English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yalan söylemek

Yalan söylemek Çeviri İspanyolca

2,069 parallel translation
Hastanede Ellie'ye yalan söylemek zorunda kaldım. Bundan nefret ederim.
Tuve que mentirle a Ellie al salir para el hospital y odio mentir.
Doğrusu şu : Eğer bana yalan söylemek için iyi bir nedenin yoksa, sakın söyleme. Yoksa evli kalmamız için hiçbir nedenimiz kalmaz.
Y la verdad es, si no tienes una maldita buena razón para haber mentido con algo de esta magnitud, entonces no tengo ninguna razón para seguir en este matrimonio.
Federal ajana yalan söylemek kanuna aykırıdır.
Va contra la ley mentirle a un Agente Federal.
Çıkma yasağı ihlali, küstahça yalan söylemek?
¿ Violación del toque de queda, mentira descarada?
Sana böyle bir konuda yalan söylemek istemiyorum Lol, Seni çok seviyorum.
No quiero mentirte, Lol... o a alguna de vosotras sobre esto. Os quiero demasiado.
Peki, deneyimlerime göre, yalan söylemek, hiçbir zaman iyi bir şey olamaz.
Vale, según mi experiencia, contar una mentira nunca es bueno de verdad.
O bir dolandırıcı, yalan söylemek onun işi...
Es una estafadora. Ese es su trabajo.
Bir dakika, kafam karıştı, şimdi yalan söylemek üzerine mi yalan söylüyor?
Espera. Estoy confundido. Ahora ella miente sobre mentir?
Bak, güvenimizi tekrar kazanmak konusunda yalan söylemek zorundaydım.
Mira, tuve que mentir para reconstruir nuestra confianza.
Bana neden yalan söylemek zorunda olduğunu düşündün Vanessa?
¿ Por qué sentiste que tenías que mentirme, Vanessa?
Eğer bir hastaya yalan söylemek onun hayatını kurtarsaydı, bunu yapar mıydın?
Si mentirle a un paciente salvara su vida, ¿ lo harías?
Başardım ve yalan söylemek zorunda kalmadım.
Lo logré. Y no tuve que mentir.
Bu arada, annene yalan söylemek için sana ihtiyacım olacak.
Por cierto, voy a necesitar tu ayuda para mentir a tu madre.
Aynen. Bak Michael, ben de senin cennete gitmeni isterim ama yaşlı bir kadına yalan söylemek seni oraya götürmez.
Michael, a mi me gustaría verte también a ti en el cielo... pero mentirle a una vieja dama no te va a llevar allí.
Tek öğrendiğin şey, yalan söylemek.
Lo único que has aprendido es a cómo mentir a tu padre.
Seni, ona bu şekilde yalan söylemek zorunda bıraktırdığım için çok üzgünüm.
Siento mucho haberte puesto en esta situación... haciendo que tengas que mentirle así.
Yalan söylemek için bir sebebimiz yok.
No tenemos razones para mentir.
Yalan söylemek istemedim ama her şey, evimizde mavi nokta olduğu için yanlış adres vermemle başladı.
Ni siquiera quería mentir, pero todo empezó cuando... tuve que falsificar mi dirección porque tenemos puntos azules.
- Yalan söylemek suç değil.
Mentir no es un crimen.
Nasıl biri giderde daha fazla yalan söylemek için geri döner ki?
¿ Qué clase de persona miente cuando se va y regresa para decir más mentiras?
O çocuğa yalan söylemek hoşuna gitti mi?
¿ Te hizo sentir bien mentirle a esa niña?
Bak, bana yalan söylemek istemediğini biliyorum.
Mira, yo se que no quieres mentirme..
Yalan söylemek gibi bir kusurum yok benim.
Mi defecto no es el engaño.
Bak, sadece anneme yalan söylemek istemiyorum, hepsi bu.
No me gusta mentirle a mi madre, es eso.
Sırf seni korumak için yalan söylemek istemiyorum.
No quiero mentirle para cubrirte.
Ben sana yalan söylemek istememiştim.
No quería mentirte.
Yalan söylemek zorunda değilsin baba.
No tienes que hablar para mentir, papá.
Artık size yalan söylemek istemedik.
Es que no queríamos seguir mintiéndoles.
"Yalan söylemek çok kötüdür".
Por ejemplo : "Mentir es muy malo."
Tüm yaptığınız istediğinizi almak için korkup yalan söylemek.
Se dedica a asustar y mentir para lograr sus fines.
Yalan söylemek zorunda olduğumu bilmelisin.
Debes saber por qué tuve que mentir.
Tanrı yalan söylemek hakkında ne yapar anne?
¿ Qué dice el Señor de las mentiras, mamá?
Yine de ne olursa olsun yalan söylemek uygun bir davranış değildir.
Siempre hay que hacerlo con pesar.
Joki, sana yalan söylemek istemiyorum.
Joki, no quiero mentirte.
Tüm yaptığın yalan söylemek olacaksa, bu iş burada biter.
Si todo lo que vas a hacer es mentirme, entonces hemos acabado.
Pek çok yeteneğim var ama yalan söylemek onlardan biri değil.
Tengo un montón de dones. Mentir no es uno de ellos.
Bu senin için hiç de iyi görünmüyor, Marvin, ve yalan söylemek bunu sadece daha kötü hale getirir.
No es una buena situación para ti y mentirnos sólo la empeorará.
Yani yalan söylemek ve bir çeşit uzaylı istilacılar gibi bana işkence etmenin sorun olmadığını düşündün.
Vale, ¿ así que pensaste que estaba bien mentirme y torturarme como si fueras una invasora espacial?
Çünkü kendine yalan söylemek gibi bir huyun var.
Eso es porque tienes la costumbre de mentirte a ti misma.
Yalan söylemek istememiştim.
No lo quise.
Rapor hakkında yalan söylemek Tanrıma ve aileme karşı saygısızlık olur.
Sería una deshonra para mi Dios y mi familia mentir en ese informe.
Bak, Jon birinci içgüdün bize yalan söylemek olacaktır.
Mira, Jon, tu primer instinto es mentirnos.
İkinci içgüdün yine bize yalan söylemek olacaktır.
Tu segundo instinto también será mentirnos.
Yalan söylemek onu daha da şüphelendirecekti.
La mentira hubiera hecho que le surgieran sospechas.
Sana yalan söylemek için bir nedenim yok Damon.
No tengo razón para mentirte, Damon
- Yani yalan söylemek zorundayım.
- Por lo tanto tengo que mentir.
Amy'nin söylemek zorunda kaldığı yalan için endişelendin, değil mi?
- ¿ Cuál? Te preocupa la mentira que tiene que contar Amy, ¿ verdad?
O sana söylemek istemedi ama ben sana yalan söyleyemem.
Él no te lo quería decir, pero no puedo mentirte.
Ama Marty yalan söyler. Her zaman hem de. Her zaman doğru şeyi söylemek ister ama hep yanlış şeyi söyler.
Thomas Hardy dice que... comparado con los hombres más aburridos sobre la tierra, el personaje más brillante de cualquier novela... no es más que un saco de huesos.
Yalan söylemeyeceğim, söylemek isterdim oysa.
No te voy a mentir, aunque me gustaría hacerlo.
Ben yalan söylemek konusunda pek başarılı değilimdir.
No voy a mentir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]