English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Z ] / Zamanın var

Zamanın var Çeviri Fransızca

3,277 parallel translation
Beni dinle, hâlâ bir şeyleri düzeltmek için zamanın var.
Allé, il n'est pas trop tard. Pour que ça finisse bien.
- Zamanın var.
- Tu as le temps.
- Biraz zamanın var mı?
- Tu as une seconde?
Biraz zamanın var mı?
Tu as une minute?
Zamanın var mı?
Tu as du temps?
- Zamanın var mı? - Ne için?
- T'as une minute?
- Zamanın var mı?
Tu as une minute?
Bir sürü zamanın var.
Tu as tout le temps.
- Bekle. - Bol bol zamanın var. Biz iyiyiz.
Attends Prend ton temps, on est tranquille
Şimdi Shelburne ile tanışma vaktin geldi. Birini kurtarmak için zamanın var.
Maintenant que Wo Fat est en prison, il est temps pour toi de rencontrer Shelburne.
Bay Wall Street'le olmak için hâlâ zamanın var.
Tu peux encore y être dans les temps pour sortir avec Mr Wall Street.
Bu arada, benimle ne zaman ilgilendin ki sen? Oo Özür dilerim. Senin öğrencilik için zamanın var
Autant pour moi, t'as le temps pour les cours et le travail mais jamais pour moi!
Bunun için hâlâ zamanın var ama, değil mi?
Il y a toujours du temps, n'est-ce pas?
Ah, ben kapalı bir tişört var zaman yarın, 08 : 00
J'ai un rdv demain, à 8H00.
Her sahneyi çiftinizle paylaşacaksınız, dolayısıyla bu çok önemli, çünkü her şey için çok az zamanınız var.
Vous n'avez que quelques répliques chacun, donc c'est vraiment important que vous s'éclater dans un court laps de temps
Arkadaşımı bulmak için zamanım azalıyor ve elimde tek bir ipucu var. O yüzden ben o ipucunu araştırırken sen de kendini öldürtmemek için çalışacaksın.
J'ai presque plus de temps pour trouver mon ami, et j'avais seulement une piste restante, donc vous allez essayer très dur de ne pas vous faire tuer.
Charlie şehir dışına çıktığı zaman bazen eve göz kulak olmak için evde kalırdı ama uzun zamandır görüşmüyorlardı bu yüzden hâlâ giriş yetkisi var mı bilmiyorum.
Il restait parfois et surveillait la maison quand Charlie n'était pas en ville, mais, ils ne se sont pas parlé depuis longtemps, donc je ne sais pas s'il a encore le code ou pas.
İnsanlar gelmeden, biraz daha zamanımız var.
- Il n'y a personne. - Allez.
ama anlaşmanın zamanı var, avukatını daha ne kadar beklemek istediğini bilmiyorum.
Mais il y a une limite de temps sur cette affaire. Alors je ne sais pas combien de temps tu veux encore attendre pour ton avocat
O zaman onu arayıp Politico'ya bakmasını söyle çünkü okuduklarıma göre Spencer Bachus, yerel gazeteye Washington, bankalara hizmet etmek için var demiş.
Alors, dis-lui d'aller lire Politico. Spencer Bachus a déclaré aujourd'hui que Washington devait servir les banques.
Dünyanın iyi adamlara her zaman ihtiyacı var.
Le monde pourrait toujours avoir besoin de bons gars.
Leonard'ın da oyuncağı var ve hiçbir zaman açmayacak yani kırık olduğunu bilmeyecek.
Leonard n'ouvrira jamais sa boîte.
Cathering işinde başarısız olursan, Her zaman çamur güreşinde kariyer şansın var?
Que si t'échoues dans l'événementiel, tu pourras te reconvertir dans le combat de boue?
- Ne zaman varır? - Yarın sabah.
- Il accoste quand?
Gittiğin zaman orada tanıdığın biri var mıydı?
Vous connaissiez quelqu'un quand vous êtes arrivé?
Her zaman başımızın üstünde yerin var Michael.
Tu es le bienvenu ici.
Şimdi James'in odaklanması gereken tek bir şey var, ve o da dans etmek. Ona bunu pat diye söyleyivermenin biraz bencilce ve adaletsiz olduğunu düşünmüyor musun? Sanırım bu iyi bir zaman değil.
Maintenant James doit se concentrer sur une chose et c'est danser tu ne penses pas que c'est un peu égoïste et injuste de lui annoncer ça maintenant je présume que ce n'est pas le meilleur moment pas si tu veux qu'il gagne.
Ölmene daha çok zaman var.
Ce n'est pas encore le moment.
- Bu adama niye ihtiyacın var o zaman?
Donc pourquoi as-tu besoin de cet homme?
