English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / O da mı

O da mı Çeviri İspanyolca

37,014 parallel translation
Sanırım o zaman da bir şeyler hissetmiştim ve bu beni korkutmuştu.
Y ahora que lo pienso... creo que sentí algo en ese entonces y eso me aterra.
- Etmezsen bir kurşun da kalbine sıkarım.
O podría dispararle en el corazón ahora mismo. ¡ No!
Beğen ya da beğenme, elinde bir tek ben varım.
Te guste o no, soy todo lo que tienes.
Ve kızım orada yattıkça o şey daha da azgınlaşacak.
Y cuanto más tiempo esté ahí, esta cosa se extenderá.
Buradan çıktığımız zaman Peder Tomas ya da Marcus'la ne yapmanın en doğru olduğunu düşünüyorsanız sonuna kadar arkanızda olacağım.
Así que cuando salga de aquí. lo que creas que es lo mejor por hacer... Con el Padre Tomas, o Marcus o...
Flynn'in ya da bizim "Hindenburg"'da... yaptığımız birşey ailemi değiştirdi.
Algo de lo que hizo Flynn o de lo que le hicimos al Hindenburg ha cambiado a mi familia.
Bu çok büyük bir yıkım olurdu... ama diğer saldırganlar işe devam etmedi... ya da başarısız oldular.
Hubiera sido devastador, pero los demás involucrados se echaron atrás o simplemente fallaron.
Yardımınızın olacağını düşünürsem ya da soracaklarım olursa sizinle tekrar irtibata geçerim.
Entonces, si piensa en algo más que pudiese ayudarme o si tiene preguntas, estaré en contacto.
O da bana bakım pakedi gönderecek. Pakedin altını çiziyorum.
Yo rompí con mi novio del instituto cuando fui a la universidad para no cerrarme puertas.
Jill ya Jill'in annesine ya da Mia'ya yardım edecek mi?
¿ Eso ayudará a Jill, o a su mamá o a Mia?
Ya da zamanında kafam kıyakken dediğim gibi hadi bu bartiyi paşlatalım!
O como dije una vez puesto de todo : "Que fieste esta empieza".
Üzgünüm. Ya bu işi yapacaktım ya da kendime metres tutacaktım.
Lo siento, era esto o tener un romance.
Geç saate kadar çalışmıştım. O da...
Estaba trabajando tarde y él, ya sabes.
- Odam aynı zamanda babamın ofisiydi. O da polis olduğu için tema kanlı cinayet fotoğraflarıydı sanırım.
Bueno, servía como oficina de mi papá, y él era policía, así que supongo que el tema era fotos de homicidios sangrientos.
O zamanki nişanlım da bir uçuş görevlisiydi.
Y mi prometida en ese momento era azafata.
Bailey.. elinde adres var mı? Evet ya da hayır de.
Bailey... ¿ tienes una dirección para mí, sí o no?
Ya da ben onları bir saate alırım.
O yo puedo obtenerlos en una hora.
Bazen... gün batımında... ya da dışarısı hafif karanlıkken... bıyığın o kadar da komik görünmüyor.
Algunas veces... en el atardecer... o cuando apenas oscurece, tu bigote casi no luce ridículo.
Bu ilacın yan etkileri arasında, bilemiyorum binaların tepesinden atlamak ya da kuyumcu soymakta var mı?
¿ La etiqueta dice, los efectos colaterales pueden incluir, no se, saltar de edificios, o asaltar joyerías?
Tamam mı? Şimdi, bu ya büyük bir tesadüf ya da arkasında daha büyük bir şey var.
Ahora, esa es o una gran coincidencia, o esto es más grande de lo que parece.
Seni otel odana geri götüreyim. Flynn ortaya çıktığında ki er ya da geç çıkacaktır onu haklayacağım.
Te llevaré de vuelta a tu hotel y cuando Flynn aparezca, lo que hará, tarde o temprano, me lo cargaré.
Birkaç günlüğüne ya da haftalığına gidip annemde kalacağım.
