English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Içeri girip

Içeri girip Çeviri Fransızca

1,880 parallel translation
Ee.. içeri girip bir kahve içmek ister misin?
Vous voulez entrer prendre un café?
Yani, gerçekten yeni bir yer bulmak istiyorsan, bilirsin... içeri girip bakman gerekir, Sam.
Si tu veux vraiment trouver un nouvel appart, tu sais, il faudra que tu finisses par aller à l'intérieur, Sam.
Resim dükkanına gideceğim, sonrasında da seninle ikimiz, içeri girip kıyamet koparabiliriz.
Je vais chez le photographe, et ensuite, on peut y aller et mettre le feu.
Yani avukatı içeri girip onu vurmuş olabilir.
Donc, c'est toujours possible que son avocat soit entré et l'ait abattu.
Evet, içeri girip video oyunu falan oynayamaz mıyız?
Ouais, peut-être allez à l'intérieur d'et jouez quelques jeux vidéo ou quelque chose?
Haydi, gel ve yüzleş yoksa ben içeri girip herkesi öldüreceğim.
Sortez, où c'est moi qui viens et je tue tout le monde.
Bana öyle geldi ki bu voleybol olayına... pek sıcak bakmıyorsun, ve bunun bazen birlikte geçirmemiz gereken zamandan çaldığını biliyorum. Ama açıkçası bu duruma, içeri girip kapıları çarpmadan dayanmalıyız.
Il me semble que tu n'aimes pas beaucoup toute cette histoire de volley et je sais que ça prend sur notre temps ensemble, mais honnêtement, on va devoir apprendre à vivre avec, sans que tu rentres pour claquer les portes.
Seni aşağıya çağırmamın nedeni, içeri girip adama metastatik kanseri olduğunu söylemeden önce ayırıcı tanı hakkındaki görüşünü almaktı.
Je t'ai fait descendre pour les diagnostics différentiels avant que j'aille dire à cet homme qu'il a des métastases d'un cancer.
ihtiyaciniz olan tek sey içeri girip hakimiyeti ele geçirmek.
Ils n'ont eu qu'à se servir.
O kadar üzülüyorsan, içeri girip hemşireyi oyna.
Va jouer l'infirmière, si ça te touche.
Bu kasvetli, yazgıcı ve korkutucuysa, üzgünüm, ama öyle. Birilerinin içeri girip günü kurtaracağına ne kadar inanmak istesem de, bunu şu ana kadar kimsenin yapmamış olması bana bunun hiç olmayacağını düşündürüyor.
J'aimerais croire que quelqu'un viendra, mais je crois bien que ça n'arrivera pas.
Leland, niçin içeri girip onunla konuşmuyorsun.
Leland, si vous alliez lui parler.
ve yani... birisi bomba, yangın gibi birşey için ararsa, o civarda olduğum için yasal olarak içeri girip acil çıkış için tüm odalara ve yerlere girip insanlara yardımcı olabilirim.
Et si quelqu'un appelait, pour une alerte au feu ou une alerte à la bombe, un truc du genre, alors si je suis déjà dans les environs, je serais légalement obligé de porter assistance aux services de secours, d'inspecter chaque bâtiment, et chaque pièce du complexe pour être sûr que tout le monde a bien été évacué.
Neden içeri girip ne istediğini söylemiyorsun?
T'as qu'à venir chez moi et on en discutera.
Bir insan kimseye görünmeden nasıl içeri girip çıkabilir.
On entre et on sort d'ici... ni vu ni connu.
Ben içeri girip parayı alacağım. Sonra da buradan tüyeceğiz.
ils me donnent le fric et on se casse.
Haydi içeri girip ısınalım.
Viens, rentrons, on aura plus chaud.
Eğer kimse içeri girip çıkmıyorsa... ne Will, ne de Perry o poşeti içeri sokmuş olamaz.
Mais si personne n'entrait ou ne sortait, ni Will ni Perry n'auraient pu introduire ce sac.
Çabucak içeri girip çıkacağım.
J'y vais vite et je me retire plus vite.
Bu süre içinde, bir katil içeri girip işimi bitirebilir ve sonra da çekip gidebilirdi.
Pendant ce temps, un assassin aurait pu entrer, me tuer, et s'en aller tranquille.
Evet, içeri girip şöyle de :
Oui, entre et dis :
Kapıyı gerçekten çok sessiz çaldım, o da yanıt vermeyince, içeri girip, torbayı aldım ve parmak uçlarıma basa basa odadan çıktım.
J'ai frappé doucement, et quand elle n'a pas répondu, Je suis entrée, j'ai pris le sac et suis partie sur la pointe des pieds.
