Bir polis Çeviri Fransızca
10,949 parallel translation
O bir polis,
Elle est de la police.
Bir polis memurunu hadım ettiğimi söyleyecekler.
Ils vont dire que j'ai castré un policier.
Bir polis memurunun testislerini çatlattın.
Vous avez brisé les testicules d'un officier de police.
Gündemde yoğun bir polis soruşturması söz konusu yerel Tom Thumb iki silahlı saldırgan tarafından soyuldu.
À Skyline, une supérette attaquée par deux personnes armées, c'est le sujet d'une intense enquête policière.
- Bir polis kaskı.
- Un casque de policier.
Yetişkin bir polis memurusun.
Tu es un officier de police adulte.
Katı bir polis gibi mi?
Un policier trop zélé?
O bir polis memuru, Spencer.
C'est un policier, Spencer.
Ve bu yüzden ona seninle birlikte olmamın bir polis olmamın onun için bir sorun oluşturuyorsa o zaman beni polis birliğinden kovması gerektiğini söyleyeceğim.
Et c'est pourquoi je vais lui dire que si elle n'est pas d'accord avec notre relation, et être un flic, alors elle devra me virer.
Benim için baban olmak bir polis olmaktan daha önemliydi.
C'était plus important pour moi d'être ton père que d'être un flic.
Ben babamın olduğu gibi bir polis değilim.
Je ne suis pas le même flic que mon père.
Evet, bir polis dedektifi için bu çıkmaz sokak. Ama küresel bir sigorta şirketinin özel araştırmacısı ise...
Un inspecteur de police ne peut y avoir accès, mais un enquêteur employé par une compagnie d'assurance, par contre...
Apartmanın önünde gizli bir polis arabası var.
Il y a une voiture de police banalisée garée devant votre immeuble.
Çok geçmeden, Nicholas Calderon tarafından yönetilen ve Humanich'ler tarafından kontrol edilen bir polis teşkilatımız olacak.
On aura bientôt un État policier dirigé par des Humanichs, contrôlés par Nicholas Calderon.
Bak, o bir Devriye Dedektifi, bir polis.
Il est de la Patrouille Spéciale.
Fikrini şekil bir polis olmak için değiştirmişsin.
Tu as décidé d'être cool.
Burada kötü durumda bir polis var.
Un officier est dans un état critique.
Dedektif sınavını iki kez geçtim, bir polis olarak, biliyor musun?
J'ai passé 2 fois l'examen d'inspecteur dans ma carrière légendaire à la police.
Takım elbiseli bir polis.
Un flic en costume.
1989'dan kalma bir polis raporu.
Un rapport de Police de 1989.
Fikrini şekil bir polis olmak için değiştirmişsin.
Okay, Sergent! Tu as décidé d'être cool.
- Hâlâ bir polis ve DHS ajanı içeride?
- Ça reste un flic et une DHS.
Kimse kimseden daha önemli olamaz ama Chin burada Danny ise Güney Amerikan hapishanesindeki bir polis.
Personne n'est plus important qu'un autre, mais Chin est ici et Danny est un policier dans une prison d'Amérique du Sud.
Ve bu soygun sırasında emekli bir polis ölürse cinayete ortak olursun.
Et quand un ancien policier est tué durant ce braquage, alors vous devenez accessoirement un meurtrier.
Gururum okşandı fakat bence bir polis politikaya karışmamalı.
Je suis flatté, mais, policiers et politiques ne font pas bon ménage.
İyi bir polis işinin yarısı ihtiyaç anında kıçının üzerine oturup bekleyebilmektir.
La moitié du travail de police consiste à s'asseoir sur ses fesses quand on est appelé à le faire.
- Mükemmel bir polis olacaktı.
- Il allait être un bon policier.
Dün gece bir polis ateş böceği ekibi tarafından öldürüldü.
Un officier de police est mort la nuit dernière, tué par un pyromane qui travaille en bande.
- Bir polis.
- Un flic
Ama sen artık gerçek bir polis değilsin.
Mais vous n'êtes même plus un vrai flic.
Gerçek bir polis olarak, gerçekten onun yaptığını düşünmüyorum.
Mais en tant que flic, je ne crois pas qu'elle soit coupable.
Basit bir polis taktiği, Çavuş.
Tactique policière de base, Sarge.
Bir grup çatlak İncil şovenisti bekleme odamıza gelip polis onları tek tek çıkartana kadar oradan çıkmamıza izin vermediler.
