Bu önemli bir şey Çeviri Fransızca
832 parallel translation
Beni yanına sokuyor. Bu önemli bir şey.
Je suis toléré à la Casbah... c'est déjà quelque chose.
- Bu önemli bir şey mi?
C'est grave?
Ama o, çalıştığı bölümün şefi, bu önemli bir şey.
Mais être chef de service, c'est une bonne situation.
Ama Ralph, bu önemli bir şey. İnan bana, öyle.
Mais c'est sérieux.
Sözüme güven. Bu önemli bir şey.
Mais croyez-moi, c'est important.
Bu önemli bir şey.
C'est du sérieux.
Bu önemli bir şey değil. Mesele haline getirmeyelim.
On ne va pas s'embêter pour ça.
Bu önemli bir şey değil, sadece Mrs. Lesetinska'nın egzersizi.
Ce n'est rien. Madame Lesetinska s'entraîne.
Bu şekilde getirttiğinize göre çok önemli bir şey olmalı.
Ca doit être important pour me faire venir sur le champs.
Ama o : "Hayır, Anna, bu çok daha önemli bir şey." dedi.
Je lui ai dit "Merci Flo." Enfin, M.Ziegfeld veux-je dire.
- Bu çok önemli bir şey, değil mi? - Merhaba, Molly.
C'est três important.
Bu bayan bir şey söylemeye çalışıyor. Anlamıyorum ama önemli olabilir.
Cette femme essaie de dire quelque chose... que je ne comprends pas mais qui a l'air important.
Bu da önemli bir şey zaten.
C'est une belle chose.
Size bir şey söyleyeceğim ve bu söyleyeceğim şey benim için çok önemli.
Il y a une chose que je tiens à dire.
Bu çok çok önemli. Hemen bir şey yapmamız lazım.
Il faut absolument s'occuper de Teddy.
Bayan Mizushima, bu gün çok önemli bir şey oldu. Doğru.
Mme Mizushima, quelque chose de grand est arrivé.
Merhaba Çavuş, beni gecenin bu saatinde buraya getirecek kadar önemli bir şey için aramış olmalısınız.
Vu l'heure qu'il est, ça doit être important.
Başarısız olabiliriz, eğer öyle bir şey olursa... ve hayatta kalabilirsem... elimdeki bilgileri ve bu önemli görevi bir başkasına devretmeye çalışacağım.
Ça peut rater. Si c'est le cas et que je reste en vie, je passerai ma mission à un autre.
Tek önemli bir şey var o da bu bilgiyi aktarmak.
Le plus important est de faire passer cette information.
Bu gece önemli bir şey olacak, sen de katılacaksın.
On prépare un truc formidable.
Hayır, önemli bir şey değildi. Önsezilerim beni yanılttı. Hepsi bu kadar.
Non, ce n'était rien, j'exagère tout en ce moment.
- Bu telgraf yanlışlıkla bizim dairemize teslim edilmiş de önemli bir şey olabileceğini düşündüm.
Oui? Ce télégramme est arrivé chez nous par erreur.
Bu çok önemli, yeniden yapacak bir şey yok.
Ils ferraient tout pour que le travail reprenne.
Monsenyör, bu o. Konuşmamız gereken çok önemli bir şey var.
Nous avons à parler de choses graves.
- Önemli olan da bu. - Bu bir şey değil.
C'est le principal.
Biliyorum Lou. Ama az önce bir şey öğrendim. Lou, Lou, bu çok önemli.
Je sais, mais je viens de lire une chose très importante.
Bu dünyada paradan daha önemli bir şey varsa, o da topraktır!
Ce qui compte plus que l'argent, c'est le terrain.
Bu geceki mesele çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
Le mieux, c'est encore d'oublier ce qui s'est passé.
Çünkü sonunda, bu dünyada önemli olan tek bir şey vardır :
Il faut que je vous avoue quelque chose, Marius.
Bu bizim için çok önemli bir şey Shep.
C'est beaucoup pour nous, Shep.
Bu gece kilisede önemli bir şey olmalı.
On doit célébrer quelque chose.
Bir kez bile bu kamptan önemli bir şey unutmuşum hissi olmadan ayrılamadım mesela kafa derim.
Mais je n'ai jamais quitté son camp sans avoir le sentiment que j'avais laissé quelque chose d'important derrière moi, comme mon scalp, par exemple.
Bir şey değil sevgilim. Fakat işin önemli kısmı bu bandı çıkartabilmekte.
Non, car enlever ce sparadrap est une opération délicate.
Bu mektupta önemli bir şey yazıyor.
Il y a un truc important dans cette lettre.
Önemli bir şey değil... Montezuma'nın intikamı bu.
La revanche du Mexique.
Ağabeyim durumu abartıyor. - O kadar önemli bir şey değil bu.
Mon frère attache trop d'importance à toute cette affaire.
Ama asıl önemli olan şey, bu konuda hiç kimsenin bir şey bilmemesi.
L'important, c'est que l'autre n'en sache rien. À ce sujet...
Komutanım, bu mahkûm önemli bir şey söylemek istiyormuş.
Ce détenu a quelque chose à dire.
Kimseye bir şey olmadı, önemli olan bu.
Personne n'a été blessé, c'est le principal.
Esas önemli şey şu, bu adam bir şey çaldı mı, çalmadı mı?
Le principal, c'est que rien ne manque. C'est bien ça?
Bu kuvvetle ilgili bilmeniz ve hatırlamanız gereken sadece bir tane önemli şey vardır.
Il y a une seule chose à savoir et dont se rappeler au sujet de la force.
Evet, önemli, ama bu konuda yapabileceğin bir şey yok.
C'est important, mais que peux-tu y faire?
- Ben bir şey yapmadım. - Fakat bu önemli olabilir.
Je n'ai rien fait.
- Ve bugün, bir erkeğin başına gelecek en önemli şey, belki de hiç olmayacak bir şey, benim başıma geldi çünkü Yonkers'tan çıkıp New York'a geldim ve bu hanımla buluştum. Bu öğleden sonra.
Une chose que je dois à la rencontre de cette dame, cet après-midi même!
Önemli değil. Bu ufak bir şey.
L'essentiel est d'y aller.
Sence bu benim için önemli bir şey değil mi? Ne hissediyorum sanıyorsun?
Tu crois que ça n'a pas d'importance?
- Bu kez kendini aştın. - Önemli bir şey değildi.
- Vous vous êtes surpassé cette fois-ci.
Önemli bir şey yok, Ukrayna'daki ekinlerle ilgili bir haber ve şu bu.
Pas très intéressant : ça parlait des récoltes en Ukraine, ceci, cela...
Bu önemli, fakat savunacak bir şey yok.
- Mais il n'y a rien à défendre.
Eğer Manfred bu kadar önemli bir adamsa neden gazeteler hiçbir şey yazmıyor?
Si Manfred était si important pourquoi les journaux n'en parlent pas?
- Bu gerçekten önemli bir şey.
- Hé, ça c'est quelque chose.
bu önemli değil 131
bu önemli 208
bu önemli mi 29
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bu önemli 208
bu önemli mi 29
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli bir şey değildi 36
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26