English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Düşününce

Düşününce Çeviri Fransızca

2,213 parallel translation
Gerçi şöyle bir düşününce şu an kasıntı bir hatun iyi giderdi aslında.
Quoique je suis assez intéressé par le haut de forme, ça m'a l'air dans le vent.
Şimdi tekrar düşününce "evet, aralarında bir şeyler varmış", diyorum.
Quand on y repense maintenant, on se dit, "Ah oui, y avait quelque chose qui se tramait là."
Düşününce çok üzücü, anlamsız.
C'est triste d'y repenser. Tout cela fût inutile.
Ama Rodrigo'nun sert bakışlarını düşününce ya da daha kötüsü soğuk bir şekilde beni aldırmayışını...
Quand je pense au regard féroce de Rodrigo, ou pire, à son indifférence glaciale.
Günün diğer olaylarını düşününce daha az heyecanlı olursun sanmıştım.
Je pensais que tu serais moins déchaînée, étant donné les circonstances de cette journée.
Ve onun daha önce yaptıklarına minnettar olduğunuzu düşününce- -
Étant donné... que vous appréciez ce qu'il a pu faire...
Zavallı anneni düşününce geri dönüşün için dakikaları sayıyor. Ve amcan beni Samuray kılıcıyla doğramak için.
Songez à votre pauvre mère, comptant les minutes jusqu'à votre retour ou à votre oncle me castrant avec un sabre de Samurai.
Onu gerçek bir randevuya çıkarmak istiyorum, ama yalnız kalacağımızı düşününce geriliyorum.
Je veux lui demander de sortir avec moi, je suis juste si nerveux à l'idée d'être seul avec elle.
Uzun uzadıya düşününce şükretmek gerektiğini anlıyorsun.
Repartir de zéro, c'est une opportunité.
Aslında şöyle bir düşününce harika bir paket.
Quand on y pense, c'est une excellente couverture.
Arka tarafında bir numara var ve bunun bir adres veya telefon numarasının bir bölümü olduğunu düşündüm. Ama şu geniş açı olayını düşününce
Derrière il ya un numéro, et je pensais que c'était une adresse ou un numéro de téléphone, mais "le grand angle" m'a fait réfléchir, donc
Evet, ama McKinley'de olan biten her şeyi düşününce, gülmek biraz zor geliyor.
- Difficile de rire avec tout ce qui se passe au lycée.
Yaşadıklarını düşününce belki de onu kesmeliyiz ha
Vu ce par quoi elle est passée, on peut peut-être lui pardonner, non?
Düşününce bile orgazm oluyorum.
Je bande rien que d'y penser.
- Bence yaşını düşününce buna değer.
Ça vaut le coup de l'envisager, vu son âge.
Bence yaşını düşününce en iyisi koruyucu tedavi.
Vu son âge, mieux vaut être conservateur.
Bir başına olduğunu düşününce...
Quand je pense à elle Toute seule dans ces bois On va la retouver cette petite fille
- Düşününce...
- Faut y réfléchir.
Elbette, "içindekiler" dediklerini satmak isterim ancak gerçekten düşününce ne zaman saklambaç oynasak hep arkasına saklandığı perdeler mesela. Perdenin altından görünen küçücük parmaklarını görmemiş gibi davranırdım.
Quand on dit "contenu" ça va, mais quand on le passe en revue... comme les rideaux où mon fils Will se cachait toujours quand on jouait à cache-cache, et que je feignais de pas voir ses orteils dépasser.
Önceden yaşadığımız hayatları düşününce.
De penser que notre vie va continuer comme avant.
Downton'daki hayatımı düşününce burası başka bir dünya gibi geliyor.
Quand je pense à ma vie à Downton, ça semble être un autre monde.
Eski olayları düşününce, rüya gibi geliyormuş.
Il écrit que quand il pense à comment les choses étaient, ça semble être un rêve.
Biliyor musun şimdi sesli düşününce, sanırım pasta yapsam daha iyi olur.
Maintenant que tu le dis, je préfère le gâteau.
Öylesine birden çıkıverdi ve tüm gece beni uyutmadı. Beni öylece yakaladı ve bunu birine okutmam gerektiğini düşününce aklıma sen geldin.... bunu birisinin okumasını istemek beni birden pişmanlık ve çok büyük büyük utanca sürükledi.
C'est sorti comme ça, j'ai pas dormi et c'était génial, puis j'ai été saisie par l'idée de le faire lire à quelqu'un et j'ai pensé à toi.
