O zaman ne Çeviri İspanyolca
14,445 parallel translation
Ya benim için gelirse, o zaman ne olacak?
Y si viene tras de mí, ¿ entonces qué?
Hayır. O zaman ne diye bana astım diyorsun? Bir sonraki gün gazetelerde, televizyonlarda bu şerefsiz, bu götveren bir yerlerde bir panayırda arkasında inekler, kocaman bir dönme dolap ve şu uzun otuzbircilerden sırıtarak poz veriyor.
No. ¿ Y por qué diablos me hablas de asma... cuando, al día siguiente... los diarios y la televisión dijeron... que esa basura, ese afeminado total... estaba en una feria de condado, muy sonriente... con unas malditas vacas de fondo, montadas en una noria... con ese imbécil alto?
O zaman ne yaparız?
Y ¿ qué podemos hacer?
O zaman ne olacak?
¿ Y entonces qué?
O zaman ne olur sence?
¿ Qué crees que pasará entonces?
O zaman ne?
¿ Y que?
- O zaman ne olacak?
¿ Entonces qué?
O zaman ne olmuştu?
¿ Qué le sucedió en aquella ocasión?
O zaman ne?
¿ Entonces qué, qué? ¿ Qué?
Peki, ne o zaman?
¿ Entonces qué?
- o zaman. - Ne diyeceğimi bilemiyorum.
-... sin ganar ni perder?
Ya da öncesinde, ne zaman isterlerse.
O antes, o cuando sea.
O.J., Nicole'u en son ne zaman gördün?
O.J., ¿ cuándo fue la última vez que vio a Nicole?
O zaman bunun duygusal olarak ne kadar bitirici olduğunu biliyorsun.
Entonces sabes cuán emocionalmente agotador es.
O zaman eskiden bana ne ifade ettiğini söyleyeyim.
Bueno, entonces déjame decirte lo que fuiste una vez para mí.
Basitçe değil, ne o zaman?
No simplemente... ¿ Qué?
- Bütün gece ne yapıyorsun o zaman?
¿ Entonces qué haces toda la noche?
Ancak kimi zaman yenilerin yolunu açmak adına eskilere son vermemiz gerekir. Ne kadar beklersen o kadar kötü olacak.
Pero hay veces en que, antes de acostumbrarnos a lo nuevo lo viejo debe ser puesto a descansar.
Ne yapıyorlar o zaman?
Bueno, ¿ y qué hacen?
Ne zaman bir hamleyi değerlendirsem, kendime şunu sorarım : Bu hamle o sahneyi gerçekleştirmemi sağlayacak mı?
Cada que considero una acción, me pregunto "¿ esta acción me llevará a convertir mi imagen en realidad?"
Eğer onu serbest bırakırsak o zaman her ne yaparsa hak etmiş oluruz.
Si lo liberamos, entonces, nos merecemos lo que nos haga a nosotros.
Ne o zaman?
¿ Cuál entonces?
Benim hakkımda çok şey biliyorsan o hâlde seni bulduğum zaman ne yapacağımı da biliyorsun.
Sabes demasiado sobre mi Así que sabes lo que hare cuando te encuentre.
Ya da en son ne zaman elektrik ödenmedi ve ya temizlikçinin.
¿ Cuándo no se ha pagado la luz? ¿ O a la criada?
- Bu ne o zaman?
¿ Que es eso?
Babanızdan uslu durmayı öğrendiğinizi ne zaman duyarsam ancak o zaman elimi size öptürürüm.
Cuando haya escuchado a su padre que ha aprendido a comportarse, entonces dejaré que me bese la mano.
Sen ne olmuş oluyorsun o zaman?
¿ Eso en que convierte a ti?
Ne duruyorsun o zaman?
Pues vete de una puta vez.
- Sorun ne o zaman?
¿ Entonces qué sucede?
Ne işe yarıyorsun o zaman?
Entonces, ¿ de qué me sirves?
Ne zaman duygusal bir an yaşasak "İyilik sağlık, zekâlıca" modunda.
Cada vez que se emociona, empieza a decirme, fabulosísimo o muy lista.
Bu ne o zaman?
¿ Y qué es esto, entonces?
Peki ne umurunda o zaman?
Bueno, ¿ y qué te interesa?
'Onlarla ne o zaman tanışabilmiştik, ne de sonra tanışma şansımız olmuştu.'
Aquellos que nunca tuvimos la oportunidad de verlos o encontrarlos más tarde...
Bunlara cidden ihtiyacın var mı? Şunu en son ne zaman giydin? Askılı kırmızı şort ve pofuduk beyaz eldivenler.
¿ Cuándo fue la última vez que usaste shorts rojos con tirantes o guantes blancos inflados?
O zaman bu ne?
- ¿ Y esto qué es?
O her zaman ne kadar zor olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Siempre está tratando de probar lo duro que es.
Sorun ne o zaman?
¿ Cuál es el problema?
Ne yapacagiz o zaman?
¿ Y ahora qué hacemos?
- Ne o zaman?
- ¿ Por qué?
O zaman adam için o kartların ne kadar önemli olduğunu küçümsemişsin. O kadar ki, polisi arayıp çalıntı ihbarında bulunmuş.
Bueno, entonces, has subestimado lo encariñado que el tipo estaba con esos cromos... tan encariñado que llamó a la policía para denunciar su robo.
O mektup ne zaman gelecek peki?
Cuando vas a conseguir esa oferta?
O zaman seni kiliseye getiren ne?
¿ Qué os trae a una iglesia, entonces?
O zaman soru şu ki yalancıya ne yapmalı.
Así que la pregunta es... qué hacemos con el pequeño mentiroso.
- Ne yapacağız o zaman?
¿ Entonces qué vamos a hacer?
O zaman bunu ileriye taşıyalım. Senin ya da benim dünyamdan hakkında ne diyeceklerini umursamaksızın.
Así que, miremos hacia delante, a pesar de lo que cualquiera, sea de su mundo o del mío, pueda decir de usted.
Ne yapacağız o zaman?
Entonces, ¿ qué haremos?
Dinle o zaman, niyetin ne olduğu asıl konumuz değildir.
Bien, escucha, la intención no importa.
Kim bilir ne kadar zaman önce ya da ne kadarlığına.
Quién sabe hace cuánto... o durante cuánto tiempo.
O bendim! Bunu ne zaman yaptın?
Eso es mío. ¿ Cuándo me lo sacaste?
Ne o zaman?
¿ Entonces qué?
o zaman neden 38
o zaman ne olacak 49
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman ne yapacağız 24
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zaman ne olacak 49
o zaman ne yapacaksın 18
o zaman ne yapacağız 24
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman anlaştık 30
o zaman gidelim 30
o zaman tamam 23
o zamana kadar 114
o zaman sorun ne 36
o zaman konuşuruz 17
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman anlaştık 30
o zaman gidelim 30
o zaman tamam 23
o zamana kadar 114
o zaman sorun ne 36
o zaman başlayalım 18
o zaman acele et 18
o zamana değin 24
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
o zaman acele et 18
o zamana değin 24
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63