Düşünemiyorum Çeviri Fransızca
1,885 parallel translation
O'na karşı gelebilecek bir vampir düşünemiyorum.
Il n'y a pas de vampire qui voudrait se mesurer à elle.
Şu an neler hissettiğini düşünemiyorum bile.
Je ne peux qu'imaginer ce que tu ressens.
Sadece vücuduma alkolden daha iyi gelebilecek bir şey düşünemiyorum.
Mais, je trouve pas de meilleur moyen de faire entrer cet alcool dans mon corps.
Neler yaşadığını düşünemiyorum, bebeğim.
Tu ne peux imaginer ce que tu as fait, chérie.
Bir yarışmaya katıldığımı şaka olarak bile düşünemiyorum.
Même pour rire, j'arrive pas à l'imaginer!
Kendimi onsuz düşünemiyorum.
C'est juste que je ne peux pas m'imaginer vivre sans elle.
Sensiz bir hayat düşünemiyorum beni tamamlıyorsun sadece tamamlamak için yıllarca onurlu bir çalışma
Je n'imagine pas la vie sans toi. On se complète. Je parie qu'elle a une sacrée paire d'oreilles.
Sevdiğin birinden geriye elinde sadece bir telesekreter mesajı kaldığını düşünemiyorum.
Tu sais, j'imaginais même pas qu'on puisse ne plus rien avoir d'autre que le message vocal d'une personne.
Yani o denyo bile bir sürü yavru götürüyorsa, bizi düşünemiyorum. - Niye bana öyle bakıyorsun?
- Pourquoi est-ce que vous... moi?
Bayan Forrester'ın ne giyeceğini düşünemiyorum.
Je ne peux pas imagines ce que Mrs Forrester va mettre.
Dr. Harrison'un silahlı olarak merdivenlerden aşağı sesizce ilerlediğini düşünemiyorum.
Je peux difficilement imaginer le Dr Harrison se faufilant en bas des escaliers, armé.
Bir aletle yapılmış bir kart nasıl bir duygu taşır düşünemiyorum. Oh!
Je ne peux imaginer quelle sorte de sentiment une carte faite par une machine peut transmettre.
Yani, bundan daha iyi bir metafor düşünemiyorum bile.
Je ne peux pas imaginer meilleure métaphore.
Kolumda, kalıcı olarak yerleştirilmiş ve beni tanımlayan bir şey olmasını düşünemiyorum.
Cela ne me dérangerait pas d'avoir quelque chose d'implanté de façon permanente dans mon bras, permettant mon identification.
Ama onu bulmaktan başka bir şey düşünemiyorum.
Mais il faut que je la trouve.
- Zaman kazanmak için söyledim. Bunun neyle sonuçlanacağını düşünemiyorum bile!
Je veux pas être là quand il comprendra.
Bu dediğinizi düşünemiyorum bile.
Je m'entends pas penser.
Düşünemiyorum.
Je peux pas imaginer. Je peux pas imaginer.
Pete'in öyle bir şey yapacağını düşünemiyorum.
Pete ne te tromperait pas.
Bundan başka bir şey düşünemiyorum.
J'y pense toujours.
Nasıl hissettiğini düşünemiyorum.
Imagine comment elle se sent...
Elveda diyememe şansının olmaması nasıl bir şeydir düşünemiyorum bile.
C'est sûrement terrible de pas avoir disons, avoir eu la chance de faire vos adieux.
Çok daha gerçeğe bürüneceğinden korktuğum için bunu başkasına anlatmayı düşünemiyorum bile.
"Je ne veux le dire à personne, par peur que ça devienne trop réel."
Kaçırılmış ve yaralı bir kadından daha romantik bir hediye düşünemiyorum!
Quel cadeau plus romantique qu'une femme enlevée et blessée!
Bence 3 FNS 2 tipi romatizmavari kireçlenmesi olan yaşlı bir adamın 10 saniyede bu mesafeyi yürüyebileceğini düşünemiyorum.
Vous savez quoi? Je crois qu'un vieil homme avec de l'arthrite rhumatismale n'aurait pas pu marcher aussi loin en 10 secondes.
Romantik bir yıl dönümü kutlaması için daha iyi bir elbise düşünemiyorum.
C'est la robe idéale pour un anniversaire romantique.
