English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bu sanki

Bu sanki Çeviri Fransızca

3,696 parallel translation
Bu sanki alo bu senin doğum günün, neşelen biraz.
C'est ton anniversaire, motive-toi. "
Emin misin? Bu sanki bir başkasının eski sevgilisiyle yatmaya benziyor.
Je veux dire, c'est comme quand tu commences à coucher avec l'ex de quelqu'un.
Bu sanki Park Departmanı pornosu gibi.
C'est comme du porno pour nous.
Ama bu... Bu sanki... Resmen oradaydım.
Mais ça c'était comme j'étais juste là.
Bu sanki yılanın kendi kuyruğunu yutması gibi.
Comme un serpent avalant sa queue, la boucle est bouclée.
Bu sanki ATLAS, BHÇ, KMS ve diğer yerlerdeki dünyanın değişmesi gibi.
C'est comme si le monde à ATLAS, au LHC, à CMS, et tous ces endroits, avait soudainement changé.
Bu sanki...
Ça c'est...
Tamam, bu sanki bir eskimonun ilk penguenini öldürdüğü zaman gibi değil mi?
C'est comme un Eskimo qui tue son premier pingouin.
Tanrım, bu sanki deveye hendek atlatmak gibi.
Seigneur, on n'y arrivera jamais.
Bu Sanki Pinochet yönetimindeki Şili'yi ifşa etmek gibi.
C'est comme le Chili au temps de Pinochet.
Bu... Bu sanki bir...
On dirait...
Sanki bunları önceden ezberlemişsin de bu anı bekliyormuşsun.
On dirait que tu avais ça tout préparé et prêt à sortir.
Bu sefer ben kazanacağım sanki çünkü sen benim şans kelebeğimsin, Sam.
Je pense que je gagnerai cette fois, parce que tu es mon porte-bonheur, Sam.
Sanki kadının hiç kalça eklemi yok gibi. Bu kadar anlayışlı olduğun için teşekkü...
Cette femme ne semblerait pas avoir d'articulation de la hance.
Castle'ı sanki izlerini örtmeye çalışmıyormuş gibi göstermek için Kurtzman'ı bile bu işe dahil etmiş.
Il avait même impliqué Kurtzman. Je ne comprends pas.
Lois, birilerinin doğum günü değil miydi sanki bu hafta?
C'est pas l'anniversaire de quelqu'un, cette semaine?
Bu olmadan önce. Bir şey hissettim, sanki orada biri vardı da, beni izliyordu.
Juste avant que ça n'arrive, j'ai senti quelque chose, comme si il y avait quelqu'un ici, me regardant.
McGee bu benim için sanki bir defalık bir şeydi.
Euh, je ne pense pas... que je referai ça McGee.
Niye bu kadar çalışkansınız sanki?
Pourquoi êtes-vous si efficace?
Bu durum öyle hissettirdi sanki.
On dirait bien.
Son zamanlarda o kadar çok şeyi yitirdim ki, kendimi açık denizde sürükleniyormuş gibi hissediyorum ama şimdi sen bana bu kadar yakınken sanki tekrar bulunmuş gibiyim.
J'ai perdu tant récemment, j'ai l'impression que j'étais à la dérive... mais maintenant... que tu es là... si près de moi à nouveau... Je me sens comme si j'avais été découvert.
Bu adamlar sanki aklımı okuyabiliyorlar.
Le serveur lit dans mes pensées.
Sanki bu konuda bir şey yapacaksın da.
Non pas que tu ferais quoi que ce soit par rapport à ça.
Beyler şimdi müsaadenizle gidip bir iş bulacağım sanki bu benim işinmiş gibi mi?
Si vous voulez bien m'excuser, je vais chercher un boulot, comme si c'était mon... - Devoir. - TG!
Sanki bütün bu yeni enerji patlarcasına içimden çıkıyor. Bu durumda olan bir tek sen değilsin.
Comme... il y a toute cette nouvelle énergie qui brûle en moi.
Sanki bir buçuk kilometre uzaktaki bir konuşmayı duyabiliyor gibiyim. Bu normal mi?
J'ai l'impression que je peux entendre une conversation à, genre, un kilomètre à la ronde.
Sanki ben bu sorunun doğru bir cevabı olmadığını bilmiyorum.
Ok, vous pensez que je ne sais pas qu'il n'a pas de réponses correctes à cette question?
Bu yer ailemizindi ve annemle babam öldüğünde Jenna bizi buraya getirdi ve biz bunun berbat bir fikir olduğunu düşündük ama sanki onlar da, bizimle birlikte buradalarmış gibi oldu.
