English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir daha olmaz

Bir daha olmaz Çeviri Fransızca

1,087 parallel translation
Bir daha olmaz.
On ne joue plus!
Oh, yo! Bir daha olmaz!
Encore?
Bir daha olmaz diyordum, ama fikrimi değiştirdim.
Je croyais y avoir renoncé, mais j'ai changé d'avis.
Başka bir deyişle bir daha olmaz... - Neden bahsettiğimi anladın mı?
En d'autres mots, il n'y aurait plus de... tu piges?
- Ne zaman ihtiyacın olursa. Bir daha olmaz inşallah.
Pas pour moi.
Bir daha olmaz.
Ça ne se reproduira plus.
- Bir daha olmaz!
- Arrête.
Bir daha olmaz!
Tu recommences?
- Bir daha olmaz.
- Ça n'arrivera plus.
Kusura bakmayın Bay White. Bir daha olmaz.
Ça ne se reproduira pas.
- Özür dilerim, bir daha olmaz.
- Désolé, ça n'arrivera plus.
Bir hata yaptım. Bir daha olmaz.
Mais ça n'arrivera plus.
Özür dilerim millet. Bir daha olmaz.
Désolé, ça ne se reproduira pas.
Arabaya binip bizimle çekip gitsen çılgınca bir şey olmaz mıydı? Ve bir daha seni hiç görmeseler?
Ce serait tordant que tu partes avec nous et qu'ils ne te revoient plus.
- Gecenin bu saatinde olmaz. - Zor durumdayım. Sabah erkenden ayrılacağım ve bir şansım daha olmayacak.
- Je suis seulement de passage par ici, et je dois partir demain matin.
Belli olmaz, 10.000'lik bir kredi daha açsan durum değişebilir.
Oh, ça dépend si vous me rallongez encore 10 000 $ ou non.
Sanırım bir gün daha otursam bir şey olmaz.
Un jour de plus ou de moins...
Sağa çekip durun, böylece kaza ya da daha kötü bir şey olmaz.
Aussi je vous demande de vous arrêter afin d'éviter tout risque d'incident.
Doktorumla bir şeyler ayarlasanız... ya da aşçıya omletimi arsenikle tatlandırmasını söyleseniz daha iyi olmaz mı?
Que ne voyez-vous mon médecin... ou le cuisinier, pour qu'il parfume mon omelette à l'arsenic?
Yani, öyle bir an olur ki ihtiyacın olmaz sonra da dünyadaki hiç birşeyi engelleyemediğini anladığın başka bir an daha olur.
II y a un moment où on ne devrait pas, puis il y a un autre moment où on sait que rien au monde ne pourrait l'empêcher.
Belki bir daha böyle bir şansım olmaz.
J'aurai peut-être jamais d'autre chance.
Bir kerecik daha dalsak, olmaz mı?
Histoire de voir.
Bence, bir kadeh daha şarabın zararı olmaz.
Je crois qu'un autre porto ne nous fera pas de tort.
Bir kere aklandın mı, bir daha asla aleyhine dava açılmaz veya suçlama olmaz.
Une fois disculpé, on ne pourra pas te poursuivre.
Buna bir kez izin verdim ama bir kez daha olmaz.
Une fois, ça suffit.
- Lafı bile olmaz. Sana bir bira daha ısmarlayayım.
- Une autre bière?
200 dolardan bir sent daha az olmaz!
Pas un sous de moins que deux cents dollars.
Belki de senin gibi insanlar daha dürüst olsalar, okul o kadar da kötü bir yer olmaz.
L'école serait sûrement meilleure si les tiens étaient plus honnêtes.
- Olmaz! - Bir tane daha almam lazım.
- Tu dois m'en donner un autre.
Gemiye tecrübeli bir mürettebat koymak daha iyi olmaz mı?
Pourquoi ne pas prendre un équipage de pros?
Lordum, "Kara Yılan" gibi bir şey daha uygun olmaz mıydı?
Mon Seigneur, pourquoi pas La Vipère Noire?
1 milyon pound Gordon, bir peni daha fazlası olmaz.
Un million sterling, pas un penny de plus.
- Ben bir şey daha söylemeden olmaz.
- Pas avant que j'aie ajouté une chose.
Ayrıldığıma çok seviniyorum ve umarım ikinizle de bir daha işimi olmaz.
Je suis content de partir et ne veux plus rien avoir à faire avec vous.
MacGyver hali hazırda sana hayatımı borçluyum bir iyilik daha istesem sorun olmaz?
Je vous dois la vie. Je peux vous demander un service.
Bak, şey... sence de bir dakika konuşsak daha iyi olmaz mı?
Ecoutez... Si on causait de tout ça, un instant?
- Anlıyorum efendim. Adamlarım onun güvenli olduğuna emin olur olmaz, bunu yapabilirsiniz. Ve ben sizi bir kez daha kontrol ettikten sonra.
L'Enterprise est sans défense, figé comme un insecte dans l'ambre, tandis que toute l'équipe joue à un jeu dont le réel but est de tester si oui ou non l'officier en second est digne de notre offre faramineuse.
Bir az daha küçük düşsem, zararı olmaz.
Un peu plus ne fera pas de mal.
Bir saat taksanız daha kolay olmaz mı?
Une montre serait plus pratique.
Bir Klingon gemisi daha uygun olmaz mıydı?
Un vaisseau klingon ne serait-il pas mieux?
Bir daha... Bir daha deneseniz olmaz mı?
Vous pourriez... vous pourriez
Ne yaptığını bir kez daha düşün, olmaz mı?
Réfléchis à ce que tu fais, OK?
Seni kışkırtıyorum, Milty. "Dünyanın sonu 1992'de gelecek" demek daha doğru olmaz mı? - Dur bir dakika.
Je suis l'avocat du diable, mais n'auriez-vous pas dû dire :
Sorduğum için özür dilerim. Merak etmeyin bir daha olmaz.
J'aurais pas dû demander.
Biraz daha budamam gerek..... ama bu bir sorun olmaz.
Je dois juste élaguer légèrement... mais ça ne pose aucun problème.
- Ben de reklam olmak istemem. - Kimse bir daha gönüllü olmaz.
Personne ne se porterait plus jamais volontaire.
Bırakırsan, bir daha seni işe alan olmaz.
Sinon on ne t'engage plus.
Edward onu bir daha görmek ister miyim diye sordu. Ama bence kesinlikle olmaz.
Il m'a demandé si je voulais le revoir... vraiment.
Haydi! - Bir ödeşme daha fena olmaz.
- C'est le super deal!
Beni bir kez daha hayal kırıklığına uğratırsan, bir dahakine şarjör boş olmaz.
À la prochaine erreur, le chargeur sera plein.
Kendine biraz dikkat edersen, sorun olmaz. Daha fazla yemek ye.. sigara içme uyuşturucu kullanmadan daha sağlıklı bir yaşam sür.
Il va falloir t'occuper plus de toi, manger plus, ne pas fumer, mener une vie saine, sans dope... et sans boisson

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]