English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / Onu biliyorum

Onu biliyorum Çeviri İspanyolca

4,298 parallel translation
Tamam, onu biliyorum.
Por eso lo conozco.
Onu biliyorum.
Lo sé.
Bacaklar şahane, onu biliyorum canım.
Ya sé que las piernas son espectaculares.
Biliyorum bu tedbirsizlik,... ama onu Teo'yu öldürüp paçayı kurtarmasına izin veremem.
Es poco aconsejable, pero no puedo dejar que se vaya así tras matar a Teo.
Bana bir şey borçlu olmadığını biliyorum. Ama lütfen onu öldürmesine izin verme.
Sé que no me debes nada, pero por favor no dejes que la mate.
Gig Limanı Katili'ni yakalamanın 11 ay sürdüğünü biliyorum ama sonunda onu bulmuştun.
Sé que te costó 11 meses encontrar al Asesino de la bahía... pero le encontraste.
Norman'ın iyileştiğini biliyorum fakat onu Fury'le böyle görmek, bilmiyorum.
Se que Norman está curado, pero verlo así con Fury, no sé.
Onu terk ettiğinde, çıldırıp bir sürü hap içtiğini biliyorum.
Sé que cuando la dejaste se volvió loca, y tomó un puñado de píldoras.
Düşüncesizce davranabildiğimi ve bunun bir sorun olduğunu biliyorum ama ya seni ya da onu seçmeliymişim gibi hissettim ve bu durumda her zaman seni seçerim.
Sé que puedo ser impulsiva y es un problema, pero... Sentí que era o bien ella o tú, y en esa situación, siempre te elegiré a ti.
Onu kandırmış olabilirsin Archibald ama neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyorum.
Puede que engañes a ella, Archibald, pero sé lo que realmente estás tramando.
Onu kandırmış olabilirsin Archibald ama neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyorum.
Has podido engañarla, Archibald, pero sé exactamente qué estás tramando.
Onu özlediğini biliyorum.
Sé que lo echas de menos.
O zaman bunu üzerimden çıkarmak için onu yok etmen gerekecek ve Frederick yüzünden yapamayacağını biliyorum.
Entonces tendrás que destruirlo para quitármelo, y sé que no puedes por Frederick.
Biliyorum, onu kafanda bir tür canavara dönüştürdün ama bu doğru değil.
Sé que lo tienes como un monstruo en tu cabeza, pero eso no es verdad.
Onu hiç bulamadım ama kalbimde öldüğünü biliyorum.
Nunca lo encontré, pero en mi corazón, lo sé.
Biliyorum. Onu benim ifademi kullanırken yakaladım. Vakaya bakan memura benim gördüklerimi anlattı.
Acabo de descubrirlo dándole mi declaración... al oficial encargado del caso.
Onu öldürmek için neyin gerekli olduğunu biliyorum.
Yo sí. Y sé lo que se requiere para matarlo.
Evet, onu bilmiyor olabilirim ama bu miktardaki sorunlu kanının sana ne yapmak istediğini çok iyi biliyorum.
Quizás no... pero sé exactamente lo que esa cantidad de sangre quiere hacerte a ti.
Ki onu da cep telefonunuza bağlandığım için biliyorum.
Lo cual lo sé porque digamos que pinché su teléfono.
Onu antik efsanelerden biliyorum. O bir Badun-Cylek.
Sé de una antigua leyenda Un Badun-cylek.
Haklı olduğumu biliyorum. Onu ilk önce eğitime göndereceğim.
Sé que la tengo porque antes la voy a entrenar
Biliyorum. Hagen'ın ne istediğini öğrenince onu yeniden olaya dahil ederiz.
Una vez que sepamos lo que Hagen quiere hacer, podremos ponerla al corriente.
Biliyorum onu öldürmek istiyorsun.
Sé que quieres matarle.
Evet, biliyorum. Onu tamir etmem gerekiyor.
Sí, yo sé que tengo que arreglarla.
Bay Gainsborough'un en üst müvekkillerinden olduğunu biliyorum, ne dediyse onu söyledim.
Sé que el Sr. Gainsborough es uno de sus mejores clientes, pero le dije lo que él dijo.