Cet endroit était familial, et quand maman et papa sont morts, Jenna nous a fait venir ici, et on pensait que c'était une idée horrible, mais c'était comme s'ils étaient ici avec nous.
Bu onu sanki biraz uysal gösterir ama öyle değildir.
Ca lui donne un peu un air de fille facile mais elle ne l'est pas.
Sanki ona kutsal bir görev verilmiş ve bu da onun hayatında yerine getirmesi gereken bir yük gibiydi.
et c'était son fardeau dans la vie pour répondre.
Sanki'daha fazla torellini yok'diye duydum. Nedir bu yahu?
Qu'est ce que j'entends sur la pénurie de tortellinis?
Sanki bu denemelerle, turnayı gözünden vuracağım...
Mon entrainement, cette opportunité, c'est comme...
Sanki bu insanlar nasıl nefes alınması gerektiğini bilmiyorlar da.
Comme si on ne savait pas respirer.
Bu sözler sanki canına susamış gibi uçan bir adamdan geliyor.
Et ça vient d'un type qui vole avec quelque désir de mort.
Aslinda Ben ordayken, bir dondurma arabasi bile geldi, yani, sanki, bizim icin mukemmel ee, bu evde bizim icin mukemmel.
J'ai vu un vrai marchand de glaces passer avec son camion. C'est vraiment... C'est la maison idéale.
Bu orman sanki hasta.
Cette forêt est... mal en point.
İçimde garip bir his var sanki bu anı daha önce yaşamışım gibi, yada rüyamda görmüşüm gibi.
- J'ai cette sensation étrange... comme si on avait déjà vécu, ou rêvé ce moment.
Sanki dünyada bu kadar görmek isteyeceği başka kimsenin olmadığını vaat eder gibiydi.
L'assurance qu'elle n'attendait personne au monde plus que vous.
Bu harika yer Dr. T.J. Heckelburg tarafından sürekli gözetim altındaydı. Gözleri her şeyin üzerinde olan unutulmuş bir göz doktoru... Sanki Tanrı'nın gözleri gibi.
Cette ferme fantasmagorique était surveillée parle docteur T.J. Eckleburg, oculiste oublié dont le regard planait sur tout cela, comme le regard de Dieu.
Sanki, uyanacaksın, ve bunu biliyor olacaksın, uyumaya devam edeceksin ve bu hiç bitmeyecek, asla bitmeyecek, asla bitmeyecek.
Tu te lèves et tu sais que tu retournes te coucher, et ça ne s'arrête jamais, jamais, jamais.
Soğuk bir rüzgâr tarafından hırpalandım. Bu, sanki Lucifer'in kara kanatlarını çırpışıydı.
Je dus résister à un vent glacial qui me frappait, telles les ailes noires de Lucifer.
Bu alet çok eski. Sanki savaş öncesinden kalma.
On dirait qu'il date d'avant la guerre.
Ama penisini onun yakınından bile geçirme - Her eyaletin farklı kuralları var sanki bu bir lojistik kabus gibi ama bence önemli bir iş - Tamam
Mais n'essaie pas de fourrer ta queue dans sa chatte.
Hayır, demek istediğim bu elbise o kadar sıkı ki sanki ikinci bir deri gibi.
- Non, c'est pas ça. Elle est tellement serrée, ça me fait une seconde peau.
Ama bu minik şeye o isim uzun sanki.
Mais je trouve ça long, pour ce petit bout.
Bu bir Dodge, Porsche değil. Sanki süper bir araba veriyor gibi.
C'est pas une Porsche, fais pas le grand seigneur.
Sanki ben vaktimi bu sürtükle geçirmeye çok meraklıyım da...
J'ai pas de temps à perdre avec cette garce.
- Sanki bu...
- Ça ressemble...
Sanki şeyden gelmiş gibi... Bu kadar video oyunu oynarsan olacağı bu, evlat!
Ça en fait, des jeux vidéo!
İnanılmaz olan şey, bu iki kadının sanki hiç hakları yokmuş gibi tamamen unutulmaları
Ce qui est extraordinaire, c'est que les deux femmes ont été soit oubliées, comme si leurs droits ne comptaient pas...
Gelmiş burada bu fotoğraflara bakıyorum. Sanki şeytani ikizlerimizi avlıyor gibiyiz.
Je regarde ces images et j'ai l'impression qu'on affronte nos alter ego.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]