English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Ister inan

Ister inan Çeviri Fransızca

976 parallel translation
İster inan ister inanma, bunu söylüyorum çünkü...
Que tu le croies ou non, je dis cela parce que...
İster inanın, ister inanmayın, işte orada.
Quoi qu'il en soit, la voici.
İster inan ister inanma burayla hiç bir bağlantım yok.
Je n'ai pas de lien avec cet endroit, croyez-le ou pas.
İster inan ister inanma, Müller, bu gece ilk kez birinci perdede tiyatroda olacağım.
Croyez-moi si vous voulez, ce soir, pour la première fois, j'arriverai à l'heure pour le premier acte.
Kaptan, ister inan ister inanma, burada ufak bir Kong var.
Capitaine, croyez-le ou non, King Kong a un fils.
Ve sende seninkileri unutmalısın. Çünkü ister inan ister inanma, eşinin eve gelmesini bekleyen ve bebekleri ile ilgilenen kadın olduğunu düşünürsek, iki hafta içinde çıldırmaya başlarsın.
Alors il vaut mieux que ça te passe aussi parce que, crois-moi, deux semaines à jouer les bonnes épouses qui attend son mari à la maison et qui fait des bébés, et tu deviendrais folle.
- Bakın Bay Vanderhof. İster inanın, ister inanmayın, hükümete 22 yıllık vergi borcunuz var.
Que vous y croyiez ou pas, vous devez quand même 22 ans d'arriérés d'impôts!
İster inan ister inanma, otobüs bekliyorum!
Figurez-vous que j'attends la diligence. Pourquoi portez-vous mon pantalon?
İster inan ister inanma, sana aşığım Robert.
Croyez-moi si vous le voulez, Robert, je tiens à vous.
İster inanın, ister inanmayın. Siz bilirsiniz.
A vous de me croire ou non.
Buna ister inanın, ister inanmayın ama bir keresinde, 2,500 çalışanlı büyük bir şirketin yöneticisi olan arkadaşlarımdan birinden bir iş istedim.
Figurez-vous que j'ai demandé un emploi à un ami, patron d'une entreprise de 2500 employés.
İster inan ister inanma, en iyisi inanıyormuş gibi yapman.
Que vous le croyiez ou non, je vous conseille de faire comme si.
İster inan ister inanma, bu ev perili.
Cette maison est hantée.
İster inan, ister inanma, İbrişim ; gerçek bir koleksiyon parçası.
Regarde, Fil de Soie, une vraie pièce de collection.
Banyoda o geceki şu önemsiz iş, ister inan ister inanma, bana 322 dolara mal oldu.
Glisser dans ma baignoire... ça m'a coûté 322 dollars.
- İster inanın ister inanmayın kimin yaptığını biliyorum! Marion lütfen.
Et je sais qui est le coupable!
İster inanın ister inanmayın, eşeğin suyu koklaması gibi altını koklayabilen birini tanıyorum.
J'ai connu un type qui savait flairer l'or.
Bu sefer bir kız arkadaşım, ister inan ister inanma.
Il s'agit d'une amie, croyez-le ou non.
Ve ister inan ister inanma, yapabileceğim birşey varsa..
Et, croyez-le ou non, si je peux faire quelque chose...
Bu, sihir yapacak İster inan ister inanma
C'est de la magie ou je ne m'y connais pas!
İster inan ister inanma Sidney, senin için en iyi olanı istiyorum.
Vous ne me croirez peut-être pas. Mais je songe à votre intérêt.
Evet, ister inanın ister inanmayın Pittsburg'da parasız kalmıştık, cebimizde topu topu 3 Dolar şu tuvalet kadar bir odada sıkış tıkış.
On était à Pittsburgh, sans un rond, tassés dans une chambre grande comme un placard.
İster inan ister inanma Harry, bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
Crois-le ou non, Harry. Je le fais pour ton bien.
ister inanın ister inanmayın, o adamı daha önce hiç görmedim. Görseydim bile, onunla evlenmezdim.
Croyez-le ou non, je ne l'avais jamais vu de ma vie... et si je l'avais vu, je ne l'aurais jamais épousé.