Düzgün düşünemiyorum, acıktı 3 gündür sadece çörek yedim.
- J'en sais plus rien, en fait, j'arrive pas à penser clairement. Surtout le ventre vide.
Onun romantik olduğunu düşünemiyorum. Dunno.
Je l'imagine pas sentimental.
Üzgünüm, bu tarife uyan kızarmış peynirle köfte ya da soğan halkasıyla çılbır veya fileto et ya da balık alan birisini düşünemiyorum.
Je ne me rappelle d'aucun "pain de viande" avec fromage, ni œufs pochés, ni oignons ou poisson grillé qui corresponde.
Aldırmayı düşünemiyorum bile. Yapabileceğimi sanmıyorum.
Je ne peux pas imaginer m'en débarrasser.
Problem çözdüğünü düşünemiyorum.
J'arrive pas à t'imaginer résoudre un problème.
Hiç kimseyi böyle korkunç bir suç işlerken düşünemiyorum.
Difficile d'imaginer une telle audace.
Ona ne kadar bağlanmış olabileceğini düşünemiyorum.
Je n'ose pas imaginer combien tu y es attaché.
Yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum, düzgün düşünemiyorum.
Je ne mange plus, ne dors plus, ne pense plus clairement.
Başka ne yaparım düşünemiyorum.
Je n'ai jamais voulu faire autre chose.
Sensiz bir hayatı düşünemiyorum bile.
La vie sans toi serait une vie vide.
Bir kır evinin onları uzun süre eğlendireceğini düşünemiyorum.
Je ne crois pas qu'une maison à la campagne puisse les amuser longtemps.
Mansfield Park'tan daha harika bir yer düşünemiyorum.
Je ne peux imaginer plus charmant que Mansfield Park.
Ve dürüst olursam,... bir günü geçirmek için daha ızdıraplı bir yol düşünemiyorum, suda ayakta durmak, solucanı iğneye takmaya çalışmak ve bütün zamanı çok sıkıcı olduklarına emin olduğum konulara... Carson'ın bakış açısını dinleyerek geçirmek.
Et pour être honnête, je n'arrive pas à imaginer à une façon plus abominable de passer une journée que d'avoir... de l'eau jusqu'aux hanches à essayer d'accrocher des vers sur des hameçons et de n'avoir qu'à écouter les opinions de Carson sur, j'en suis certain, tout un tas de sujets incroyablement ennuyeux.
Daha derine gitmeyi düşünemiyorum.
Je ne pense pas pouvoir aller plus en profondeur que ça.
- Yerde oturduğumuzu düşünemiyorum.
- J'aime bien être par terre.
Bu lanet şeyi okumadım bile. Ama benle alakalı bir şey olduğunu düşünemiyorum.
Je n'ai pas lu ce torchon, mais je doute que ça me concerne.
Bazen kafa kesildikten sonra, beyin birkaç dakika aktif kalır, ama bundan beter bir cehennem düşünemiyorum.
Le cerveau peut rester actif pendant quelques minutes après la décapitation, mais à vrai dire, je ne peux imaginer pire enfer.
Şüpheni falan anlıyorum ama burada zar zor duruyorum. ... ve bunu düşünemiyorum- -
Je comprends vos soupçons mais je tiens à peine debout et je ne pense pas que...
Doğru düşünemiyorum.
Je n'ai pas les idées claires.
Öç almaktan başka bir şey düşünemiyorum.
La seule chose à laquelle je pense, c'est ma revanche.
Sensiz yaşamak, sensiz yaşlanmak diye bir şeyi düşünemiyorum.
Je peux pas imaginer ma vie sans toi. Vieillir sans toi.
Yani, karaborsa olacağını düşünemiyorum 3.000 yıllık firavunu.
Je veux dire, j'ai du mal à imaginer un marché noir autour d'un pharaon de 3000 ans.
Sizin, tüm bunları yaparken, o kızlar hakkında birşeyler hissetmediğinizi düşünemiyorum.
Je suis sûr que vous avez ressenti quelque chose pour ces filles.
- Düzgün düşünemiyorum artık.
- J'ai plus ma tête.
Ablandan daha iyi bir... anne düşünemiyorum. İnanabiliyor musun?
Peux-tu croire ça!
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47