Daha fazla Çeviri Fransızca
46,451 parallel translation
Ve birbirinizle daha fazla dövüşürseniz gerçek sorunlarımızdan daha da uzaklaşacağız.
Et plus nous nous combattons, plus nous sommes distraits du véritable problème.
Bak, bira ve bilardo için minnettarım ama bence eve gidip daha fazla içip kendimi kaybetmem gerek.
Ecoute, j'apprécie la bière et le billard, mais j'ai besoin de rentrer, de boire quelque chose d'un peu plus fort et de me défouler.
Bu silahlar bizim Kripton'da sahip olduklarımızdan çok daha fazla gelişmiş.
Ce sont des armes beaucoup plus avancées que ce qu'on avait sur Krypton.
- Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
Je ne veux plus en parler.
Beni hayal kırıklığına uğratmadın sen ama bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemediğini söylemiştin.
Tu ne m'as jamais déçu, mais tu avais dit que tu ne voulais plus jamais en parler.
Zaten zarar görmüş dünyamızın daha fazla zarar görmesini engellemek istiyorum.
- Non. Je cherche à t'arrêter avant que tu ne blesses notre monde plus que tu ne l'as déjà fait.
Daha fazla bekleyemeyiz.
On ne peut pas attendre plus longtemps.
Benden daha fazla şaşıran yoktur buna.
Personne n'est plus surpris que moi.
Her şey daha fazla ve daha parlak görünecek.
Et tout semble réel, brillant, merveilleux.
- Daha fazla bekleyemem.
- Non, je ne pouvais pas attendre.
İyi ama daha fazla cevap daha fazla soru demek.
Mais plus de réponses veut dire plus de questions. Sur moi.
Fakat senin durumunu düşünüyordum ve daha da kötüye gitmesine izin vermek istemiyorum bence öngörüleri daha fazla araştırmalıyız
Mais j'ai repensé à ta situation, et je n'ai pas pu arrêter, et on doit davantage explorer ces visions.
Senin kendine ve ailene daha fazla yalan söylemene izin veremem
Je ne pouvais pas partir sachant que tu allais continuer à te mentir à toi-même et à ta famille.
Ama konuştuklarınızı duyduktan sonra bunları daha fazla kendime saklayamazdım
Mais après t'avoir entendu avec le garçon, je ne pouvais plus garder ça pour moi.
Daha fazla sır yok
Plus de secrets.
Daha fazla denemeliydin.
T'aurais dû insister.
Evet, bundan daha fazla bahsetmeyelim.
Oui, tu devrais le laisser libre.
Eğer bu sualtı tabutunda mecbur olduğumdan bir dakika daha fazla kalacağımı düşünüyorsan delirmişsin.
Tu es fou de penser que je passerai plus de temps dans ce cercueil sous-marin que je ne le dois.
Daha fazla bekleyemeyeceğim.
Je peux pas attendre, les amis.
Buna daha fazla devam edemeyeceğim.
Je ne peux pas attendre.
- Daha fazla direnebileceğimi sanmıyorum.
Je ne pense pas pouvoir continuer.
Daha fazla vakit kaybetmeyi göze alamayız.
On ne peut pas se permettre de perdre plus de temps.
Eğer daha fazla kalmak istiyorsan, patronlara.. bu masrafın artmayacağını kanıtlayacaksın.
Et si tu veux rester, montre aux patrons que ce nombre va se stabiliser.
Çünkü kaybedecek daha fazla şeyimiz var.
Parce qu'on a beaucoup plus à perdre.
Bizdeki silahlar daha fazla ve daha büyük.
On est plus nombreux et nos armes plus grosses.
Daha fazla soruyla sizi rahatsız etmek istemiyorum ama bu akşam dışarı çıkarken, arabanızı aldınız mı? Yoksa evde mi bıraktınız?
Je n'aime pas vous embêter avec d'autres questions, mais quand vous êtes sortie ce soir, vous avez pris votre voiture ou l'avez-vous laissée à la maison?