Kiralık katillerinin onu kaçırdığını biliyorum.
Sé que tus matónes la raptaron.
Onu mahvetmek için bir şey yaptığını biliyorum.
Sé que hiciste algo para meterte con ella.
Biliyorum ve onu uyandırmanızı istiyorum.
Lo sé, y ahora estoy pidiéndote que lo despiertes.
Biliyorum, yaptığı aptalca ve dikkatsizce. Ama şu an yapmamız gereken onu havaya uçmadan oradan çıkarmak. Olivia'yı arayamazsınız.
Lo que fue estúpido y descuidado, y ahora todos lo vamos a hacer lo mejor posible para no explotarla, pero no puedes llamar a Olivia, porque no hay nada que hacer para que permita que compartáis un titular
Bir sonraki yapacağı anlaşmanın onu New York'a götüreceğini biliyorum.
Sé de buena tinta que su próximo contrato le llevará a Nueva York.
Onu da biliyorum. Ne istiyorsun?
Sé eso también. ¿ Qué quieres?
Genelde onu eleştiren ben olurum, biliyorum. Burada işleri yürütme şekli falan.
Por lo general critico la forma en que maneja todo aquí.
Sadece bir hafta olduğunu biliyorum ama onu çok... onu çok fazla seviyorum.
Y ya sé que solo llevamos, o sea, una semana pero es que... Le amo tanto.
Ve onu önemsediğini de biliyorum.
Y sé que ella te importa.
Seni sevdiğini biliyorum ve sen de onu seviyorsun ama bu Bree'den önceydi.
Sé que te quiere y tú lo quieres, pero eso era antes de Bree.
Onu gerçekten sevdiğini biliyorum.
Sé que realmente lo quería.
Biliyorum. Onu yalnız yakalasam yeter.
Solo tengo que estar a solas con ella.
Lütfen, Susy seni seviyor biliyorum eminim sen de onu.
Por favor. Sé que Susy te ama, y creo que tú a ella.
Bak, biliyorum aşağı Witten ettirmek, onu geri getirecek değildir.
Mira, sé que encerrar a Witten no me la va a devolver.
Ben zaten onu konuştum biliyorum, ama başka bir görüşme yapmak isteyebilirsiniz düşünüyorum.
Sé que ya has hablado con ella pero he pensado que puede que quieras hacerlo otra vez.
Onu konuşturmak için tuttuğunu biliyorum. Ama sana şunu söyleyeyim : O hiç bir şey bilmiyor.
Sé que le tienes en algún sótano, pegándole, pero no sabe nada.
Bana inanmadığını biliyorum ama onu önemsiyorum.
- Sé que no lo crees pero me preocupo por ella.
- Nerede olduğunu biliyorum. Komşusu bugün erken saatlerde bir ambulansın onu aldığını söyledi.
Un vecino me ha dicho que esta mañana vino una ambulancia y se lo llevó.
Sevdiğin birini aramanın ve onu bulamamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Sé lo que es buscar a alguien que quieres y no encontrarlo.
- Biliyorum, ama bir savcı gerçekleri saptırabilir, onu deliymiş gibi gösterebilir.
- Lo sé, pero un fiscal puede retorcer los hechos para que parezca que sí.
Hayır, onu gördüğümü biliyorum.
No, sé que lo vi.
Biliyorum. Luke'un onu zamanında yetiştirdiğine eminim.
Lo sé, me he asegurado de que Luke la lleve a tiempo.
Ama biliyorum ki aşkımızın gücüyle onu bulacaksın.
Pero sé que con la fuerza de nuestro amor, lo encontrarás.
- Felicity, onu kurtaramayız! - Biliyorum, haklısın.
- Felicity, ¡ no podemos salvarle!
Beni dinle, hırslı sarışın. Onu benden sırf pencerenizde kullanmak için istediğinizi biliyorum.
Escucha, ambición rubia, sé que solo quieres que la compre, para que puedas usarla en tu ventanilla de cupcakes.
Onu çıkardığın yürüyüşleri özlediğini biliyorum.
Sé que echa de menos los paseos que dabas con él.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]