Bu sahte Çeviri Fransızca
1,484 parallel translation
Beni bu sahte hayır işine soktuktan sonra parçaları toplamam için yalnız bırakacaktın.
Tu allais m'arnaquer en lançant une fausse soirée de charité et en me laissant recoller les morceaux pendant que tu quittais la ville.
- Bu sahte. Takipçilerin sahte bir emanete tapıyor.
Vos disciples vénèrent une fausse relique!
Yani biraz bu boktan şeylerden satmalıyız çünkü bu sahte pastanenin iş yapması lazım anladın mı?
Donc on doit vendre quelques putains de pâtisseries pronto parce qu'il faut que ce faux business marche, OK?
Bu sahte.
C'est une contrefaçon.
Bu sahte insanların bunları yemeleri beni öldürüyor.
Ça me tue que ces hypocrites avalent tout ça!
Bu sahte.
C'est un faux.
Bu sahte hesapları ayarlayan... ve izlerini kaybettirmek için bir çok kere transfer yapan her kimse...
Quelle que soit la personne qui avait fait ces virements, elle avait transféré l'argent une dizaine de fois pour couvrir sa trace.
Bu sahte bir evlilik.
C'est un faux mariage. Oui.
Hey millet, bu sahte bir evlilik.
C'est un faux mariage! Ouais.
Bu sahte. Hatta kötü bir taklit.
De la mauvaise contrefaçon.
Ve aygır, kısrağın üstüne çıkar çıkmaz, aygırın penisini tutup bu sahte at vajinasının içine yerleştireceğiz.
Dès que l'étalon monte la jument, on va attraper le pénis de l'étalon et le mettre dans ce faux vagin de jument.
Gob, kalkıp da bu sahte mahkemeyi bir tür şeye dönüştürecek de -
Gob, je ne vais pas transformer ce faux procès en...
Bu sahte bir mahkeme...
C'est un faux procès.
Bu, para, bu sahte.
Le billet... c'est un faux.
Dinle, tüm bu sahte evlilik olayına deli olmuyorum ama ameliyat olmazsan ölebilirsin.
Je suis pas dingue de cette idée de mariage blanc. Mais si tu te fais pas opérer, tu risques de mourir.
Bu iki sahte banknot, farklı iki ize sahip...
Ces deux faux billets ont deux empreintes différentes..
Bu arada, kimliği sahte.
Au fait, sa carte d'identité est falsifiée.
Turk, bunların sahte planlar olduğunu bildiğinden, bu fırsatı puan kazanmak için kullanıyordu.
Parfait! Et comme Turk savait que c'étaient des faux projets, il en profitait pour engranger des bons points avec son épouse.
Johnson cildiyeci, bu da Yunanca'da sahte doktor demektir ve Iütfen siz dört cerrahtan hiç bahsetmeyelim.
Johnson est dermato, ce qui en grec veut dire "faux docteur", et ne me lancez pas sur vous les 4 chirurgiens.
Bu onun şehrin öbür tarafında olma sebebi mi? Sahte kimlik alma?
C'est pour ça qu'il était dans cette partie de la ville?
Bu öylece sınırdan sızıp sahte kimlik almamış.
Ce mec n'a pas juste passé la frontière et prit une fausse couverture sociale.
Bu fotoğraf sahte.
Cette photo est falsifiée.
Chloe, bu Lois için sahte bir pasaport.
Chloe, c'est un faux passeport pour Lois.
Sahte tanrıların devri bitti, bu adam yüzünden.
Ce n'est pas vraiment ce que j'avais imaginé.
Bu insanlara sahte tanrı olduğunu, onları nasıl ve neden kandırdığını söylersen rahibe de kuşkuyla yaklaşmalarını sağlayabiliriz.
Si tu te dénonces comme étant un faux Dieu, si tu leur dis comment tu les a trompés et pourquoi, nous pourrions les rendre plus sceptiques au sujet du Prieur.
Biz de bu yüzden sahte bir kendi kendini yok etme yapacağız.
C'est pourquoi nous simulons une auto-destruction.
Yani bu herşeyi yoluna koyar öyle mi? Sahte bir bıçak ve federal ajanlara yalan söylenmesine rağmen?
Donc c'est normal de trafiquer un avis de recherche et de mentir à des agents fédéral.
Bu arada sahte pasaportla yaptığın iş çok tehlikeliydi.
Très bon le coup du passeport au fait.
