English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Hiçbir zaman

Hiçbir zaman Çeviri Fransızca

11,449 parallel translation
"2 numaralı dairede kiracı bir hanımefendi var, ama hiçbir zaman evde olmuyor, sürekli seyahatte."
"C'est une dame qui loue l'Appartement 2, mais elle n'est jamais là car elle voyage tout le temps."
Adam ise hiçbir zaman cinayetle suçlanmadı.
Il n'a jamais été accusé du meurtre.
Onlar hiçbir zaman bizden biri olmadılar ve güvenilmezler.
Ils n'ont jamais été des nôtres et on ne peut leur faire confiance.
Onunla hiçbir zaman hiçbir konuda sohbet edemezdiniz.
On ne pouvait jamais discuter avec lui ou quoi que ce soit, vous savez.
Hiçbir zaman düzelmedi.
Ça n'est jamais allé mieux.
Hiçbir zaman kendi başıma kalmadım.
Je n'ai jamais vraiment été seul.
sen hiçbir zaman kadın gibi bir kadın değildin ki.
Je ne sais pas, tu n'as jamais vraiment été une vraie fille.
Ben hiçbir zaman bilerek.
Je n'ai jamais eu l'intention...
Hiçbir zaman değildir.
Ça ne l'est jamais, hein?
Benim hiçbir zaman yapamadığım bir şekilde.
De la façon dont je n'ai jamais été capable.
Bana kalırsa seni hiçbir zaman yemeyeceklerdi.
Je ne pense pas qu'ils allaient te manger.
Şüphelendikleri kişi Bay Mason'dı. Fakat bunu hiçbir zaman kanıtlayamadılar.
M. Mason a été l'un de leurs suspects, mais ils n'ont jamais pu prouver sa culpabilité.
Beni hiçbir zaman yalnız bırakmayacak kaltaktan korkuyorum.
Peur que cette pétasse ne me laisse jamais tranquille.
Bak, bunun hakkında, Dışarı çıktığımda hiçbir zaman içki içmem.
Écoute, à ce sujet, je... Je ne bois pas toujours quand je sors.
Hiçbir zaman çok alışveriş yapan biri olmadım.
Je n'étais pas une bonne acheteuse.
Annemin esaretinden beni kurtardığında sana çok minnettardım ama hiçbir zaman gerçek Wonder Twin'im olmamışsın.
J'étais reconnaissante envers toi quand tu m'as sauvée des griffes de ma maman, mais... Tu n'as jamais étais mon véritable Super Jumeaux.
Konuyu açmayı hiçbir zaman istemedim ama Daniel annenin sana yaptıklarını anlatmıştı.
je n'ai jamais été à l'aise de le faire apparaitre. mais Daniel m'a raconté ce que ta mère t'as fais.
Durst Ailesi... Babaları yada kardeşleri... Bize hiçbir zaman yardımcı olmadılar, hiç birşey söylemediler.
Aucun membre de la famille Durst, ni son père ni ses frères, n'a jamais offert de nous aider.
Her şey hiçbir zaman eşit olmadı.
Toutes les choses ne sont jamais égales.
Hiç kimse hiçbir zaman...
Personne...
Hiçbir zaman vampir olmak istemediğimi biliyordun. Bu dağa gelmeden önce bile bunun farkındaydın.
Tu savais que je ne voudrais jamais être un vampire, avant même qu'on ait posé le pied sur cette montagne.
Üzgünüm ama hiçbir zaman istediğin kişi olamayacağım.
Je suis désolé. Mais je ne serai jamais celui que tu veux.
Belki de hiçbir zaman sandığın kişi değildi.
Peut-être qu'elle n'a jamais été celle que tu pensais.
Üzgünüm ama hiçbir zaman istediğin kişi olamayacağım.
Désolé, mais je ne pourrais jamais être celui que tu veux.
Ne olduğunu bilmiyorum ama hiçbir zaman insan olmadı.
Peu importe ce qu'elle est... Elle n'a jamais été humaine.
Gençliğimde, hiçbir zaman çalışmayı sevmemiştim.
Quand j'étais jeune, je n'aimais pas travailler.
Ophelia için saat 3'te, öbürleri için hiçbir zaman.
Trois heure pour Ophélia Aucune heure pour les autres.
Robert'in kral olacağını, fakat benim hiçbir zaman kral olamayacağımı anladığım zamanı hatırlıyorum.
Je me rappel du jour où j'ai réalisé que Robert serait le roi et que je ne le serais jamais.
Sam bana tanıklık edecektir ve ben hiçbir zaman kasten Ruslar'a yardım etmedim. İyi olacağım.
J'irai bien.
Ve umarım gerisini hiçbir zaman duymak zorunda kalmazsın.
Et, espérons, que vous n'aurez jamais à entendre le reste.
Hayır, hiçbir zaman bir şey bilmedi.
Il ne l'a jamais su.
Bu hiçbir zaman kanıt olarak sunulmamıştı.
Cela n'a jamais été prouvé.
Ve annesi, böyle birşey olabileceğine, hiçbir zaman inanmadı.
Et la maman jamais vraiment cru que tout ce qui est arrivé en premier lieu, alors...
Hiçbir zaman da öğrenemedi.
C'était sa première fois.
Ben hiçbir zaman nereye gideceğimi bilmiyordum.
J'ai jamais su où j'en étais.
Yapma. Beni hiçbir zaman pek sevmedin zaten.
Allez, vous m'avez jamais trop appréciée.
Hiçbir zaman evim gibi gelmedi.
Je ne m'y suis jamais sentie chez moi.
17 yıldır o Allahın belasıyla evliydim ve hiçbir zaman üzerine sıçmamı istememişti.
En 17 ans de mariage, pas une seule fois il m'avait demandé de chier sur lui.
Atlı karınca olayını hiçbir zaman onaylamadılar.
Ça a pas été confirmé.
çünkü kırgınlığın hiçbir zaman geçmeyecek.
Ça ne réparera pas ce qui s'est brisé en vous.
Umarım hiçbir zaman ihtiyacın olmaz.
J'espère que tu n'en auras jamais besoin.
- Hiçbir zaman o kadar basit olmadı.
Ce n'est jamais aussi simple.
Hiçbir zaman öyle olmaz.
Ça ne l'est jamais.
Halkım gelecek ve onları durdurmak için hiçbir şey yapmayacaksın Zaman Lordu.
Mon peuple va arriver, et vous ne pourrez rien pour les arrêter Seigneur du Temps.
Hiçbir zaman.
Jamais.
Kazasını geçirdiği zaman artık kimseye hiçbir şekilde zarar veremezdi.
Il a eu son accident, donc il n'aurait plus pu faire mal à quiconque.
O zaman bunların video blogumla hiçbir ilgisi yok.
Cela n'a donc rien à voir avec mon blog vidéo.
Sorularının şu an hiçbir önemi yok çünkü sorular için zamanımız yok.
Vos questions n'ont pas d'importance maintenant car nous n'avons pas le temps pour des questions.
Neyse ki zaman onun için hiçbir anlama gelmiyor. Kaldığımız yerden başlıyoruz.
Heureusement, le temps n'a pas de signification pour elle, donc nous reprenons où nous nous étions arrêtés.
Evet, onları gönderdiğim zaman kubbenin çökebileceği ile ilgili hiçbir fikrim yoktu.
Quand je les ai envoyé, je n'avais aucune idée qu'un dôme apparaîtrait.
- Isaac hiçbir şey yapmadı. - Zamanım yok.
J'ai pas le temps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]