Daha fazla korunmaya ihtiyacımız olduğu pek sanmıyorum.
Je ne pense pas qu'on ait besoin de plus de protection.
Yani senden daha fazla göreve gitti.
Donc, il a fait plus que toi.
Dinle, demek istediğim bu konuda benden daha fazla iç güdün olacak.
Je veux juste dire que tu auras un meilleur aperçu de ce cas que moi.
Neden bu davaya diğerlerinden daha fazla değer verip önüme çıktığını biliyorum.
je veux juste savoir pourquoi ce cas est plus important et après je laisse pisser.
Keşke daha fazla yardımcı olabilsem.
J'aimerai pouvoir vous en dire plus.
Bunun cinayetleri kızıştırmasını ben de istemiyorum ama kızıştırıyor ve halkın güvenliğini sağlamak bizim sorumluluğumuzda. Böylece bu iş daha fazla kötüleşmeyecek.
Je ne voulais pas que ça en arrive au meurtre, mais ça l'a été et c'est notre devoir de s'assurer de la sécurité du public, avant que ça n'empire.
Artık daha fazla rol yapamam.
On ne joue plus les idiots.
Daha fazla duymak istemiyorum.
Je ne veux pas en entendre plus.
- Hızlandırılmış inceleme daha fazla tahkik demek.
Un examen soudain du dossier signifie qu'ils y regarderont de plus près.
Daha fazla tahkik evliliğimizin düzmece olduğunu ortaya çıkartabilir ve beni sınır dışı ettirebilir, yani yapılacak en iyi şey beklemek böylece vatandaşlığımı normal yollarla almam.
Ce qui pourrait entrainer la découverte de notre faux mariage et me faire exclure du pays, donc le mieux est d'attendre, pour que j'obtienne mon visa de manière normale.
Ancak, maalesef, daha fazla bekleyemem.
Mais malheureusement, je ne puis attendre plus longtemps.
Daha fazla konuşmak yok, tamam mı?
Ne dit plus rien, d'accord?
Direniş'le birlikte daha fazla bir şey yapmak istemiyorum.
Je ne veux plus avoir affaire à la Résistance.
Daha fazla bilgiye ulaşmaya çalışıyorum.
Et j'essaie d'obtenir plus d'information
Onları daha fazla tutamayacağız.
Je ne peux pas les retarder plus longtemps.
Daha fazla kavga etmek istemiyorum.
Je ne veux plus me disputer.
Bunu daha fazla sürdüremiyorum.
Je peux plus faire ça.
Daha fazla masum insanın ölmesi çözüm değil.
Tuer plus de personnes innocentes, n'est pas une solution.
Ama Shepherd'ı daha fazla oyalayamam.
Mais je ne peux pas garder Sherperd à distance pour toujours.
Yoksa ölü sayısı çok daha fazla olacak.
Sinon, le nombre de victimes va sensiblement augmenter.
Ve yapmanız gerekenden daha fazla bağış yapın.
Sois prêt à donner plus que tu ne devrais.
Bay O'Brien buradayken olmaz ve bu meseleyle daha fazla vakit kaybedemeyiz.
Pas avec Mr O'Brien ici, et je ne peux pas perdre plus de temps sur ce problème.
Devrim yaratan U şekli ve artırılmış yüzey alanıyla % 50 daha fazla malzeme alır ve % 100 daha temizdir.
Avec sa forme en U révolutionnaire et une plus grande superficie, le tout pour 50 % d'ingrédients en plus et 100 % de bazar en moins.
Daha fazla kıymet bilirlik.
Plus de gratitude.
- Ama diyorsun ki daha fazla kazanan kadinlar daha az düzüsmek istiyorlarmis.
- Toi, tu dis que les femmes ont avoué qu'elles ont moins envie de baiser si elles gagnent plus d'argent.
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla yok 20
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla konuşma 31
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla yok 20
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla konuşma 31