English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ I ] / Ister inan

Ister inan Çeviri İspanyolca

1,282 parallel translation
Eğer dün gece olsaydı, hâlâ hamile eski karımla olurdum ve onu bir sandalye ve kırbaç kullanarak sakinleştirmeye çalışıyor olurdum. İster inan ister inanma eve patates getirmeyi unutmuşum.
Si fuera de noche, aún estaría silla y látigo en mano tratando de contener... a mi embarazadísima ex mujer porque, no te lo vas a creer, se me olvidó llevarle su ración de papas fritas.
İster inan ister inanma, yukarıda bir gözetleme gösterisi sunuyor.
Dónde está Charlotte? Créase o no, está dando un pequeño espectáculo público arriba.
İster inan, ister inanma, daha garip şeyler gördüm.
Créase o no, he visto cosas más raras.
İster inan, ister inanma Clark, ama hayatım senin üzerine kurulu değil.
Clark, mi mundo no gira a tu alrededor.
İster inan, ister inanma, her hikaye Gariplikler Duvarı'na koyulmuyor.
Créelo o no, no todas las historias van al Muro de lo Extraño.
İster inan, ister inanma dünya senin çevrende dönmüyor.
Aunque no lo creas, el mundo no gira alrededor de ti.
İster inan ister inanma, Chi-Lites, Tommy James ve Shondells'le aynı plak şirketiyle anlaşmış.
Los Chi-Lites firmaron contrato con el mismo sello discográfico que Tommy James y esos malditos Shondells.
İster inanın ister inanmayın, her kilonun önemi var.
Lo crea o no, cada kilo cuenta.
İster inan ister inanma ama aynen böyle.
Aunque no lo creas, no se trata siempre de ti.
İster inan ister inanma ama... Scully'nin çocuğunu öldürmeye çalışan adam buna inanmıştı.
Puedes creerlo o no, pero el hombre que intentó matar al bebé de Scully lo creía.
İster inan ister inanma, 6270 yıl önce.
fue hace 6,270 años, más o menos.
İster inanın ister inanmayın ama iki imzaya daha ihtiyacım var. Sonra her şeyi bitecek.
Aunque no lo crean, sólo necesito dos firmas más.
Ben aslında... ister inan, ister inanma, ama ben istifa etmeyi düşünüyordum.
De echo estaba créalo o no, estaba pensando en renunciar.
İster inan, ister inanma, Londra'da bir telefon kulübesindeyim.
Aunque no Io creas, estoy en Londres, en un teléfono público.
İş bir fare yarışına benzer. İster inan ister inanma... Diğer farelerin senin yüzünden beni güçsüz bırakmalarına asla izin vermeyeceğim.
Este negocio es una carrera de ratas, y aunque lo prometí no pienso permitir que a mí me devoren las otras ratas por culpa tuya.
İster inanın, ister inanmayın.
Créanos o no.
Zimbabwe'de çok büyük, Japonya da ve ister? ... inanın ister inanmayın ama Alabama'da.
Un suceso en Zimbabwe, en Japón... y, aunque no lo crean, en Alabama.
- Palyaçoya benziyor olabiliriz... ama, ister inan, ister inanma ne yaptığımızı biliyoruz.
- Podemos parecer payasos. Pero nosotros sabemos lo que estamos haciendo.
İster inanın, ister inanmayın.
¿ Lo crees o no?
İster inanın ister inanmayın, biz gerçekten birbirimizi seviyorduk, ne kadar birbirimize pek nazik davranmasak da.
Créanlo o no, realmente nos queríamos, incluso cuando no éramos civilizados los unos con los otros.
Sen ister inan ister inanma ama vücudun bana inanacak.
Puedes creerlo o no, pero tu cuerpo me creerá.
İster inanın, ister inanmayın, biz evsiziz.
Aunque no lo crea, no tenemos hogar.
İster inan ister inanma, ben öğretmen olmak istemiştim... uzun zaman önce.
Lo creas o no, quería ser un maestro. Hace mucho tiempo.
İster inan ister inanma, bütün bunlara başladığımda ben senden daha gençtim.
