English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Diğer tarafta

Diğer tarafta Çeviri Fransızca

1,122 parallel translation
Biz güvendeyiz ama o diğer tarafta bekliyor.
Nous sommes sortis d'affaire mais il attend de l'autre côté.
- Kandahar diğer tarafta mı?
- Kandahar est sur l'autre flanc!
Bir tarafta ortadan kaybolan bir hizmetli,... diğer tarafta soğuk kanlı bir katil.
On commence par la disparition d'une domestique, et on termine par un meurtre commis de sang-froid.
Bir tarafta minnacık Führer'imiz var. Diğer tarafta Pontine Bataklıkları'nın boğa kurbağası olan Sinyor Mussolini.
D'un côté, vous avez ce petit Führer, de l'autre, Signor Mussolini, ce crapaud-buffle des marais Pontins!
Almanlar ve Avusturya-Macaristan diğer tarafta.
nous, la France et la Russie... et en face, l'Allemagne et l'Autriche-Hongrie.
- Diğer tarafta kaldı.
- Ils sont coincés de l'autre côté.
- Diğer tarafta görüşürüz Jessie.
- Rendez-vous de l'autre côté.
Diğer tarafta ise kırmızılı kızımız var. Kırmızılı, hadi tatlım çıkar.
C'est la plus belle blonde de NY.
Diğer tarafta bu kadın.
quelqu'un dans l'Au-delá.
Görebileceğin en güzel yerlerden biri bir tarafta okyanus, diğer tarafta orman.
C'est un beau spectacle :
Akıl sağlığını diğer tarafta bıraktın.
Ta raison est restée de l'autre côté.
Diğer tarafta neler olduğunu bilmek ister misin?
Tu veux savoir comment c'est de l'autre côté?
Aubagne diğer tarafta.
Aubagne est derrière, au pied.
Beni diğer tarafta bekle.
Attends-moi de l'autre côté.
- hayır. ben kendi odamda uyuyacağım, diğer tarafta.
Non, je dormirai dans ma chambre.
O sırada Wayne'i... Diğer tarafta gördüm.
Et c'est alors que je l'ai vu, Wayne, de l'autre côté.
Siz yan tarafta ve Bob diğer tarafta.
Vous d'un côté et Bob de l'autre.
- Ne? Eğer havanın doğal frekansında titreşirsen vücudun, hücrelerin duvardan geçmene izin verip bombayı diğer tarafta bırakmanı sağlayacak uyarılma durumuna geçecek olmalı.
Si tu vibre à la fréquence naturelle de l'air, ton corps... tes cellules seront dans un état d'excitation qui devrait te permettre de passer à travers ce mur, laissant la bombe de l'autre côté.
Ben burada uyurum eşim ise diğer tarafta.
Je dors ici, et ma femme, là.
Diğer tarafta olan benim.
Je suis ici, de ce côté.
Biz diğer tarafta olacağız.
On sera de l'autre côté.
Beyazların bar diğer tarafta.
Allez de l'autre côté. Le bar des blancs.
Sanırım diğer tarafta başka bir yol olduğunu hatırlıyorum.
Mais il y en avait un autre avant?
İtiraf etmeliyim ki, bir yanım, bu duvarların ötesine ışınlandığım anda... diğer tarafta senin olacağını biliyor.
Je dois vous avouer, tout au fond de moi, je sais que si je passe ces murs, ce sera pour vous rejoindre.
Diğer tarafta tek bir tanığın ifadesi var. Son anda, aşırı derecede şüpheli bir ifadeyle ortaya çıkan... sanığa karşı takıntılı bir seks partneri.
Et d'autre part, nous avons la parole d'un unique témoin, la maitresse, la partenaire sexuelle de l'accusé, qui au dernier moment, à la fin du procès vient lui proposer un alibi très suspect.
Bir tarafta kendilerini korumamızı isteyen yabancılar diğer tarafta da olayı çözmemizi isteyen İmparatorluk kodamanları var.