Voy a quedarme con mi madre unos días, o unas semanas.
Ya da konuşmak istersen de olur. Tamam mı?
O si quieres solo hablar, ¿ vale?
Yazı tura, yüksek kart ya da softballa mı?
¿ Cara o cruz, el palo más largo, un partido de sóftbol?
O, da mı mono?
¿ También tiene mono?
Ve ben de kendi karıştırdığım altı özelleşmiş biyokimyasalı kullanarak soruna hangi küf, bakteri ya da polisakkaritin neden olduğunu bulurum.
Y voy a utilizar seis productos bioquímicos especializados yo he mezclado establecer claramente lo mohos, bacterias, o polisacáridos están causando el problema.
Pekâlâ, bunu Reginald'ın ayak bileğine takacaksın ve sonra o da bunu dostlarımıza götürecek.
Bueno, vas a poner esto en tobillera de Reginald y entonces él va a volar a nuestros amigos.
Hiçbir zaman hassas ya da düşünceli biri olmadım, biliyorsun oğul.
Sabes que yo nunca fui de sentimientos o sensaciones, hijo.
Ya da ona yardım ediyor olabilecek suç ortakları.
O cualquier cómplice que pudiera estar ayudándola.
Ya da... korumalarım hepinize ateş açar, ben de dizüstünü alır ve konsolosluğa saldırı girişiminde bulunduğunuzu söylerim.
O... hago que mis guardias les disparen a todos ustedes, tomo la laptop y digo que intentaron atacar el consulado.
Umarım olağanüstü ya da en kötüsü vasat olabilirim.
Espero que pueda ser increíble, o a lo peor, intermedio.
Bunu Henry'e götürelim böylece o da yeni kiracımız gelmeden önce böceği hazırlayabilir.
Haré que Henry lo cargue en el auto antes que llegue la nueva inquilina.
Size inanıyorum ama oğlunuz kendi feragatnamesini imzalayana kadar ya da başka bir doktorun bakımına bırakılana kadar ne istediğini beklemek zorundasınız.
Le creo, pero hasta que su hijo pueda firmar su propia alta o hasta que sea derivado al cuidado de otro médico, lo que usted pide tendrá que esperar.
Biz de ona, gerçek ailesini bulamayacağımızı söyledik. O da anladı.
Y le dijimos que no podemos encontrar a sus padres biológicos, y lo entiende, así que...
O bizim yıldızımız, hak ettiği her şeyi, muhtemelen ona vereceğimiz şeker şey. Öyle ki buna, ailesinin bir yerlerde yaşadığı gerçeğinin, içinde oluşturduğu büyük boşluğu, görmezden gelecek kadar, hislerimize onun iyiliği için kulak asmamak da dahil.
Es nuestro campeón, el chico maravilla que se merece posiblemente todo lo que podamos darle, incluso si eso implica tragarnos nuestros propios sentimientos de que tenga padres biológicos en algún sitio que quizás podrían llenar este vacío que siente.
Yapma canım. Biliyorum ekipte senin kadar eski değilim ama her zaman o kadar da kötü değillerdir, değil mi?
Oh vamos, Yo sé que no tengo dado la vuelta al equipo siempre y cuando, pero no son siempre tan malo, ¿ verdad?
İkimiz adına da konuşabilirsin dedi ama senin dediğin de mantıklı. O zaman şöyle yapalım.
Dijo que podía hablar por los dos, pero tiene sentido, así que, ¿ por qué no hacemos esto?
Diyet ya da kilo verme konusunda uzun vadede işe yaramayan iki yaklaşım benimseniyor.
- En cuanto a dietas, o perder peso, las personas toman dos enfoques que no funcionan a largo plazo.
Ancak bu yaşam tarzını benimsedikten sonra da sağlık sorunları yaşamaya ya da kilo sorunuyla boğuşmaya devam edenlerle de tanıştım.
Pero también, conocí otros que aún tienen problemas de salud, o sobrepeso. Aunque hayan adoptado este estilo de vida, por muchos años.