Ne yumurta ne de larva izleri var. Bu yüzden ölüm zamanını tahmin edemiyorum.
Ni oeufs ni larves, je ne peux donc pas déterminer l'heure de la mort.
O zaman daha büyük bir hayata ihtiyacın var.
Dans ce cas tu as besoin d'une vie plus importante.
Yeni bir hayata başladığınızı biliyorum Bay Scully,... bir eşiniz, bir çocuğunuz var ama bilmek istediklerimi söylemezseniz o zaman hepsi biter.
Je sais que vous avez une nouvelle vie, M. Scully, vous avez une femme, un enfant. Mais si vous ne me dites pas ce que je veux savoir, alors c'est fini.
Ama ne zaman senin gözlerine baksam "Tanrı" ya da "Tanrıça" nın var olduğunu biliyorum.
Mais à chaque fois que je regarde dans tes yeux, je sais qu'il ou elle existe.
Zaman doldu. Var mısınız yok musunuz?
Alors, prêts?
Zamanında işe gidip geliyor, ne arkadaşları ne de bir ailesi var zavallı adamın bir hayatı yok sanki.
Travaille jour et nuit sans arrêt aucun signe d'amies ou de famille... Le pauvre, il n'a pas l'air d'avoir de vie.
Elemanın çocukları var ve onları hiçbir zaman göremiyor.
Ce type a des enfants et il ne les voit jamais.
O zaman bana neden ihtiyacın var?
Donc, pourquoi avez vous besoin de moi?
O zaman tüm bunların başında kim var?
Alors qui est le grand chef?
Bebeğim sorunlu, kızgın ve yorucu olsa da aynı zamanda da çok zeki ve gözüm her an üstünde olursa ve sebzelerini yemeyi unutmazsa dünyayı bile değiştirebilir. O yüzden başka bir bebeğe ayıracak ne zamanım ne de enerjim var James.
Et mon bébé est troublé et en colère et épuisant et brillant, et il peut actuellement changer le monde si je garde mes yeux sur lui chaque minute et m'assure qu'il mange ses légumes, et donc je n'ai pas le temps ou l'énergie
Tarihi belgelemenin zamanı var ve tarihi yazmanın zamanı var.
Il y a un temps pour consigner l'histoire et un autre pour l'écrire.
Madem şehrin bana ihtiyacı var o zaman Tarrlok'ın özel birime katılıp Amon'a karşı mücadelesinde ona yardım edeceğim.
Si la ville a besoin de moi, alors... Je rejoindrai l'équipe de Tarrlok et aiderai à vaincre Amon. Voilà vos gros-titre messieurs!
O evde olmamızın tek nedeni, şu anda üç ev arkadaşım var ve Jenna'nın babasının eve ne zaman geleceğinin bilmiyor olmamız- -
Ecoutez, la seule raison pour laquelle nous étions dans cette maison c'est parce que j'ai trois colocataires, et on ne sait jamais quand le père de Jenna sera à la maison - -
Bana ne ihtiyacın var o zaman?
Pourquoi as tu besoin de moi?
Sayın başkan yardımcısı, sizi ve sayın kongre üyemizi ilgilendiren.. .. bir sorunumuz var. ve pek zamanımız yok.
Monsieur le vice-président, nous avons un problème qui vous concerne, ainsi que le membre du congrès, et nous avons peu de temps.
Pawnee İhtiyarlarının ellerinde bir sürü boş zaman var ve bu boş zamanda yaptıkları yaşlı insanların yapabileceği çılgınca şeyler.
Les seniors de Pawnee ont beaucoup de temps libre, et ils utilisent ce temps pour s'envoyer en l'air, à la vieille école.
Babanla problemlerin var, ki bu her zaman eğlencelidir. Senin de klasın var, ancak içinde bir karanlık da görebiliyorum.
Tu as des problèmes avec ton père, ce qui est... toujours drôle, et tu es class, mais tu as un côté sombre en toi.
- Çok parası var ve öldüğü zaman sadece anneme ve Harold Amca'ya kalacak.
Elle a beaucoup d'argent et il n'y a que Maman et oncle Harold pour en hériter lorsqu'elle partira.
Onu ben de biliyorum. Ama Anıl'ın dediğine göre daha zamanımız var.
Oui, mais d'après Anil, ça leur prendra un certain temps.
Çünkü içinde büyük bir basınç var ve bu basıncı zamanında azaltmazsak...
C'est car, à l'intérieur, c'est une cocotte-minute, et si la pression n'est pas relâchée à temps...
Oraya varmak için bir saatten az zamanımız var. Kıpırdayın!
Nous avons moins d'une heure pour l'avoir.
O zaman seni takip eden sapığın var. Evet.
Tu as un harceleur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]