English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / O zaman bile

O zaman bile Çeviri İspanyolca

1,226 parallel translation
Çünkü o zaman bile işte bu kadar kolaydı. Sensiz yaşayamazdım. Sen de bunu iyi biliyordun!
Perché già da allora io sapevo di non poter vivere senza di te e lo sapevi bene anche tu!
O zaman bile, ufak değişiklikler olmalı böylece günümüze gelene kadar zaman içinde değişebilir.
Y aun entonces, deben ser muy pequeños para que no se propaguen hasta el presente.
O zaman bile, kalpler sevgi dolu.
Aun así los corazones siguen amando.
- O zaman bile orada olamamıştın!
¡ Ni entonces viniste!
O zaman bile çalışma alışkanlıklarına hayrandım.
Yo solo con mis hábitos de trabajo en esa entonces.
Bak o zaman bile ne kadar güzelmiş.
Mira qué bella era ya. Nunca me lo imaginé.
Diyelim ki buldun. O zaman bile kaybedeceksin.
Pero incluso entonces, aunque lo encuentre, perderá de todos modos.
Hatta o zaman bile önce sor.
Y aún entonces, pregúntame primero.
- O zaman bile boş tüyolar veriyor.
- Y aun así, te pasa datos inútiles.
Pek çok insan yeni uyanıyor ama o zaman bile sessizdir.
La mayoría de la gente recién está levantándose. Usualmente está tranquilo incluso después.
Geçen hafta, bana daireni göstermiştin ya? Sana o zaman gösterecektim. Ama o zaman bile, ben...
Caundo me llevaste a tu departamento, casi te lo muestro, pero ni siquiera entonces....
Ama o zaman bile geri geri uzaklaşırım senden.
Pero incluso ahí, probablemente, ya sabes... caminaré hacia atrás.
Bizim zamanımızda bir ödülü kazanman gerekirdi, o zaman bile alamazdın.
En mis tiempos, la recompensa había que ganársela y aún entonces, no se la conseguía.
O zaman bile çok abartmaları hoşuma gitmez.
Incluso entonces no quiero que exageren.
O zaman bile hep kısa olacağını söyleyebilirmişsin.
Mi, se podría decir que siempre fue pequeño.
O zaman bile bu kelebek balıklarının çenelerinden kaçamazlar.
Aún así no están a salvo de las quijadas de estos peces mariposa.
O zaman bile yollarındaki yüzen planktonları itmek için yeterlidirler.
Aún así, son suficientes para arrastrar a su paso el plancton que nada libre.
O zaman bile küçük piksellerinizin bir ruhu vardı.
Aun entonces, tus píxeles estaban llenos de espíritu.
O zaman bile Nathan'ı Happy Mondays'in yeni menajeri olarak seçmenin hata olduğunu biliyordum.
Ysupe, aun en ese momento, que elegir a Nathan... - Nathan va a ser nuestro representante.
Tamam o zaman.Geç kalmış olsan bile stüdyoya gel.
De acuerdo. Pásate por el estudio aunque sea tarde.
Düşünsene, Meg bile riskteyse o zaman Chris de olur belki Stewie ye bile anaokulunda bizden habersiz neler olur.
Si Meg está en riesgo, Chris también. Y muy pronto Stewie estará en preescolar.
O zaman aniden ölsen bile arkanı sağlama almış olursun.
Así estarás cubierto en caso de muerte súbita.
Öyle mi? O zaman yalancı olduğumu bile bile neden geldin?
¿ Entonces por qué viniste si sabes que soy un mentiroso?
Her zaman kaba, her zaman acımasız. Seni dövüyor. Ali'ye bile fazla garip geldi, ki o hatun her şeye gelir.
Te golpea, te maltrata es muy muy raro hasta para Ali, y ella es una loca.
Sana o zaman söylemeye çekindim. Ama seni üzse bile bunu bilmen gerekir.
Pero debes saberlo, aunque te duela.
O zaman Yubaba bile sana zarar veremez.
Entonces ni Yubaba podrá dañarte
Bu dünya sona erdiği zaman... Yaşanacak o kadar şey varken, bir nebze bile rahatlayabilsem ne mutlu bana.