Un groupe de fanatiques bibliques est venu et ils n'ont pas voulu partir jusqu'à ce que la police les chasse.
Üç kez tutuklandı, burnu polis copuyla kırıldı ve sonra St. Louis'e canlı bir şekilde döndü.
Il a été arrêté trois fois, il a eu le nez cassé par une matraque, puis il est rentré à St Louis.
Senle olan bir imtizaçsızlık yüzünden demin kız arkadaşının evine polis gönderildi.
Hein? La police vient d'être envoyée à l'appartement de ta partenaire pour trouble domestique avec toi.
Şaka bir yana, polis ya da asker ol, belli kurallara göre yaşarsın ve ölürsün.
Toutes blagues à part, être un policier ou un soldat, on vie et meurt suivant un code de conduite.
Polis sana yardım ettiğine inandıkları kişi hakkında bir dosya hazırlıyor bile.
La police a déjà monté un dossier contre celle qu'ils suspectent être ta complice
Polis tüm odayı aradı ama hiç bir şey bulamadı.
La police a fait le tour de cette pièce et ils ne l'ont jamais trouvé.
Polis tutuklanmadan kaçtığını düşünüyor ama eğer Kabil Tommy'i kaçırdıysa bir rastlantı olmayabilir.
La police a conclu qu'il s'est juste enfui. Mais si Caïn a tué Tommy, c'était peut-être pas une coïncidence.
Polis ortada bir seri katilin olduğunu düşünüyor.
- Si. La police pense qu'il pourrait y avoir un serial killer.
Budapeşte Projesi, FBI ve Macar Milli Polis Teşkilatı tarafından,... organize suçla savaşmak için kurulan birleşik bir görev gücü.
Le projet Budapest est une force d'intervention mise en place par le FBI et la police hongroise pour combattre le crime organisé...
Seni bir konteynıra atabilirdim ama konteynırlardan sürekli birileri bulunuyor ve seninle görülen son kişi olduğum için polis beni sorgulayacak ya eğer onlardan biri bana ölmüş annemi hatırlatırsa?
Je pourrais te jeter dans une benne, mais on retrouve toujours les gens dans les bennes, et comme j'étais la dernière personne avec toi, la police viendra m'interroger, et si l'un d'eux me rappelle ma défunte mère?
Polis şu an hastanın geçmişini araştırıyor belki bir yöntemleri falan vardır.
La police est en train de vérifier les antécédents du patient actuellement pour voir s'il y a peut être un même mode opératoire.
Hiçbir gerçek polis evsiz bir dolandırıcının borcunu ödemez.
Aucun véritable flic n'effacerait la dette d'un simple escroc SDF.
Sayın yargıç, davacının avukatı Polis memuru Crowell'in Sweeney'i önünde sonunda yakalayacağını " belirttiği bir e-postayı kanıt olarak öne sürmeyi planlıyor. Ancak araştırmacıları bu e-postayı illegal yollardan kişinin hesabına girerek elde etmiştir.
M. le juge, les plaignants s'apprêtent à diffuser des e-mails... dans lesquels l'inspecteur Crowell précise, je le cite, qu'il "aura Sweeney", mais leur enquêteur a piraté le compte de l'inspecteur et a donc eu les e-mails illégalement.
- Biliyorum, ama o bir polis.
Je sais, mais c'est un flic.
O bir polis, değil mi?
C'est un flic, non?
Gotham'da polis olmak kimsenin takdir etmediği bir iş.
Le job de flic à Gotham est si ingrat.
Bak, bir sürü sinirli polis var merkezde.
Beaucoup de flics sont en colères dehors.
Belirtmek isterim ki Dedektif Gordon ve Gotham Polis Departmanı'na karşı kötü bir niyetim yok.
Je voudrais juste dire que... Je nourris aucune mauvaise volonté envers détective Gordon et le GCPD.
Ben 80'lerde eşcinsel polis olarak ortaya çıktım benim cesaretimi kırmak için bir atamadan daha fazlasının yapılması gerekiyor.
Je suis sorti du placard en 1980, donc il va falloir plus que me transférer pour me briser.
polis 1489
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polis mi 254
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32
polis misin 49
polis geldi 36
polise mi 20
polisi arıyorum 63
polisi arayın 49
polis geliyor 23
polisi aradım 22
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32