English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Durum bu

Durum bu Çeviri Fransızca

9,172 parallel translation
Sana karşı dürüst olacağım zira durum bunu gerektiriyor, ben bu şehri hiç sevmiyorum.
Je serai franc, la situation l'exige, je... je n'aime pas cette ville.
Ne kadar nadir bir durum bu. Sen beni son ziyaret ettiğin günü hatırlamıyorum bile.
Je ne me souviens pas de la dernière fois ou j'ai eu une visite surprise de ta part.
Avrupa turunda baya işe yarar bir durum bu.
cela doit être plutôt utile en vacance en europe.
En basit tabirle emsali görülmemiş bir durum bu.
C'est pour le moins sans précédent.
Bu biraz karışık bir durum.
C'est tellement compliqué.
Bu durum patronlarıma yedirecek kadar büyük bir balık olmadığını da göstermez, ama bana daha büyük balığı yakalamam için yardım edersen...
Ce qui ne veut pas dire que tu n'es pas assez gros pour nourire mes boss Mais si vous voulez m'aider à attraper un plus gros poisson...
Bütün bu durum, eski bir arkadaşımın benden çifte ajan olmamı istemesiyle değişti.
Tout a changé lorsque un vieil ami m'a demandé de devenir agent double.
Ve tahminimce kendi yatağında fazla zaman geçirmediğin için böyle bu durum.
Et si je devais deviner, Je dirais que vous ne passez pas beaucoup de temps dans votre propre lit.
Ama dürüst olmak gerekirse bu durum uzun zamandır yapım aşamasındaydı.
Mais je pense que si on est honnête l'un envers l'autre, ce désordre était à prévoir depuis longtemps.
Bu olağanüstü bir durum.
C'est extraordinaire.
Ama bu durum değişmek üzereydi.
Mais tout ça était sur le point de changer.
Bu acil bir durum.
C'est une urgence.
Bu karışık bir durum.
C'est compliqué.
Böyle bir durum işte. Bu taraftan.
C'est de ce côté.
Eğer geçmişi düzeltemezsen, bu durum seni kesinlikle öldürür.
Si tu ne peux pas corriger le passé, cette situation va certainement vous tuer.
Bu durum da ise Ronnie'nin vücudu ve Stein'in aklı oluyor.
Dans notre cas, le corps de Ronnie, l'esprit de Stein.
Bu önemli bir durum.
C'est important.
Bizim problemimizde bu durum şekil değiştircinin güçlerini öğrendikten sonra dönüştüğü ilk kişiyi bulmak.
Dans ce cas, ça voudrait dire trouver la première personne en laquelle s'est transformé le métamorphe. quand ils ont découvert leurs pouvoirs.
- Bu babanınki gibi bir durum değil Barry.
Ce n'est pas comme avec ton père, Barry.
Vay canına. Bu çok tuhaf bir durum oldu.
C'est si hallucinant.
Durum şudur. Siz her şeyi fark edersiniz. Aşinasınızdır bu partiye.
OK, voilà l'histoire, vous n'avez rien remarqué... de familier à cette soirée?
Tamamen uygunsuz bir durum bu.
C'est tout à fait inapproprié.
Bu durum gerçekleştiğinde, "Evreka" veya "İleri" diye bağırmayı planlıyorum.
C'est à ce moment que je prévois de crier quelque chose du genre "Eureka" ou alors "Excelsior".
Dürüst olalım. Bu riskli bir durum.
Sois honnête, c'est une pente glissante.
Dinle bu herkes için zor bir durum. Yüzbaşı Warren bu sene sonunda emekli olsaydı listede sende vardın.
C'est gênant pour nous tous, vous étiez candidat au poste du capitaine Warren à la fin de l'année.
Bu tamamen anlaşılır bir durum.
Ce qui parfaitement compréhensible.
Bu durum, gelecek diğer savaşlar için bana umut veriyor.
C'est une victoire qui me donne de l'espoir dans toutes les batailles à venir.
Diğeri de iflas etmeye başlamıştı, Crush Sendromu diye bilinir bu durum.
L'autre commençait à faiblir. C'est le syndrome d'écrasement.
- Bizi öldürtecek bu durum.
On va finir par se faire tuer.
Bu durum bitince.
Ça sera fini.
Bu durum bizi çıkar amaçlı arkadaş yapsa da aslında aynı taraftayız.
Je réalise que ça fait de nous d'étranges compagnons, mais en fait nous sommes du même côté.
Seni sıkıyorsa bu durum, yakınlarda bir hotele gönderirim onu... Roosevelt gibi.
Si ça te dérange, je peux l'emmener quelque part dans un hôtel, comme le Roosevelt.
Bu durum hariç, çünkü o beni baştan çıkardı.
Pas dans ce pas car il m'a "frenché".
Bu durum, yaşadığım iki dünya savaşından da kötü.
C'est pire que les deux guerres mondiales que j'ai vécues.
Kendimi soktuğum bu sikik durum yüzünden.
Cette putain de situation dans laquelle je me trouve...
- Bu açıklaması hassas bir durum.
C'est délicat à expliquer.
İçinde bulunduğu özel durum belki de tüm bunların olmasına neden oluyordur o yüzden biri ona ne olduğunu anlayabilecekse bu kişinin sen olabileceğini düşündüm.
Je n'étais pas sûr si sa condition unique était la chose qui pourrait être à l'origine de tout ça, donc j'ai pensé que si quelqu'un comprenait, ce serait toi.
Mesajınız yerine ulaşmış gibi görünüyor ki bu durum biraz şaşırtıcı, çünkü mesaj biraz zor anlaşılır bir şeydi.
On dirait qu'ils ont reçu le message, Ce qui est surprenant car c'était si subtil.
Cezalarını çekmeleri için bu şerefsizlerin kimliklerine açığa çıkarmaya devam etmeliyiz. Ama çalınan belgeler su yüzüne çıkarsa diye de bir acil durum planı gerekli.
Continuer à identifier ces salauds pour l'accusation, mais avec un plan de secours au cas où un des documents volés referait surface.
Hayır bu plan, tüm bu durum.
Non, ce plan, tout ça.
Eğer bugün biraz gerginse, bu anlaşılabilir bir durum.
Si elle est un peu inquiète aujourd'hui, C'est compréhensible.
Aslında bu durum mutluluk verici...
En fait je suis plutôt content d'être...
Bu süper saçma bir durum.
Ça ne trompera par les juges
Onun defnedilmesine izin vermemiş olsaydınız, bu durum vuku bulmazdı.
Si tu n'avais pas permis qu'il soit enterré, la situation ne se serait pas dégradée.
Bakın, olay şu aslında, bu küçük şeyler sadece şu bölgede yaşıyorlar. Bir tanesini bile karada görmek acayip nadir bir durum.
Le truc, c'est que ces petits gars ne sont trouvés que dans cette région, en voir sur la terre ferme est très rare.
- Bu durum şüphelere sebep oluyor.
Il se pose des questions.
Bu durum kalbimizi dağlıyor.
Et cela pèse lourdement sur nos cœurs.
- Haklı. Bu yüzden de takviye güçler gelene kadar acil durum iznini başlatmıyorum.
C'est pourquoi ton départ pour incident critique ne démarrera pas avant l'arrivée de mes renforts.
Bu durum tuhaf olmak zorunda değil.
Très bien, ça n'a pas besoin d'être gênant.
Biliyor musunuz bu bir bakıma hassas bir durum.
C'est une situation un peu délicate.
Bu durum doktorlar için de aynıdır, değil mi?
Ça doit être pareil pour les médecins, non?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]