Buna Çeviri Fransızca
95,990 parallel translation
- Buna normal mi diyorsun?
C'est "normal"?
Acele edin. Buna cevap vermek zorunda değilsin.
- Tu n'as pas à répondre.
- Büyük düşünme de buna. - Peki.
Appelle ça "pensée ambitieuse".
"Televizyona çıkmak çok pahalı, buna paramız yetmez."
"C'est trop cher. On n'a pas les moyens."
Buna da hayır diyemezsiniz artık.
Comment refuser?
Buna izin vermem.
Et ça, ça n'arrivera pas.
- Sonra da onu yayınlarız. - Buna ne diyorsun?
- Et la diffuser.
- Buna içilir işte.
- Santé.
Kovmak zorunda kaldığım kızın tırnağı bile etmezler. Buna ne dersin?
Elles ne valent rien face à la fille que j'ai dû virer.
Buna alışmam gerekecek sanırım.
Je vais devoir m'y habituer.
En iyisi buna alışmaktır.
Mieux vaut s'y habituer.
O gaddar ihtiyar buna çomak sokmak için ne yaptı peki?
Qu'a fait la vieille harpie pour te voler la vedette?
Buna isterseniz şov diyebilirsiniz.
Vous pouvez appeler ça un coup de pub si vous voulez.
Buna katlanamam işte.
Et je ne le permettrais pas.
Ama senin hiç buna saygı göstermek gibi bir niyetin yokmuş.
Cette soi-disant alliance à Los Angeles, tu n'avais pas l'intention de la respecter. C'est faux.
Buna inanamıyorum!
Je n'arrive pas y croire.
- Buna hiç gerek yoktu.
Tu n'auras plus à t'inquiéter. Oh, si.
Lütfen beni buna zorlamayın.
Ne m'oblige pas à l'utiliser.
Şu an buna gerek yok.
- Ce ne sera pas nécessaire.
Amerika Devlet Bozuk Paraları serisi buna benziyor ama her eyalet için belirlenmek yerine serbest bırakılmış.
... la série de pièces des 50 États. C'est dans le même esprit, mais avec un motif unique.
Buna şunlar dâhil :
Voici la liste.
Buna alıştım.
J'ai l'habitude.
Buna ayıracak vaktim yok.
J'ai à faire.
Jason, okulun buna ihtiyacı var.
Le lycée a besoin de nous.
Zack, buna ihtiyacım var.
Zack, je t'en prie.
Burada buna değecek bir şey olmalı.
Il doit y avoir quelque chose qui en vaut la peine dehors.
- Buna bir kişi daha eklemek...
Mère et tout ça, et... pour avoir une personne en plus dans ce...
Lütfen bizi buna bulaştırmayın artık.
Ne nous impliquez plus dans tout ça, d'accord?
Seni buna bulaştırdığım için üzgünüm.
Désolé de t'entraîner là-dedans.
Buna nasıl cesaret edersin?
Comment oses-tu?
- Buna iznimiz yok, hanımefendi.
- Ce n'est pas autorisé, madame.
- Buna inanmamı mı bekliyorsun?
- Tu espères me faire croire ça?
Ama onu buna sen ittin!
Mais c'est toi qui l'y a poussé!
Buna baksam iyi olur.
Je vais répondre.
- Buna katlanmam gerekmiyor.
- Je n'ai pas besoin de ça.
Buna devam edemem, çok fazla.
Je n'en peux plus, c'est trop.
Buna gerçekten inanıyor musun?
Vous le pensez vraiment.
Buna bir Balkan kan davası diyebiliriz.
C'est une vendetta des Balkans.
- Buna ne dersin, sahibi yok.
Et celui-là? Il est disponible.
İnanıyor musun buna?
Vous croyez que?
Buna saygı duyuyorum.
Je respecte ça.
Buna ayıracak vaktimiz yok.
Pas de temps à perdre.
Belki de buna nasıl son verileceğini bilen tek kişiyken, onu öldürmeye mi kalktın?
Et peut-être la seule qui sait comment le stopper et tu as essayé de le tuer?
Buna ben karar veririm. Patron benim, Sophia.
C'est la patronne qui décide quand passer à autre chose.
İyi ve kötü, buna dikkatini dağıtma.
Bon et mauvais, ne tombe pas dans le panneau.
Buna inanmamızı mı bekliyorsun?
Tu penses qu'on va croire ça?
- Ve herkes buna katılıyor?
- Et tout le monde ici participe?
Ben de senin gibi buna yatırım yaptım
Je suis autant investie que toi là-dedans.
Erkekler buna bayılıyor.
C'est ça le truc. Les garçons adorent ça.
Buna "adam kayırma" deniyor.
Ça s'appelle du népotisme.
Beni buna zorlama.
- Ne me tente pas.
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna dayanamam 103
buna değer 39
buna ihtiyacım yok 72
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna dayanamam 103
buna değer 39
buna ihtiyacım yok 72