Les étrangers veulent qu'on les protège, et l'impératrice douairière qu'on ménage les Boxers.
Ona Çin'in diğer tarafta olduğunu söyledim.
Je lui avais dit que la Chine était à l'autre bout.
- Kadınlar diğer tarafta- - - Benim yerim neresi?
Mes quartiers sont où?
Evimiz diğer tarafta...
Nous venons de l'autre bout...
Onlar diğer tarafta.
Ils sont de l'autre côté.
Halkımdan üç milyon kişi diğer tarafta.
Trois millions des miens sont de l'autre côté.
Kapı diğer tarafta.
La porte est de l'autre côté!
Diğer tarafta olduğunu düşünmüştüm Şişman bir kucakköpeği gibi.
Je le pensais à tes côtés, comme un fidèle toutou.
- Diğer tarafta içebilir miyiz?
On va là-bas? C'est plus calme.
- Buradan gitmeliyiz çünkü diğer tarafta 12 metrelik bir şelale var.
De ce côté, il y a une chute de dix mètres.
- Hepsi diğer tarafta.
Ils sont sur l'autre front.
Diğer tarafta kapının kapatılması gerektiği konusunda anlaştık.
Mais vous étiez d'accord pour détruire la porte sur Terre.
Diğer tarafta, Alex uzun zamandır yalnız olmaktan mutluydu. Artık kötü kaderinden dolayı, ilişkilerinde reddedildiğini kabul ediyordu.
Alex, quant à elle, s'est plue longtemps dans le célibat, bien qu'elle admît que le rejet des relations avortées lui manquait.
- Bot diğer tarafta. - Tamam, teşekkürler.
- Le bateau, c'est de l'autre côté.
Bu kilitleme mekanizması bakılırsa, bu kapının amacı, kişileri dışarıda tutmak değil de, diğer tarafta ne varsa onu içeride tutmak için.
A en juger par le mécanisme de verrouillage, cette porte n'est pas conçue pour empêcher d'entrer, mais pour empêcher ce qu'il y a de l'autre côté de sortir.
Diğer tarafta tek bir yer mevcut. Anlıyor musun?
Il y en a un sur l'autre piste.
Uçağı tam ortasına sevk edeceğim. Ve diğer tarafta ne var göreceğiz.
Je vais nous faire passer en plein milieu et on verra ce qu'il y a de l'autre côté.
Ahbap, seninle diğer tarafta görüşürüz.
A la prochaine, mon gars.
Diğer tarafta.
L'autre côté.
Diğer tarafta, bana da bu iş zorla bıraktırıldı.
Moi, en revanche, j'ai été forcé de démissionner.
Ahırlar diğer tarafta diye tahmin ediyorum.
Et les écuries se trouvent derrière?
Bir tarafta hizmetçiler, diğer tarafta aile.
La maison comporte deux ailes - une pour les domestiques, l'autre pour la famille.
Diğer bir deyişle eğer şu taraftan geldiysek ve sabahsa, güneş şu tarafta olur ama aslında, oradaysa ve hâlâ sabahsa biz yine o taraftan gelmiş olmalıyız ve eğer orası güneyse ve güneş gerçekten oradaysa o zaman öğleden sonradayız.
Autrement dit, si nous sommes arrivés par là et qu'on est le matin, le soleil est là Mais s'il est là et qu'on est le matin, on est arrivés par là Et si le sud est là et le Soleil là alors c'est l'après-midi
Diğer tarafta, ben bir insanım.
Moi, en revanche, je suis humain.
Her iki tarafta da, diğer üniformayı... giyen birini tanımayan yok.
Il n'y a pas un officier de chaque côté qui ne connaisse quelqu'un portant l'autre uniforme.
Diğer tarafta, buradakinden daha farklı şeyler olduğunu söylemek isterdim.
Je suis allé voir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]