Bu işten kimin sorumlu olduğunu bana söylersen ona dolabıma sahte kimlik koyduğu için şahsen teşekkür edeceğim. polisle dertte olan başımı da kurtaracağım..
Si tu me disais juste qui est le responsable, je pourrais le remercier personnellement pour les fausses cartes dans mon casier et la visite aux bureaux du shérif.
Ve bu da yetmezmiş gibi sahte bir not bırakmışlar.
Et comme si ce n'était pas suffisant, ils ont laissé un faux message.
İkinizin biri ilişkisi olduğuna dair bir kanıya varabilir miyiz... yoksa bu şekilde başkasının cep telefonundan sahte mesaj atmak oldukça kolay bir şey mi?
Je pense que nous devons en conclure que tous les deux vous avez une liaison... ou qu'il est très facile de créer de faux messages sur le téléphone portable de quelqu'un.
Bu resim sahte.
La photo est truquée.
Ki bu sebeple o erkeğe sahte bir ölüm hazırlamamız gerekiyor.
C'est pourquoi nous devons mettre en scène sa mort.
Bu işi aldım çünkü mükemmel sahte parayı yapabileceğimi öğrendim.
J'ai accepté ce job car je pourrai faire de parfaits faux billets.
Dinleyin. Bu işi aldım çünkü mükemmel sahte parayı yapabileceğimi öğrendim.
J'ai accepté ce job pour pouvoir faire de parfaits faux billets.
Ve bu yüzden bizi buraya getirdi böylece sahte işinden yakalanmayacaktı
Il peut faire son petit trafic sans être inquiété.
Benimsemeyi düşündüğün aptal ve sahte bir hayat bu çünkü gitgide yaşlanıyorsun ve bu, herkesin peşinden gittiği bir hayat tarzı.
C'est juste une stupide, existence creuse que tu pense devoir étreindre parceque tu vieillis ou je-ne-sais-quoi, parceque c'est le genre de vie après laquelle tout-le-monde court.
Bu toz sahte.
Cette poudre c'est du vent.
Bu kırık kalp güveninle gurur duydu tüm sahte rüyalar yavaş yavaş çöker.
"Je t'oublierai lentement, ma bien-aimée."
Bu, Elena'yla birlikte olma işi sahte.
- De m'avoir viré de chez toi.
Kitap, bütün bu hikaye, sahte.
Le livre, tout le récit, est faux.
Bu esrar sahte lan.
Cette herbe est nulle.
Evet, ama bu sokak sana da sahte gibi gelmiyor mu?
Juste un truc : la rue fait un peu fausse, non?
Bugüne değün onalti padişah, kirküç kral, seküzü sahte, dokuz halüfeye mektup getirip götürdün ama şu yüce varlik gibüsünü görmedim bu canlu Bakin sayüyorün...
Ecoutez moi bien.
Pek çoğu, bu karmaşaya girince umutsuzluğa kapılır ve eski, sahte güvenlikli, hayatlarına dönerler.
La majorité des gens, quand elle entre dans le chaos, renonce à l'espoir et retourne aux vieilles fausses sécurités.
Bu aile içi şiddet de sahte çıkmasın.
Veux-tu parier que cet appel "d'abus domestique" est faux?
Bu şey Achmed'in bıyığı kadar sahte, gördünüz mü?
Elle est aussi fausse que la moustache d'Achmed. Vous voyez?
Sahte duruşma için bir de savunma avukatına ihtiyacımız olacak, değil mi? Ve bu o kadar da ucuz olmayacaktır.
Nous allons avoir besoin d'un avocat, pour le faux procès, et ça va coûter cher non?
İşin doğrusu, sahte papaz bir hasta tarafından çağrılmıştı ve ve yerini, bu evliliğin sahte olduğunu bilmeyen Rahip Ben doldurmuştu.
Car en effet, le faux prêtre avait été appelé dans la chambre d'un patient, et le père Ben prit sa place sans savoir que c'était faux.
Sahte belgeler alabilmek için Mara Muerte'ye katıldın, bu sayede Maria senatör için çalışabilecekti.
Vous avez rejoint les Mara Muerte afin d'obtenir de faux papiers, pour qu'elle puisse travailler pour le sénateur.
Bu da sahte mutluluk hissi yaratır.
Ce qui crée un sentiment de fausse euphorie.
sahtekar 85
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu şarkı 23
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu şarkı 23
bu sana ders olsun 23
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16