İster inanın ister inanmayın daha kızgın değilim.
Croyez-le ou non, commandant, je ne suis pas fâché. Pas encore.
İster inan, ister inanma. Bu ahlaksız yumurcakla Paris'teki herkesten daha çok eğleniyorum. Çok iyi vakit geçireceğiz.
Croyez-le ou non... je m'amuse plus avec cette sale gosse... qu'avec n'importe qui.
İster inanın ister inanmayın, buradan ayrılamaz.
Que vous le croyiez ou non, elle ne peut pas partir.
İster inan, ister inanma, fark etmez.
C'est faux. Crois-le ou non, je m'en fiche.
İster inan ister inanma ama bu hantallığına rağmen o bir model.
Crois-le ou non, elle est mannequin et d'un ennui mortel.
İster inanın, ister inanmayın elbiseyi ona göstermenin hâlâ uğursuzluk getireceğine inanıyorum.
Ça porte malheur de montrer la robe au mari. Il n'y a pas de surprise qui tienne.
İster inan ister inanma, zavallıcık bayıldı.
Incroyable, le pauvre homme s'est évanoui.
Hey, ister inan ister inanma şu anda evimin önünden geçiyoruz.
C'est marrant, on passe juste devant chez moi.
50,000 dolarımı geri ver, tekrar arkadaş olalım. İster inan, ister inanma,... bir lanet dolarım bile yok.
Crois-moi ou pas, j'ai pas le moindre putain de dollar en poche.
İster inan ister inanma, işin o kısmı fazla uzun sürmüyor.
Si c'est seulement pour ça, ça ne durera pas.
İster inan ister inanma, öyle yapıyorum.
J'en profite pleinement.
Dikkatle dinle. İster inan, ister inanma, sana yardım etmeye çalışıyorlar.
Ecoute-moi bien. ils veulent t'aider.
İster inan, ister inanma, Sataro onun babası.
Car le père de ce bébé s'appelle Sataro.
"Söylediklerinin tek kelimesine inanmayın," dedi Irving. Ve ister inanın ister inanmayın, nerdeyse kimse inanmadı...
"C'est faux" s'écria Irving Et personne ne le crut!
İster inan ister inanma, birkaç düzgün bekarı kapmak için savaşıyorlar,... benim gibi yaşlı ıskartaları bile.
Et croyez le ou non, les célibataires qui restent sont pris d'assaut. Même un vieux rogaton comme moi.
Eşsiz bir deneyim : İster inanın ister inanmayın.
Une vision unique, croyez-le ou non.
İster inan ister inanma adam iş atmıştı bana...
Tu ne le sais sans doute pas, mais il essayait...
İster inan, ister inanma!
T'as pas compris, pauvre pomme?
Bunlar Willow Corners, Wisconsin'de oldu. Doğup büyüdüğüm yer orası, ister inan, ister inanma.
C'était à Willow Corners, Wisconsin.
İster inanın, ister inanmayın, size karşı bir his beslemiyorum.
Croyez-le ou non, j'ai jamais eu de sentiment de rancune contre vous.
İster inanın, ister inanmayın ama, eğittiğim adamları ve sizi her şeyden daha çok seviyorum.
Et croyez-le ou non, j'aime aussi les hommes que j'ai formés, vous plus que tous.
İster inanın, ister inanmayın. - Ben inanıyorum.
Comprenne qui pourra.
İnsan yalnızca kötü şeyleri unutmak ister, ve uydurma iyi şeylere inanır.
On préfère oublier ce qui ne nous plaît pas et croire ce qui nous arrange.
Bu cesaret ister evlat, inan baba.
Ça demande du cran, croyez-moi.
Madem ki bu bir ister inan ister inanma hikayesi o halde şöyle başlayalım :
Ce mausolée de souvenirs était un stade des plis convoités. Mais comme cette histoire est imaginaire, elle doit commencer ainsi.
Niçin peki bilmek ister misin? İnanılır gibi değil.
Vous savez pourquoi?
Ve ister inan ister inanma, Linda'yı Yale'e kabul ettiler.
bien sûr, il est russe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]