Düşününce doğru düzgün düşününce bunların hiçbiri benim için filmim kadar gerçek değil.
Il continuera à dire des horreurs et faire ses excuses de faux-cul. Retour à la case départ. Tu veux des excuses?
Ve Los Angeles'da yapmam gereken bir şey olmadığını düşününce biraz daha kalabilirim dedim.
Ça me plaît. Comme je n'ai rien de prévu à L.A., j'ai pensé rester plus longtemps.
Yani Archer'ı düşününce kendimi dünyanın en işe yaramaz mermisinden kurtulmuş gibi hissediyorum.
Si on parle d'Archer, je me dis que j'ai évité le pire. Mais Cyril était...
Şöyle bir düşününce itibarlarını tamamen yok eden ünlülerin, katil olduklarını görüyorum.
Réfléchis. Les seules stars qui ruinent leur aura sont les meurtriers.
- Düşününce eskiden karanlıktan korkardın.
Quand je pense que tu avais peur du noir.
Haddie'nin bu sene yaptığı bokları düşününce...
Quand je vois ce qu'on subit avec Haddie cette année.
Fransa'da olanları düşününce.
Pas quand on voit ce qu'il se passe en France.
Bak şimdi düşününce, uzun zamandır ilk defa Nana'yı bu kadar aciz görüyordum.
En y repensant, je n'avais jamais vu Nana aussi déstabilisée.
Sanırım evde yüzleştikleri problemleri düşününce mutlu olduğum için suçlu hissetmeliyim.
Je crois que je devrai me sentir coupable de mon bonheur... sachant tous les ennuis qu'ils affrontent à la maison.
Ya da şimdi düşününce, hissedemiyormuşum gibi.
Ou les sentir, maintenant que j'y pense.
Bebek ve diğer şeyleri düşününce sorun edeceğinizi düşünmemiştim ama bununla beraber, Bay Carson bilmeniz gerektiğini düşündü.
Je pensais que vous seriez d'accord, avec le bébé. Mais selon M. Carson, je me devais de vous le dire.
Hastalıktan yataklara düşmüş tüm o çocukları düşününce- -
Lorsque l'on pense à tous ces enfants malades...
-... ve diğer ailelerin başına gelenleri düşününce.
D'autres familles ont vécu bien pire...
İzlediğini düşününce insana komik geliyor. Sorumlu davranmam gerekiyormuş gibi geliyor.
C'est drôle mais de songer à ça, ça me force à agir de manière responsable.
- Eskiden kim olduğunu düşününce çıktığın kadınların kalitesine bakınca...
En considérant qui tu étais, les femmes avec qui tu es sorti...
Yaşadığımız zamanı düşününce şaşırmadım.
Pas surprenant, c'est l'époque qui veut ça.
Düşününce bile tüylerim diken diken oldu.
Je frissonne rien que d'y penser.
Ki tuhaf bir şey bu, çünkü düşününce ben de biraz yatkınım, değil mi?
Bizarre, quand on y pense, car je suis assez géniale.
Ne yaptığımızı düşününce, liderlik duygusunu güçlendirirdik.
Quand on y pense, on a élevé un meneur.
Birkaç sene önce Gellar'ın kampüste sergilediği tabloyu da düşününce... Kuzuyu kestikleri.
Le tableau de Gellar à la fac représentait le sacrifice d'un agneau.
Filmde olduklarını düşününce gidip kafaları çekiyorlar.
Dès qu'ils pensent qu'ils vont être dans un film, ils sortent se bourrer la gueule.
Aslında düşününce, Bernie bana bir iyilik yapmış gibi.
Tu sais, j'ai de plus en plus l'impression que Bernie m'a fait un faveur.
Aslında düşününce çok komik görünüyor.
C'est en fait très marrant quand on y pense.
Owen Wilson'a verdiklerini düşününce, son iki taneyi hemen isteyeceğini düşündüm. - Anlamadım.
Vu ton penchant pour Owen Wilson, tu en auras besoin rapidement.
Lydia, bak ; şöyle bir düşününce sürpriz planımız için sana randevu ayarlamam yanlış bir şeydi sanırım.
Lydia, en y repensant, ce n'était sûrement pas une bonne idée, de vous proposer notre offre surprise.
Beraber olduğum bazı adamları düşününce kulağa pek de fena gelmiyor.
Comparé à certains hommes que j'ai connus, ça me paraît pas si mal.
Geçmişi düşününce, içinde bulunduğumuz koşullara istinaden izlenebilecek en iyi film değildi.
C'était peut-être pas le film idéal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]