Bu, bir dağ akarsuyundan ya da kuyudan su içildiğinde yeterince alınabilen bir vitamin ama artık su kaynaklarımızı klorlayıp ne kadar bakteri varsa öldürdüğümüz için artık suyumuzdan pek B12 almıyoruz.
Puedes obtenerla si bebes de un manantial en la montaña, o de un pozo de agua. pero ahora ponen cloro al agua para matar las bacterias, así que no obtenemos suficiente,
Ya bu hastalığın beni öldürmesine izin verecektim ya da savaşacaktım.
O voy a dejar que me gane, o voy a pelear.
Sanırım insanlar vegan olmanın tuhaf olabileceğini, bunu yapanların garip olduğunu, hippi olmak gerektiğini ya da keten kıyafetler giymek falan gerektiğini düşünüyorlar.
Las personas piensan que ser vegano es ser raro, que eres extraño, que tienes que ser hippie o que usan ropa con marihuana, o algo por el estilo.
Gıda tercihlerimizin sağlık yönünün yanı sıra bu filmin yapımı sırasında şunu anladım ki genellikle gözden kaçan, yok sayılan ya da yanlış anlaşılan çok önemli bir faktör daha var.
- A pesar del aspecto saludable de las opciones de comida, también pensé durante este documental, que hay otro factor que comúnmente se pasa de alto, es ignorado o mal entendido.
Et üretimi nedeniyle artan sera gazı salınımı Sonuçta, tabaklarımızdaki köftenin ya da bifteğin küresel ısınma, su kıtlığı, türlerin neslinin tükenmesi, Amazon ormanlarının yok olması, okyanusların tükenmesi hatta dünya açlığı gibi sorunlara katkıda bulunabileceğini kabullenmek zor.
Es difícil entender la idea de que esa hamburguesa, o bife en nuestro plato, puede estar contribuyendo al calentamiento global, escasez de agua, extinción de especies, deforestación del Amazonas, el agotamiento de nuestros océanos, e incluso al hambre mundial.
Bu iki faktör, yani aşırı nüfus ve yaşam tarzımız bir üçüncü faktörü tetikliyor, o da fosil yakıtlara olan bağımlılığımız.
Estos dos factores, sobrepoblación, y la forma en que vivimos, llevan al tercero, nuestra dependencia a los combustibles fósiles.
"Evet, bir inek yiyorum" desek de duygusal bağlantıyı kuramıyoruz. Çünkü o zaman empati kurardık ve bu da iştahımızı açmaktan çok tiksinmemize neden olurdu.
No hacemos la conexión emocional, porque si lo hiciéramos, sentiríamos la empatía que nos haría sentir asqueados en vez de con apetito.
Çocuklarımıza bu hayvanlarla ilgili gerçeği öğretmeliyiz. Domuzların, tavukların hayatının da kedi ve köpeklerinki kadar değerli olduğunu göstererek bunu anlamalarını sağlamalıyız.
- Tenemos que educar a las nuevas generaciones con el verdadero significado de lo que estos animales son, al enseñarles y crearles consciencia acerca que la vida de un cerdo o una gallina es muy parecida a la vida de un perro o un gato.
Altı yıl önce ABD'nin Maverick füzeleri, Barmal yakınlarındaki bir apartmanı vurdu. O apartmanda yüzün üzerinde sivil vardı, karım ve iki kızım da dâhil.
Hace seis años... unos misiles Maverick estadounidenses golpearon un edificio de apartamentos a las afueras de Barmal en el que había más de cien civiles, incluyendo a mi mujer y dos hijas.
Ya da Katalan sandığımızdan daha büyüktür.
O quizás Catalan es más grande de lo que pensamos.
Kim ya da neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. İşler kötüye giderse, motoru çalışır vaziyette bir araba gerekecek.
No sabemos quién o qué hay ahí dentro, y si las cosas se ponen feas, necesitamos un coche en marcha.
Peki duş alayım mı? ya da yemek ne zaman hazır olacak?
Entonces, ¿ debería ducharme o a qué hora va a estar lista la cena?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]