Cas Çeviri Fransızca
61,700 parallel translation
Bu durumda da Saul'a ilk FBI karşı istihbaratı yaklaşacaktır.
Dans ce cas, le contrespionnage du FBI ferait la première approche auprès de Saul.
Kesinlikle öyle alıyorum.
Vous avez sacrément raison. C'est le cas.
Gelecekte merak edersen diye söylüyorum : Tam olarak bu anda seni hapse attırmaya karar verdim.
À l'avenir, au cas où vous vous demanderiez, cet instant, précis, est celui où j'ai décidé de vous voir croupir en prison.
- Yapmadılar.
Ce n'est pas le cas.
Eminim olacaktır. Yargıca haber veririm.
Je suis sûre que ce sera le cas.
Hayır, dışarıdan baskı uygulanması işleri daha da bozuyor.
Ça fera qu'aggraver mon cas si quelqu'un intervient.
Yalanın içinde hapsolduğunuzda sesinizi yükseltip konuyu değiştiriyorsunuz.
Au cas où vous êtes piégé dans vos mensonges, vous montez la voix et changez de sujet.
Benim teşkilatımın değil en azından.
Pas la mienne, en tout cas.
Belki de 4 sepetli olanı alabiliriz. Biri bozulduğunda diğeri devreye girer.
On devrait en acheter une 4e, au cas où.
Sana her ikisi içinde panzehir verdim.
Je vous ai donné l'anti-venin pour les deux au cas où.
Tamam o zaman... Evinin telefonunu verin. çünkü acil bir durum.
Dans ce cas, donnez-moi son numéro personnel, c'est urgent.
Döndüklerinde de, tam olarak kayboldukları o noktada olabilirdi.
Et dans ce cas, ils le feraient à l'endroit où ils avaient disparu.
Şayet Tanrı varsa sana acıyacaktır,... ki öyle bir şey de yok.
Que Dieu garde ton âme, si Dieu existe. Ce qui n'est pas le cas.
Fikrini değiştirirsen orada olacağım.
J'y serai, au cas où.
Olayda bu ya zaten baba!
C'est, c'est justement le cas papa.
Bu olduğu anda, Isaac ölü bir adamdır.
Dès que ça sera le cas, il est un homme mort.
Bilirsin, yapmış olsaydım bunu sana söylemezdim.
Si c'était le cas, je ne te le dirais pas.
Eğer bu doğru olsaydı, burada benimle olmazdın.
Si c'était le cas, vous ne seriez pas ici avec moi.
Umarım bana Gabriel hakkında gerçekleri söylüyorsundur.
T'as intérêt à me dire la vérité au sujet de Gabriel. C'est le cas.
Durumun kötü gitmesi durumunda seni aradan çıkarmaya çalışıyorum.
J'essaye de te protéger au cas où ça partait de travers.
Her zaman da olacak.
Et ce sera toujours le cas.
Var mı?
C'est le cas?
Efendim, bu bağlamda, sinyali yakaladığımızda, düşünmemiz gereken bir durum söz konusu.
Monsieur, dans le cas où nous aurions un signal, il y a une option à explorer.
Ben de arkamı dönüp gidiyorum.
Dans ce cas, je fais demi-tour et je repars.
Gece yarısından önce dönerim. Eğer gecikirsem, bu Babar'ın hatasıdır.
Je serai de retour avant la nuit, Si ce n'est pas le cas, ce sera la faute de Babar
Hiç sorma. Onu sanki 20 senelikmiş gibi gömeriz. Ve sonra da terapiyle uğraşırız.
- En tout cas, ne demande pas à un homme, nous, on enterre la merde pendant une vingtaine d'années et on règle ça plus tard en thérapie.
Bilmediğinden eminsin.
- En tout cas, plus souvent que toi.
Her neyse... Yapmak istedikleri her ne ise, Amerikan hükümeti rastgele ateş etmez.
- En tout cas, peu importe... peu importe ce qu'ils essayaient de faire, le gouvernement américain n'ouvre pas le feu sans discernement.
Ve bu durumda, hayatlarımız ona çok bağlı olabilir.
Dans le cas présent, nos vies en dépendent.
Belki de boğazımdan ayrılmadığından emin ol.
Au cas où tu te vengerais sur moi, peut-être.
Zaman kaybınız için çok üzgünüm.
Dans ce cas, vous avez perdu votre temps.
Acil durumlarına karnım tok.
Finis, les cas d'urgence.
Amaçlarının bu olduğunu sanmıyorum ama ne demek istediğini anlıyorum.
Je ne pense pas que ce soit le cas, mais je vous comprends.
Böylece ziyaretçilerimizin kafası karışır.
Au cas où quelqu'un débarquerait.
Sence bu insanlar için de doğru mu? Ve eğer doğruysa bu kendi kocanı asla tanıyamayacağın anlamına mı geliyor?
Tu penses que c'est aussi vrai pour les gens, et dans ce cas, qu'on ne peut jamais connaître son propre mari?
Ki öyle gibi.
Ce qui semble être le cas.
Her neyse, büyük zaman geçirmiştir.
En tout cas, ça a dû sacrément t'exciter.
O zaman, belki de bunu kullanabilirsiniz.
Dans ce cas, je vais te donner un truc.
Ancak, bazı battaniyelere ihtiyacınız varsa Ya da bir şey, onlar Dolap. Pekala?
Tu ne devrais pas avoir froid, mais il y a des couvertures dans le placard au cas où.
Bu durum için glikoz.
Dans notre cas, du glucose.
Ben Dr. Miranda North. Atmosfere girişte ölebilirim. Bu yüzden kara kutu kaydı yapıyorum.
Ici Miranda North, parlant dans la boite noire, en cas de non-survie à l'entrée dans l'atmosphere.
Kral ve Kraliçeler olacağız bunu şereflendirmemiz önemli.
On devient roi et reines, alors... c'est important et on devrait en faire cas.
Ama şimdi yapmam gerekecek.
Mais ce n'est pas le cas.
İyi değil aslında ama iyileşecek.
Mieux, en tout cas.
- Çilek ve krema yoksa derhal gidiyorum.
- Dans ce cas, je m'en vais.
Ya ortada kalmadıysa?
Et si ce n'était pas le cas?
Olmuyor.
Ce n'est pas le cas.
Yaptın zaten.
C'est le cas.
Bunun dışında kalmayı istediğimi söylemek için çok mu geç?
Est-il trop tard pour dire que j'ai aimé être en dehors de tout ça sur ce cas?
Kongrenin onayı sürdüğü sürece, bu durum olacaktır.
Ce qui ne sera pas le cas.
Durum öyle gözüküyor.
Ça semble être le cas.