicali.
- İki saat boyunca helikopterdeydim.
Dos horas en un helicóptero.
İki hapı da birden ilişkiden sonraki 120 saat içinde alabilirsin.
Puede tomar ambas a la vez hasta 120 horas luego de la relación sexual.
Şu an bizim bodrumumuzda ve yeni bir hayat kurmak için iki saat içinde Cold Creek'ten kalkıp Boston'a gidecek olan bir otobüse binmeye hazır.
Sale en dos horas y la llevará a Boston donde empezará una nueva vida.
Bir gece saat iki sularında, otomobil kazası geçirmiş genç bir kız getirdiler.
Sobre las 2 : 00 de la madrugada, una noche trajeron a una chica joven por un accidente de tráfico.
İki saat.
Dos horas.
İki saat.
Me voy.
- Saat 11 seansına iki bilet lütfen.
Hola, ¿ dos para la sesión de las once? Bien.
İki saat oldu.
Han pasado dos horas.
Gelinin dayısı iki tane altın saat hediye ediyor.
El tío de la novia te regalara dos relojes de oro puro.
Ayrıntılar kabataslak ama bir buçuk saat önce şehrin varoşlarındaki bir parkta bir adam iki çete üyesini vurup öldürmüş.
Hay pocos detalles, pero hace 90 minutos un hombre mató a dos miembros de una pandilla en un parque a las afueras de la ciudad.
İki saat sonra deniz fenerinde düğün için aile fotoğrafları çekilecek.
Vamos a tener una sesión de fotos familiares en el faro en dos horas.
İki saat sonra testim var!
¡ Tengo un examen médico en dos horas!
En az iki üç saat daha işte olur.
Él va a estar en el trabajo por lo menos, No sé, dos o tres horas.
Yaklaşık iki saat önce.
Como desde hace un par de horas.
Felâket. İki saat matematik. Cebir.
Infierno, que es el doble de matemáticas.
Saat iki civarına kadar da sürdü.
Como hasta las 2 : 00.
Saat on sularındaki güvenlik görüntüleriyle başladık kaynağın olaylardan ilk haberdar oluşundan bir saat kadar öncesinden yani ve işlerin sakinleştiğini söylediği saat iki sularına kadar ilerledik.
Empezamos con las fotos de vigilancia a las 10 : 00 a.m. Una hora antes de que la fuente oyera algo. Y fuimos hasta las 2 : 00 p.m., cuando dijo que todo se calmó.
48 saat oldu ama sanırım iki gün kayıp olup da sağlam bir şekilde geri dönecek biri varsa, o da Stiles'tır.
Han pasado ya 48 horas, pero supongo que si alguien va a desaparecer por dos días y regresar muy bien, es Stiles.
İki saat içinde bir econ quiz'in var.
Tienes un examen de economía en dos horas.
Birkaç saat ileride olsalar bile bir kız ve iki küçük çocuk çok uzağa gitmiş olamaz. Onları bulacağız.
Incluso con varias horas por delante, una muchacha y dos niños pequeños no podrían llegar muy lejos.
İki üç saat uyudum.
Solo he dormido dos horas.
İki saat içinde Mitzvah Bar'da sahneye çıkacağım.
En dos horas canto en un Bar Mitzvah.
İki saat sonra burda buluşalım.
Reúnete aquí conmigo en dos horas.
- Ne? - İki saat sonra kalkıyoruz.
Salimos en dos horas.
- Saat sabahın iki buçuğu. - Ne yapıyorsun?
La hora, 2 : 30 de la madrugada.
Birkaç saat önce içinde iki adet kesilmiş kulak olan bir kutu aldığını söylemek için 911 i aramış.
Hace algunas horas, llamó al 911 para decir que recibió una caja con dos orejas cortadas.
Bir dahaki sürpriz ziyaretim iki hafta sonra cumartesi günü saat dörtte olacak.
Parece que mi próxima visita sorpresa será dentro de dos sábados a las cuatro.
İki saat sonra uyandırmanı istedi.
Dice que la despiertes en dos horas.
iki saat önce 19
iki saat içinde 16
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
iki saat içinde 16
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 18 42
saat 1 132
saat 9 217
saat 2 157
saat 5 177
saat 22 41
saat 20 32
saat 8 244
saat 21 38
saat 10 325
saat 1 132
saat 9 217
saat 2 157
saat 5 177
saat 22 41
saat 20 32
saat 8 244
saat 21 38
saat 10 325