Pues lo creas o no, yo era más joven que tú cuando me metí en todo esto.
Dostlar, ister inanın ister inanmayın, Bayan Crowe ilk defa radyoya çıkıyor.
Aunque no lo crean, es la primera vez que esta bella señorita sale en la radio.
- Eğer, çünkü Evet, ister inanın sevgili, tekrar şey özleyeceğim asla.
- No puedo creérmelo. - Créelo, porque tú querida, no vas a volver a olvidar nada.
İster inan ister inanma ama bu işin arkasında bir iblis var.
Créetelo o no, hay un demonio detrás de esto.
İster inanın, ister inanmayın, kendi sınavlarıma girmeyi severim.
Y aunque no lo crea, disfruto monitoreando mis exámenes.
Ve ister inan ister inanma Hetson tavsiye mektubunu gerçekten yazdı.
Aunque no lo creas, Hetson me dio la recomendación.
İster inan ister inanma, bu daha önce de oldu. Bir kez.
lo creas o no me ha pasado antes... una vez.
Hiç Dünya adlı bir gezegen duymadım, ve ister inan ister inanma...
¡ Nunca he oído de un planeta llamado Tierra!
İster inan ister inanma, ben de onu özleyeceğim.
Aunque no lo creas, también lo voy a extrañar.
İster inan ister inanma, bazı günler, aşık olduğum adamı görüyorum karşımda, bazı günler de bilemiyorum.
Lo creas o no algunos días es el hombre del que me enamoré y otros no lo sé.
Dan kendini olanlardan ötürü çok kötü hissediyor. ... ister inan, ister inanma.
Dan lo siente muchísimo, lo crean o no.
İster inanın, ister inanmayın, tele marketin başarılı sayılması için % 1 ila 2 yetiyor.
Créase o no, sólo se necesita un promedio de éxito del 1-2 % para que el telemarketing sea efectivo.
İster inan, ister inanma ama kenara bir miktar para koymayı sonunda başardık.
Sabes, nos las hemos arreglado, aunque no te lo creas, para ahorrar un poco de dinero...
İster inan ister inanma ama hem bir şeyler seçip, hem de dinleyebiliyorum.
Lo creas o no, puedo elegir productos y escuchar al mismo tiempo.
Ama ister inan, ister inanma yalnızlık hissetmiyorum.
Pero, aunque no lo creas, no me siento sola.
Hayatım, ister inan ister inanma ne yaptığımı biliyorum.
Cielo, lo creas o no, sé lo que hago.
İster inan ister inanma, ismi Jennifer Lopez.
Lo creáis o no, se llama "Jennifer López"
İster inan ister inanma, gerçekten kolaylaşıyor.
¿ Crees eso?
İster inan ister inanma ama yarın Amy'yle üçüncü ay dönümümüz.
Mañana, créase o no es mi aniversario de tres meses con Amy.
İster inan ister inanma, Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum...
Creo que ésa es una buena idea.
İster inan ister inanma ama bu gözüm daha iyi.
Aunque no lo creas, éste es mi ojo bueno.
İster inan ister inanma, içkiyi bıraktım.
Créelo o no, dejé de beber. Pero te aceptaría una gaseosa.
İster inanın ister inanmayın, bazen görevin en zor kısmı geri dönüştür.
Créanlo o no, aveces la parte más difícil de la misión es retomar el rumbo y regresar a la base.
İster inanın ister inanmayın, bu bir takvim.
Lo creas o no, este es un un calendario.
İster bana inan, istersen cehennemi boyla.
O me crees o te vas al infierno
Sloane senin ortaya çıktığına ve istediği defteri aldığına inanırsa, seninle buluşup pazarlık etmek ister.
Si Sloane cree que has salido de tu escondite, obtenido el manuscrito querrá encontrarse contigo. Negociar la compra.
İster inan, ister inanma buraya özür dilemeye geldim.
Me muero de hambre... Llevo todo el día esperando...
Bu süper inanılmaz bişey. Biraz shirazz ister misin? Hey şunlara bak harika..
Es súper-fabuloso. ¿ Quieres un Shirazz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]