English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Benimle kalın

Benimle kalın Çeviri Fransızca

371 parallel translation
Burada benimle kalın, ben size bakarım.
Restez ici avec moi, je m'occuperai de vous.
Yalnızca kısa bir süreliğine benimle kalın ve eğer tanrılar isterse size bir erkek evlat vereyim.
Reste avec moi seulement quelque temps. Et si les dieux y consentent, je te donnerai un fils.
Olmuyor. Benimle kalın.
- Pourtant, si tout le monde se retrouve là-haut,..
Ne olursa olsun Sör Henry, benimle kalın.
Quoi qu'il arrive, Sir Henry, vous devez rester avec moi.
Benimle kalın! Bana yardım edin.
Speck, aide-moi!
Eğer bu konuda uyuyamayacak kadar heyecanlıysanız. Benimle kalın. Ben de sizi meşgul edecek bir şeyler bulayım.
Si vous êtes trop énervé pour dormir... et bien, restez avec moi... et je vais tenter de vous tenir occuper... ou non.
Sadece benimle kalın.
Tiens bon.
Ben sadece... Biraz benimle kalın.
Mais... restez près de moi un moment.
Efendim, benimle kalın.
Capitaine, restez éveillé.
- Benimle kalın.
- Restez avec moi.
Baba, burada kalıp biraz benimle oynamayacak mısın?
Tu ne veux pas jouer avec moi?
Benimle kalır mısın?
Restez jusqu'à ce que...
Benimle kalırsınız.
Vous habiterez chez moi.
Sakın dostum Gypo'ya saygısızlık yapayım deme yoksa benimle hesaplaşmak zorunda kalırsın.
Ne manquez pas de respect à mon ami Gypo, sinon...
Ted, benimle gel. Hepiniz burda kalın.
Ted, venez avec moi.
- Başka? - Burada benimle kalır mısınız?
- Vous voulez rester avec moi?
Ayrıca benimle evlenirsen, özgür kalırsın.
En plus, si vous m'épousez, vous conserverez votre liberté.
Bir yıl önce, bir sorunun olduğunda, benimle paylaşmadan o kapının önünden geçip gider miydin? Bugünse seni ben çağırmak zorunda kalıyorum!
Il y a un an, serais-tu passée sans venir me parler?
Hiçbir yere gitmiyorsun dostum, burada benimle kalıyorsun.
Vous n'allez nulle part. Vous restez ici avec moi.
Ama Kuzey Denizi'ni görmedim. Haydi gel, benimle kalırsın.
Je connais pas la Mer du Nord.
Planladığımız gibi, benimle kalırsın.
Vous deviez rester avec moi.
Şimdi gidiyorsun. Ama gözlerim için anıların aklım için düşüncelerin kalır benimle.
Puisque tu pars, laisse un souvenir de toi pour mes yeux, ton image pour mon esprit,
" Gözlerim için anıların aklım için düşüncelerin kalır benimle.
Un souvenir de toi pour mes yeux, ton image pour mon esprit et tes caresses pour mon être!
Benimle yemeğe kalır mısınız?
Vous me suivrez bien à dîner au presbytère?
Benimle kalıyordu, ama yarın onu akıl hastanesine bırakacağım.
Rien madame, c'est ma soeur.
Bırak örümcek ağlarını o süpürsün, sen benimle kal.
Qu'il balaie la toile d'araignée. Reste avec moi.
Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.
Veillez ici avec moi.
Shokichi benimle kalıyor.
Vous n'aurez pas Shokichi.
Bugün benimle kalır mısın?
Vous resterez avec moi aujourd'hui?
Çok fazla yalnız yaşayan dağ adamları arasında yaygın bir hastalıktır,... ama böyle anlarda benimle kalırsan, bir şeyim kalmaz.
C'est courant chez les montagnards qui vivent tout seuls, mais si tu restes avec moi dans ces moments-là, ça ira.
Burada kalın, Vogel benimle gel.
Reste ici. Vogel.
Benimle kalırsan, rüyalarını da tatlılaştırırım.
Si tu restes avec moi, j'adoucirai tes rêves.
Liliane, biraz benimle kalır mısın?
Tu voudrais pas rester avec moi?
Uzmanlığım bu. Yatakta benimle iki dakika kal. O şeyi hurda demir diye satarsın.
Deux minutes au lit avec moi, et vous vendrez cette chose à la casse.
Kalır mısın - Benimle yatar mısın?
Tu viens te coucher à côté de moi?
Acaba... benimle kalır mısınız?
Vous voulez... rester avec moi?
Şimdi benimle gel, oğlum. Dünyadaki tutsaklığının zincirlerini kıralım. Zaman ve mekânda yolculuğa çıkalım.
Viens franchir avec moi... les barrières de ta réclusion terrestre... dans le temps et l'espace.
Lütfen benimle biraz kalın ve konuşun.
Je vous en prie, restez avec moi un petit moment pour qu'on puisse discuter.
Gece benimle kalır mısın?
- On passe la nuit ensemble?
Sadece benimle irtibatta kalın dedektif.
Soyez patient, inspecteur.
Şimdi. Yoksa benimle uğraşmak zorunda kalırsın.
Tout de suite... ou sinon, tu auras affaire à moi.
Benimle kalır mısın?
Tu resterais avec moi?
Kal benimle, seni bir Repo-kadını yapacağım.
Reste avec moi et je te ferai femme de Repo.
Gayet iyi anladın. - Benimle kal.
Vous parlez d'une ânerie!
Eğer burada benimle kalırsan onun yıkılacağını bilmiyor musun?
Tu sais que ça la détruirait si tu restais avec moi?
Sonra yemeğe çıkalım mı? Sonra diyorum benimle yemeğe çıkar mısın?
On dîne ensemble après?
- Benimle kalırsın artık.
- Vous allez déménager chez moi.
Benimle kalırsan mutlu olamayacaksın.
Tu seras malheureuse avec moi.
Eğer defteri alamazsam, benimle takılı kalırsın.
Sinon, tu es coincée avec moi.
Benimle uğraşırsan, burada tek başına kalırsın.
Continuez comme ça et je me tire.
Onlar gelene kadar benimle kalır mısın?
Tu peux les attendre avec moi? T'inquiète pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]