English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Eh işte

Eh işte Çeviri Fransızca

1,786 parallel translation
Eh işte. Sanırım telefondan biraz daha gelişmiş olduğumuz söylenebilir.
Je pense qu'il s'agit des choses un peu plus sophistiquées qu'un téléphone.
Eh işte, vites atmaya çabalıyoruz.
peu à peu.
- Eh işte.
Oui, peu importe.
Eh işte...
- Ouais, ben...
Eh işte.
Pas trop mal.
Eh işte, fena değil.
Pas mal.
Eh işte.
Un peu faible.
Bye. "Eh işte" ye ne demeli?
- Hein? Au revoir.
- Eh işte... - Siz ikinizin konuşacağı çok şey olmalı. Ne var ne yok paylaşın.
Vous devriez parler, partager des trucs.
İşte bu beni üzüyor çünkü ben, bir zamanlar gülerdim.
Eh bien, ça m'attriste parce que c'était le cas.
Eh işte, bir takım şeyler.
Possible.
İşte bu sürpriz bir teslimat.
Eh bien! Je ne m'attendais pas à ça.
Evet. İşte gördünüz.
Eh bien, voilà.
Güzel, işte burada hayvanat bahçesindesin, dostum ve bunlara iyice baksan fena olmaz.
Eh bien ici, le zoo, c'est vous. Regardez la vérité en face.
Eh, o zaman işte olmalı.
- Il doit être au travail.
İşte, yani...
Eh bien...
Tamam işte.
Eh bien, oui. C'est...
Güvenilmez mi dedin? Orada dur işte.
Étrange, eh bien parlons-en.
İşte oldu.
Allez, hop. Eh ben, voilà.
- İşte geldi. - Selam, Reuben.
- Eh le voilà!
İşte buna içilir.
Eh bien, buvons à ça.
Sorun işte karşınızda!
- Eh bien, on va voir.
Ve işte dönüyorum.
Eh bien, me voici.
İşte olay bu, öyle değil mi?
- Eh oui. C'est ça.
İşte bunlar bu tip herifler.
Eh bien... Des sales types...
İşte büyük yıldızımız geldi.
Eh! Voici notre star.
Trig'deyken sorduverdi işte.
Eh bien, il vient de m'a demandé de Trig.
İşte, görüşürüz öyleyse.
Voilà. Eh bien, à tout à l'heure...
- Evet, ama yapıyoruz işte.
- Eh bien nous si.
İşte tamamen buradayım.
Eh bien je suis là.
İşte hepsi bu!
* Eh oui! C'est tout.
Bende kendime yakıştıramadım, ama oldu işte ben yapmadım.
Eh bien, c'est vrai que ce n'est pas impossible, mais là, c'est arrivé, et je n'y peux rien.
Geri döndüğümüzde, sakıncası yoksa... Earl ile beni de filme çeker misin, bilirsin işte...
Eh, quand on reviendra, ça t'embêterais de nous filmer Earl et moi, tu sais...
Konu hakkında polisi aradım ama üzerinde oldukları işte kanalizasyonda buldukları eşyalarla ilgili kan kokusu alan bir vampir burnuna ihtiyaç d uyduklarını
- Eh bien, j'ai appelé la police, mais je crois que le flair d'un vampire pour le sang, pourrait trouver des choses dans l'égout
Resmi bir işte gayri resmi olarak arıyorum seni.
Eh bien c'est un appel non officiel sur une affaire très officielle.
İşte bu sersem, Hammond Druthers, mimarlık cemiyetinde bir efsaneydi.
Eh bien, ce con, c'était Hammond Druthers, une légende dans le monde de l'architecture.
İşte bu da hayal.
Eh bien, c'est le rêve.
Ama, neyse işte... Kahvecideydim... Mekanda, gençler
Eh bien, j'étais dans ce café avec ces jeunes gens, ils étaient genre...
İşte o bendim.
Eh bien, c'est moi.
İşte o benim.
Eh bien, c'est moi.
İşte düşmanın bu.
Eh bien, c'est votre ennemi.
Davet ettim işte.
Eh ben, t'en as une maintenant.
İşte bu yüzden Tony.
Eh bien, surtout ça, Tony.
İşte ben böyle bir adamım.
Eh oui, je suis comme ça.
- Sağır insanlar işte, çünkü sadece onlar ayağına gelmeni istiyor.
- Eh bien, les sourds. C'est les seuls auprès de qui on doit s'excuser en personne.
- İşte oldu.
- Eh bien, ça y est.
Ve eğer büyük bir yaratık gelip göğüsüne yatarsa, işte o benim kedim.
Et si un gros monstre à fourrure vient se mettre sur toi, eh bien... C'est mon chat.
Hep doğru şeyler söyleriz Harry, ama işin içine cezbedicilik girince, işte burdasın.
On fait tous ces beaux serments, mais lorsque la tentation devient trop forte, eh bien... Tu es là.
İşte oldu o zaman onu buluruz.
Oh, eh bien alors voilà, hein? On va trouver, heu... "My heart".
İşte sana şans.
Eh bien, la voilà.
İşte bu Sam.
Eh bien... Voilà Sam...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]