English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / Onu dinleyin

Onu dinleyin Çeviri İspanyolca

214 parallel translation
Sözlerini bitirene kadar onu dinleyin.
EscÚchenlo hasta que haya terminado.
Onu dinleyin, onun yalanlarını.
Escuchadla, todo rectitud ella.
Onu dinleyin.
Escuchadle.
İşte, onu dinleyin. Şimdiden kaptan gibi davranıyor.
Escúchenlo, ya actúa como un oficial.
Onu dinleyin, tekrar tekrar bunları söylüyor.
Escúchelo, los repite una y otra vez.
Onu dinleyin, bu onun işi.
Escúchala, es su trabajo.
- Onu dinleyin Bay Locke.
- Espere a escucharle, Sr. Locke.
Onu dinleyin!
¡ Oiganlo!
Onu dinleyin!
¡ Escúchenlo!
- Onu dinleyin Bay Başkan.
Oigalo, Sr. presidente.
- Onu dinleyin, Bayan Goody İki-Ayakkabılı.
- Escúchela, la señorita buena.
Onu dinleyin.
Escuchenlo.
Tanrı der ki "Bana gelin." Onu dinleyin.
Dios dice : "Vengan a mi". Tómenle la palabra.
Onu dinleyin. "O bunun için burada."
¿ La oyes? Para eso ha venido él.
- Onu dinleyin.
- Hágale caso.
- Onu dinleyin, Cliff!
Hágale caso, Cliff.
Lütfen onu dinleyin.
Escúchenle. Hagan lo que pide.
Onu dinleyin.
Escúchenlo.
Onu dinleyin.
Escúchenla.
Onu tanıyor musunuz? Öyleyse dinleyin.
Escuchen lo que tengo que decir.
Dinleyin onu.
Escúchelo.
Lütfen beni dinleyin. Bana kalsa hepinizi kiralardım fakat emirleri patron veriyor. Aslında onu suçlayamazsınız.
Si fuera por mi trabajarían todas, pero son ordenes del patron.
- Dinleyin, onu parçalayacaklar.
- Lo aniquilarân.
Dinleyin! SS subayları Dunbar için buradalar. Onu Berlin'e götürüyorlar.
Los de la S.S. están aquí para llevarse a Dunbar a Berlin.
Sahibimizi sevdiğinizi biliyorum. Ama yapmak istediğiniz şey onu iyice sıkıntıya sokar! Mantıklı olun da beni dinleyin.
Entiendo que os preocupéis por el señor, pero, si seguís adelante, esto será un acto de rebeldía y el señor pagará las consecuencias.
Dinleyin 10 dakika önce, onu vurmayı teklif ettim. Daha ağır bir cezanın, tahliyenin acısından kurtarmak için.
Mire hace 1 0 minutos, ofrecí matarlo para evitarle la agonía de una sentencia peor, la libertad.
Tavsiyemi dinleyin ve onu ziyaret etmeyin.
Renuncie a ese coloquio.
Dinleyin onu!
Escuchadle.
Onu iyi dinleyin.
Hacedle caso.
Konuşun onunla, dinleyin onu.
Hable con él, escúchele.
Onu bir dinleyin.
Le vamos a hacer una prueba.
- Dinleyin onu gerçekten incitmediler. - Hâlâ paramı alamadım.
Escucha, no lo lastimaron.
Onu bir dinleyin.
Escúchala un momento.
Dinleyin çok üzgünüm ama o çalışma odasına kapandı ve yazı yazıyor onu şimdi rahatsız edemem.
Lo siento, está escribiendo y no puedo molestarlo.
Dinleyin, bayanlar baylar! Onu sevmediğimizi sanıyor ama gerçekten çok seviyoruz!
Escuchen, damas y caballeros cree que no le amamos, pero realmente sí.
İşte, buldum onu! Dinleyin!
¡ Oigan, señores, lo encontré!
Lütfen dinleyin. Biliyorsun ki onu burada tutamayız.
- No podemos tenerlo.
Hayır, dinleyin. Eğer bu, gelmiş geçmiş yazılan en iyi kitapsa, onu okuyacağım.
No, escucha, si este es el mejor libro nunca por escrito, que voy a leerlo.
Dinleyin onu!
¡ Hazle caso!
Dinleyin, neden gidip bir bakmıyorum, belki onu biraz daha oyalayabilirim.
Escuchen, ¿ por qué no veo si puedo detenerlo un poco?
Onu iyi dinleyin, çünkü Pentagon da geleceğinizle ilgili onu dinliyor.
Préstenle atención, el Pentágono acepta lo que ella diga sobre sus habilidades.
Dinleyin, yüzbaşı, onu istemezsiniz.
Escuche, capitán...
Mercy Hatanesinde ama dinleyin. Birileri onu öldürmeye çalışıyor!
Está en el hospital Mercy, pero escuche, alguien trató de matarlo.
Dinleyin, oraya gitmek istiyor. Orada ne yapacağı onu ilgilendirir.
Si, si, mi hombre quiere ir a L.A. Es porque tiene unos negocios.
Dinleyin onu!
Callad.
dikkat, dikkat et... dinleyin çocuklar, istediğiniz zaman gelip onu okuyabilirsiniz.
Cuidado, cuidado... Pueden venir y leerla cuando quieran.
Dinleyin az. Sonra duşumu aldım, üstümü giyindim ve giderken onu tekrar gördüm.
Escuchen, después me duché y me vestí y lo vi en la salida.
Onu değil, beni dinleyin.
Bien. no lo escuchen a él. Escuchenme a mi.
Hayır, beni dinleyin. Biliyorum inanması güç ama onu hayatta tutan bu kuyu. Onu 600 yıldır hayatta tutan bu kuyu.
No, escúcheme, sé que es difícil de creer pero el pozo es lo que lo mantiene vivo.
Çünkü onu bulduğumda yüzü bunu iyi dinleyin, dondurma karıştırıcısının içindeydi.
Porque lo encontré... con su cara, escuchen esto, en el mezclador de helados.
Dinleyin, kız onu ifşa etti.
Escuche. Ella lo expuso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]