Belki sen Çeviri Fransızca
4,938 parallel translation
Belki sen istersin.
Toi, tu voudras bien, non?
Belki sen de buna yakınsın Cary.
Peut-être es-tu un peu trop près de tout ça, Cary.
Ben de düşündüm ki, belki sen benim yerime geçebilirsin.
J'espérais que peut-être, vous savez, peut-être vous me remplaceriez.
Belki sen öyle sanıyorsundur?
Que tu le penses juste?
Ufak çaplı bir piknik düzenliyorum, belki sen de katılmak istersin diye düşündüm.
On va pique-niquer, et je pensais que peut-être tu te joindrais à nous.
Hadi ama dostum. Belki sen kaçırıldığına inanmıyor olabilirsin ama o inanıyor.
Allez mec, tu ne crois pas que Weyland ait été enlevé mais lui le croit.
- Belki sen de HIV pozitifsindir.
Qui sait ce qu'elle t'a filé.
Ben bir çözüm yolu bulamadım. Belki sen bulursun.
Je n'avais pas de solution, je pensais que t'en aurais une.
Belki sen de acil durumlar için bir kravat alsan iyi olur.
Et bien, peut-être qu'on devrait te procurer une cravate pour les situations d'urgence.
Belki sen onu açarsın diye umuyordum.
J'espère vraiment que vous pouvez réussir.
- Belki sen bizden daha başarılı olursun.
Peut-être que vous irez plus loin que nous.
Belki sen biliyorsundur diye geldim.
J'espérais que tu le saurais.
Belki sen de denemelisin.
- qu'il y a sur ton visage? ! - Peut-être que tu devrais essayer!
Belki sen söylemelisin.
Peut être que tu devrais.
Belki sen ve Toby, Wilden'ın katilini bulmaya çok yakınsınızdır.
Peut-être que Toby et toi vous rapprochez trop du tueur de wilden.
Onun hakkında birçok sorum var, belki sen cevaplarını biliyorsundur.
J'ai beaucoup de questions à son sujet, peut-être que vous avez les réponses.
Birkaç kar küresi bulundu, belki sen onları kurtarabilirsin.
J'ai trouvé quelques boules à neige que tu pourrais récupérer.
Bu operasyon titizlikle, sessiz, radarın altında kalarak yapılmalı, bu yüzden belki sen bir kişi seçersin.
Cette opération doit être précise, discrète, indétectable, ainsi vous pourrez choisir une personne.
Belki sen ve ben bir gün orada çalışabiliriz.
Peut-être toi et moi on pourrait y travailler ensemble un jour.
Evet, ama sen Calder'i bulabilirsen,... belki seni ordan çıkarabilir.
Oui, mais si tu peux trouver Calder, il peut peut-être te sortir de là.
Belki sen arkadaşıma bir tanı koymakta yardımcı olabilirsin.
Tu pourrais peut-être m'aider à diagnostiquer mon ami.
Belki de sen.
Vous peut-être.
Belki de sen yeteri kadar sormadığın içindir.
Vous posez trop de questions.
Belki bu sefer dayağı sen yersin.
Peut-être que cette fois c'est ton cul qui se fera botter.
Belki, sen ve ben bir saha bulup şöyle biraz karşılıklı oynarız?
Peut-être, euh, que vous et moi, on pourrait se trouver un terrain, jouer un peu seul à seul?
Görünüşe göre bu akşam boşum ve düşümdüm ki belki de sen...
Ma soirée vient de se libérer, et je me demandais si tu voulais...
Belki, bir gün, daha ciddileşirse, bilirsin, o zaman, uh, olursa, ve biz, uh, koridorda konuşuyoruz, yani, ve... yanlış söylüyorum, yanlış söylüyorum, çünkü, uh, dilim dolandı, um... uh, çünkü bence sen
Si un jour ça devient plus sérieux, tu vois, heu, beh, ça le sera et on, heu, on descendra l'avenue, tu vois, et... Je me suis embrouillé, parce que hum, je suis fatigué.
O zaman belki de sen gitmelisin, çünkü hayatım zaten yıkıldı.
