English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Düşünebiliyor musunuz

Düşünebiliyor musunuz Çeviri Fransızca

237 parallel translation
Düşünebiliyor musunuz "Maloney" dedi.
Il m'appelle Maloney.
Hayal gücü olduğuna şükretmelisiniz çünkü paradan ziyade, böyle bir şey olduysa, içinde olacağınız durumu düşünebiliyor musunuz?
Heureusement, ce ne sont que des ragots. Sinon, imaginez la somme que vous devriez rembourser!
Bir sürü polise çarptım, düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez rentrer dans tout un lot de flics?
Koskoca adamın böyle çabalamasını düşünebiliyor musunuz?
Descendre aussi bas pour gagner sa vie!
Beni iki hafta boyunca, tek bir müşteri görmeden iki hafta bir hastane odasında düşünebiliyor musunuz?
Deux semaines dans un hopital sans voir le moindre client!
Tekine 100 sterlin teklif etti. Düşünebiliyor musunuz?
Il proposait 100 £ par chaise.
Siz, bizi Londra'da düşünebiliyor musunuz?
Et si nous étions à Londres?
Düşünebiliyor musunuz?
Voyez-vous ça?
Ona sorduğumu düşünebiliyor musunuz?
Tu me vois lui demander?
Kızlar, benle ve Danny'den doğan bir yıldız düşünebiliyor musunuz?
Comment une étoile peut-elle être née de parents comme Danny et moi?
Beni Sarah Bernhardt'ı canlandırırken düşünebiliyor musunuz?
Bonjour, Gloria. Vous me voyez en Sarah Bernhardt?
Bunu düşünebiliyor musunuz?
Trois? Imaginez un peu!
Düşünebiliyor musunuz? Çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.
- Ça n'a pas l'air très amusant.
Hala da dinmemişti, düşünebiliyor musunuz.
Ça n'a pas arrêté depuis, d'ailleurs.
Eğer bu halka açıklanırsa sonuçlarını düşünebiliyor musunuz?
Si cette affaire est rendue publique... imaginez-vous les conséquence?
Dünyadaki herkes öteki dünya diye bir şeyin olmadığını bilseydi... umut nasıl var olabilirdi, düşünebiliyor musunuz?
Imaginez l'espoir qu'il y aurait si tout le monde se rendait compte qu'il n'y a rien d'autre que ce qui existe ici.
Düşünebiliyor musunuz?
Vous vous rendez compte?
Savaş meydanında iki ordu düşünebiliyor musunuz üniformasız, tamamiyle çıplak?
Imaginez-vous deux armées s'affrontant sans uniformes?
Hepiniz öyle sessizdiniz ki... -... dışarı çıktığınızı sandım. - Düşünebiliyor musunuz?
Vous étiez si silencieux, que j'ai cru que vous faisiez un tour dehors.
Düşünebiliyor musunuz nasıl olduğunu?
Vous voyez quel genre de journée s'annonce.
Altı el! Düşünebiliyor musunuz?
Six coups, vous imaginez!
- Ne var? Sizi pestile çevirdiklerini düşünebiliyor musunuz?
Que la police vous le long avez donne...
Böylesine nazik bir hayırseverin, neredeyse unutulmuş birinin en yakınınıza bağış yapmasından endişeleneceğinizi düşünebiliyor musunuz? Ya da alacaklılarınızla anlaşmaya? Dostlarınızla?
Vous ne connaissez pas un bienfaiteur, quelqu'un que vous auriez presque oublié, qui pourrait faire une donation à un parent ou même régler ses créditeurs.
Ama annemler bizi böyle bir görseler ne derler, düşünebiliyor musunuz?
Mais pensez à mes parents! - À ce qu'ils diraient?
Ağlayabiliyor musunuz? Düşünebiliyor musunuz?
Pouvez-vous rire?
Ne olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Vous croyez savoir ce que c'était?
Düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez?
Onu isteyen birini düşünebiliyor musunuz?
Qui pourrait vouloir d'elle?
Turistlerin olmadığı bir Venedik düşünebiliyor musunuz?
Pouvez-vous imaginer Venise sans touristes?
Düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez ça?
O hiç yakalanmadı, utancımı düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez ma gêne si elle se faisait pincer?
Herhangi bir sebeple Hamlet'in altına imzasını atmayacak birini düşünebiliyor musunuz?
Pouvez-vous imaginer une seule raison pour laquelle un auteur ne signerait pas Hamlet?
Ama ben boşu boşuna Soorma Bhopali olmadım. Düşünebiliyor musunuz? Ayaklarıma kapanıp ağladılar.
Voilà pourquoi ils se sont effondrés à mes pieds en me suppliant de leur pardonner.
Bu dostlar arasındaki gerilimi düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez la tension de ces types?
Düşünebiliyor musunuz?
Vous imaginez!
Miss Balbricker, bu isteğinizin ne kadar zor olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Vous rendez-vous compte de ce que vous me demandez?
Düşünebiliyor musunuz? Yürüyorduk bu fırtınada sırılsıklam ve aniden üzerimize biri manyak gibi atladı.
Imaginez, nous étions en train de marcher, détrempés par cette tempête, et tout à coup, il a sauté sur nous comme un maniaque.
Bub isminde bir cerrah düşünebiliyor musunuz?
Un chirurgien surnommé "Bub"...
Hasta birinin hastahaneden eve yürümeye kalkışmasını düşünebiliyor musunuz?
Malade comme il est, vouloir rentrer à pied de l'hôpital!
- Düşünebiliyor musunuz?
- Vous voyez ça d'ici?
John Wayne'i Macbeth olarak düşünebiliyor musunuz?
Imaginez John Wayne en Macbeth.
Düşünebiliyor musunuz?
Vous pouvez imaginer, à cet âge :
- Düşünebiliyor musunuz?
- Vous imaginez?
Babanızı bir sebze bahçesinde düşünebiliyor musunuz?
Vous l'imaginez dans un potager?
Bunu yapabilmek için ne kadar uçmak gerekir düşünebiliyor musunuz?
- Ce type doit être fou, non?
Düşünebiliyor musunuz?
- C'est le meilleur.
Harikulade bir binicidir, aynı zamanda. Atları kendi terbiye eder, düşünebiliyor musunuz?
Elle les forme elle-même, vous imaginez.
Düşünebiliyor musunuz?
On aurait pu être riches, tous.
Albay, beni duyabiliyor musunuz? Düşünebiliyor musun...?
Mon colonel, vous m'entendez?
Düşünebiliyor musunuz?
Tu te rends compte!
Onu öldürecek bir nedeni olabilecek başka birini düşünebiliyor musunuz?
Voyez-vous quelqu'un d'autre qui voudrait le tuer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]