Espero que cuando se termine el mundo pueda respirar un suspiro de alivio porque aquí habrá mucho que hacer.
O zaman bile olmaz. Seni götüremem, o kadar.
- No, no puede ser.
O kadar sorumsuzsun ki yemeğe bile zamanında gelemiyorsun. Sonunun böyle olacağı belliyken geleceğim de ne olacak?
¿ Para qué, si siempre acaba asi?
O zaman keyif bile alabilirsin.
Puedes disfrutarlo entonces.
O zaman eğlenebilirim bile.
Puedo también disfrutarlo.
O her zaman beni destekledi hatta bu işten hoşnut olmadığı dönemlerde bile.
Siempre lo aceptó aunque no era eufórica al respecto.
- O zaman oyuncu olduğuma şükreder durumdan faydalanırım. Sabahın sekizinde bile.
- Trabajaría encantada, incluso a las 8 de la mañana.
- Çünkü o zaman öğrenirsin. - O bile bilmek istemiyor.
Porque entonces sabrás... lo que ni siquiera él quiere saber.
O zaman uzak gezegenlere hatta yıldızlara bile gidebilirdik.
Seríamos capaces de viajar a planetas lejanos, incluso posiblemente a estrellas lejanas.
İşte o zaman paniklemeye başlıyorum. Ufak bir telefon görüşmesi bile dayanılmaz bir hâl alıyor.
Esta semana me la pasé de reunión en reunión, sin tiempo de evaluar, de tomar distancia.
O, bütün ilahiyatçıları sevdi biz birbirimizi sevmediğimiz zaman bile.
Amaba a todos los hijos del Divino, áunque no se amaran los unos a los otros.
O zaman Fury'leri Cole'dan uzak tutmak için ışınlanır, havada uçarız gerekirse bıçak bile fırlatırız.
Entonces orbitaremos, levitaremos haremos malabarismos con cuchillos si es necesario para mantener a las Furias alejadas de Cole.
Nöbette bile değilim - Peki. Çık o zaman.
Bien, pues ficha y vete a casa.
Anlıyor musun? - Bizim evde süt bile bulunmaz. - İyi o zaman kurabiye olsun.
No quiero que me hables de la fantasia del solitario.
480p yeterde artar bile, güven bana. O zaman analog anfi devrelerini SACDs'de kullanamam.
¡ Tú eres infeliz!
Böyle anlarda her zaman ayakta kalmayı başaran biri bile bir şişeyle mesaj gönderme ihtiyacı duyar. Ya da telesekretere bırakır.
Y hasta el sobreviviente más ingenioso siente la necesidad de dejar un mensaje en una botella, o en un contestador.
- O zaman nedir? İnsanların birbirine bakarak bile hamile kaldığını duyuyorum.
Siempre oigo historias de gente que se embaraza con sólo mirarse.
O zaman onu hiç göz önünde tutma bile.
Entonces hay una menos que considerar. ¿ No es cierto?
Hayır. Nightcrawler bir şakacıdır ama o bile ne zaman ciddi olması gerektiğini bilir.
Nightcrawler es un bromista, pero... hasta él sabe cuando hay que ser serio.
Eğer kurtlardan şimdi kurtulmazsak, çok derine yerleşecekler o zaman Hermes'in meşhur erik kuruları bile onları çıkaramaz.
Si no acabamos con ellas ahora, se introducirán tanto que ni las ciruelas laxantes podrán expulsarlas.
O zaman bize, esmer dostumuz bile yardım edemez.
Y ni siquiera el amigo oscuro podría ayudarnos
O zaman daha internet yoktu bile. Sapık herif.
Y eso antes de Internet. ¡ Qué psicópata!
Madem ben bu kadar iğrenç biriydim. Dokunmamdan bile tiksiniyordun. o zaman neden hayatıma girdin.
Si soy tan despreciable, si mi contacto es tan horrendo, ¿ entonces... porqué entraste en mi vida?
O zaman neden içtin bile bile?
¿ Entonces porqué bebes, sabiendo...?
O zaman beni derin yere çekmelisin burası boyumu bile aşmıyor.
Entonces vas a tener que arrastarme hasta el fondo. Porque aquí sólo tiene como 1 metro de profundidad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]