Alors peut-être que tu devrais y aller, parce que ma vie est ruinée là.
Tam olarak nelerin kaybolduğunu bildiğine göre belki de sen gitmelisin.
Vu que tu sais exactement ce qu'il manque, peut être que c'est toi qui devrait y aller.
Belki ama eğer sen olmasaydın, elektrikli sandalyede kızarıyor olacaktım şimdi.
Peut-être, mais si c'était pas pour vous, je ferais face à la chaise électrique.
Ve bu da olacak, belki de, Dr. Sweets'in sen ile Dr. Brennan arasındaki yazdığı her şeyi okumuşumdur.
Et ça, ça arrivera aussi, peut-être parce que j'ai lu tout ce que Dr. Sweets a écrit sur Dr.
Belki o gerçeklikte sen uyuyorsundur.
Peut-être que dans cette réalité c'est toi qui fait un somme?
Belki sansıma sen ilk olmazsın.
On a pas la même notion de chance je crois.
- Evet. Belki de sen haklısın.
Tu as peut-être raison.
Belki onu seviyorum, bunu hiç düşündün mü? Sen o adamı sevmiyorsun, Justine.
Tu ne l'aimes pas Justine.
Belki inanmazsın Ryan ama dünyada hayat tarzımı eleştiren ilk kişi sen değilsin.
Ca va peut-être t'étonner, mais tu n'est pas le premier à critiquer mon mode de vie.
Moe belki dışarıdan çirkin görünebilir ama sen, özünde bir canavarsın.
Moe est peut-être laid d'apparence, mais à l'intérieur, c'est toi le vrai monstre.
Sen istemiyorsan ben gidebilirim belki.
Si tu ne veux pas, je peux y aller.
Sen kakanı yaparken, yaptıklarım belki de bir hataydı, evet hataydı.
L'affaire de la défécation, Peut-être que c'était une erreur de...
Belki de sen Johns Hopkins'in eğitimini hafife alıyorsundur.
Tu sous-estimes le pouvoir de l'éducation de Johns Hopkins.
Belki de sen yaptın.
Mais c'est peut-être toi alors?
Belki kibirli olabilirim ama ayrıca kusurlu, karmaşık, çok yönlü ve aşkı yaşatabilecek biriyim ve sen bir hayaletsin.
Je suis peut-être arrogant, mais je suis aussi un être complexe, à multiples facettes et plein de défauts, qui a des tonnes d'amour à revendre, et tu es...
- Frost sen konuşsan ikna olur belki.
Frost, peut-être que tu peux lui parler. J'ai essayé.
Bu yüzden sen belki de yamamaya çalışmalısın.
Essaye peut-être les patchs.
Belki ne keşfettiğimizi görünce sen bile şaşırırsın.
Vous pourriez être surpris de ce que nous allons découvrir.
Sen belki benim gibi değilsin, ancak sen yapacak... hey!
Tu n'est peut être pas comme moi, mais tu va... Hey!
Belki buradan çıktığımda bir gün eve döndüğümde onunla sen de tanışabilirsin.
Peut être un jour, quand je serais hors de ca Et je retourne à la maison Peut-être vous pouvez le rencontré.
- Belki sen de beni becermeye çalışıyorsun.
Peut-être que tu essayes de me la faire à l'envers à moi aussi.
Baba, bir gün uyanıp da iki çocuğunun da seni terk ettiğini fark ettiğinde belki sorumlulukla ilgili duyarlılık gösteren sen olursun.
Papa, quand tu te réveilleras un jour et que tu réaliseras que tes deux enfants t'ont quitté, peut-être que tu feras preuve d'un peu de responsabilité.
Belki de Rothman sana işkenceyle söylettirdi ve sen itiraf edemiyorsun.
Peut-être que Rothman te l'a fait cracher, et que tu ne veux pas l'admettre.
Biraz daha kibar olabilseydin, belki o zaman bu güzel arabayı süren sen- -
Si vous aviez été plus gentille, vous auriez pu conduire ce superbe...
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
seninle olmak istiyorum 35
sen benimsin 132
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
seninle olmak istiyorum 35
sen benimsin 132