Onu bırakamayız Çeviri İspanyolca
633 parallel translation
Onu bırakamayız.
- No podemos abandonarla.
- Onu bırakamayız. - Bırakmalıyız.
- No podemos dejarlo así.
Onu bırakamayız
No podemos dejarla.
Onu bırakamayız.
No podemos abandonarla.
- Onu bırakamayız!
- ¡ No podemos dejarlo!
Onu bırakamayız.
No podemos dejarlo sin más.
- Bize katılacak. - Onu bırakamayız.
- No podemos dejarle aquí.
Onu bırakamayız!
¡ No podemos dejarlo irse!
- O kadar zalim olma. Onu bırakamayız.
No lo podemos dejar.
- Onu orada bırakamayız.
No podemos dejarla allí fuera.
Onu burada öylece bırakamayız.
No podemos dejarlo aquí.
Onu burada bırakamayız. Zatürreeye yakalanır.
No podemos dejarle aquí, se pondrá malo.
- Onu orada bırakamayız.
- No podemos dejarlo allí.
- Onu burada bırakamayız.
- No podemos dejarla ahí.
Onu sandığın içinde bırakamayız.
No podemos dejarlo en el arcón.
Evet komiser fakat onu bu halde bırakamayız.
Sí, Comisario, pero no podemos dejarlo así.
Onu bu durumda böyle yalnız bırakamayız.
No podemos dejarla a solas con él, ahora que lo sabemos.
- Onu bu şekilde bırakamayız.
- No podemos dejarlo así.
Onu orada yalnız bırakamayız.
No podemos permitirle regresar allí.
Ne yapacağız? Onu bu şekilde bırakamayız.
No podemos dejarla ahí.
Onu bırakamayız, Joe.
No podemos echarla, Joe.
Demek istediğim, onu burada bırakamayız. Açlıktan ölür.
No podemos dejarlo aquí, se moriría de hambre.
- Onu hapiste çürümeye bırakamayız.
- No podemos dejar que vaya a la cárcel.
Belki, Belkide değil.Ama onu orada bırakamayız
Talvez s ¡, talvez no.
Onu bu vaziyet bırakamayız.
No puedo dejarle.
- Onu burada bırakamayız.
No podemos dejarlo así.
Onu burada bırakamayız, değil mi?
Bueno, no podemos dejarla aquí, ¿ verdad?
Onu orada bırakamayız.
No podemos dejarle.
- Onu böyle bırakamayız.
- No podemos dejarlo así.
Onu bu vaziyette bırakamayız. Gidelim haydi.
¿ Podemos dejarlo así?
onu burda böle bırakamayız.
No puede dejarlo aquí.
Onu kendi haline bırakamayız
No nos atrevamos a dejarle hacer lo que le de la gana
Onu burada bırakamayız.
No podemos abandonarlo.
Onu sağ bırakamayız
No podemos dejarle con vida.
Onu burada bırakamayız.
No podemos dejarlo aquí.
Onu bir tehlikeye maruz bırakamayız.
No podemos exponerla a ningún peligro.
Onu orada bırakamayız.
¡ No podemos dejarlo allí! ...
- Onu burada bırakamayız.
No podemos dejarlo atrás.
Onu burda yalnız bırakamayız.
- Está muerta. - Brian, ¿ no lo entiendes? Ella está muerta.
Ama efendim, onu orada bırakamayız!
¡ Pero, señor, no podemos dejarlo allí fuera!
Ama onu burada bırakamayız.
Pero no podemos dejarle aquí. ¿ Y si la palma?
- Onu orada bırakamayız - Onu da mı yanına almak istiyorsun?
- No podemos dejarlo aquí - ¿ Quieres llevártelo contigo?
Onu bırakamayız!
¡ No podemos ir por él!
Onu yalnız bırakamayız.
No podemos dejarle solo.
Fakat biz... onu burada böylece bırakamayız çamurun içinde.
Pero nosotros... no podemos dejarla aquí En el barro.
Yaşaması için en ufak bir umut bile varsa onu burada bırakamayız.
Te sacaremos de aquí : ¡ Vamos!
Onu verandada bırakamayız!
No la podemos dejar en el patio!
Onu Madrid'de bırakamayız...
Es que aquí en Madrid no podemos seguir, nos ahogamos.
- Onu, yanlız bırakamayız.
no podemos abandonarlo.
- Scheiße! - Babamı burada bırakamayız. - Merak etme, onu nereye götürdüklerini biliyorum.
- No podemos dejar aquí a mi padre.
Onu burada bırakamayız.
No podemos dejarla allí.
onu bul 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu buldun mu 57
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu buldun mu 57
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu buldunuz mu 44
onu ben hallederim 27
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu bulacaklar 19
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu buldunuz mu 44
onu ben hallederim 27
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu bulacaklar 19