Yatağın tersinden mi kalktın, diye soruyorsan, hayır. Ama içeri girip de baş zanlımızın öldüğünü görünce moralim bozuldu.
Si ta question est : "est-ce que je me suis levé du mauvais pied?", la réponse est non, mais mon humeur était assez aigrie quand je suis entré et que j'ai trouvé notre principal suspect mort.
Marshall, içeri girip, insanlık değerini savunan büyük etkili bir konuşmayla bu adamın gözlerini kamaştırabilirsin. Abraham Lincoln gibi.
Marshall, tu dois l'éblouir avec un exposé éloquent sur la dignité humaine à la Abraham Lincoln.
Bana izin verirseniz, içeri girip işe gitmek için hazırlanmalıyım.
Si vous voulez m'excuser, je dois rentrer, me préparer pour le boulot.
Ben içeri girip Bütün bu esyaları alayım ve sen de burada bekle?
Je vais aller chercher tout ce matériel pour vous et vous bougez pas, d'accord?
Tamam. Yani, 10 insan 11 yıldır orada ve onca zamandır içeri girip çıkan hiç kimse olmadı mı?
Donc il y a 10 personnes là-dedans depuis 11 ans, et personne
Uzay-zaman sürekliliğinin tam senkronizasyonu sağlandığı anda içeri girip iki cihazı da birbirlerine elle bağlayacağım.
J'y entre et connecte manuellement les 2 appareils au moment précis où le continuum espace-temps se synchronise.
Tamirci olarak içeri girip, havalandırma sistemindeki çoğunu klorun oluşturduğu sera gazını tutuşturabilirsin.
Déguise-toi en agent de service, enflamme les chlorofluorocarbones de la clim, qui est composée principalement de chlore.
Üniformalılar içeri girip ağzından laf almaya çalışacaklar.
Les collègues vont venir et le faire sortir de force.
Kurşun bu pencereden içeri girip, havada yuvarlandı ve bana çarptı.
La balle a dû traverser la fenêtre, perdre de la vitesse et me toucher ici.
Yaklaşık bir saattir takılıyorduk sonra hatun içeri girip ateş etmeye başladı.
Une heure après, une nana entre et se met à tirer.
Bildiğim kadarıyla, hediye olarak verilen yiyecekler içeri girip sohbet etmenin plansız bir davetçisi olabiliyor.
{ \ pos ( 192,220 ) } Il me semble qu'offrir de la nourriture en cadeau peut être précurseur d'une invitation impromptue à entrer et à discuter.
Ve şimdi içeri girip herkese, birkaç adamı nasıl dövdüğümüzün efsanevi öyküsünü anlatacağız.
Alors, on va rentrer et raconter à tout le monde la légendaire histoire de comment on a tabassé des types.
Yani tek yapman gereken içeri girip tasarımını sergilemek. Ben de yönetim kuruluna onaylatacağım ve iş senin olacak.
Donc, tu n'as qu'à venir, à proposer ton projet, à le faire approuver par le conseil, et le tour est joué.
İki kızımızın içeri girip seni bu halde görmesini mi istiyorsun?
Tu veux que nos deux filles entrent et nous trouvent comme ça?
Sen istediğin yerden tut, ben de içeri girip oradan bağlayayım.
Placez-le où vous voulez, je vais à l'intérieur et je le fixe.
İçeri girip zararı kontrol edelim.
- Je devrais entrer dans un chèque dehors le dégât. - Ouais.
İçeri girip biraz yiyecek almalısın.
Allez chercher de la nourriture.
Banka işi de ne demek? İçeri girip silahı doğrultacağım. Ödleri boklarına karışacak, ben parayı alıp çıkacağım.
Ça veut dire quoi? je prends le fric et je sors.
İçeri girip açıklayabilir miyiz?
Est-ce que nous pouvons entrer et expliquer?
Kamyonların içeri boş girip, dışarı dolu çıktıklarını kadınların ve çocukların meydana çıkarıldıklarını ve buldozerlerin içeri girdiklerini hiç fark etmediniz mi?
Tu finis par comprendre, par faire le lien entre les choses, par te dire : "Des camions rentrent vides et sortent bondés, des femmes et des enfants sortent du camp, un bulldozer y rentre"
İçeri girip onu teselli etmeliyim.
Je devrais peut-être aller la consoler.
İçeri girip, size birkaç soru sorabilir miyiz?
Entrons, nous avons quelques questions.
Sarah'a daha önce de söylediğim gibi, her kimseler, içeri görülmeden girip çıkma konusunda çok iyiler.
Comme je l'ai dit à Sarah Qui qu'ils soient, ils étaient très doués Pour entrer et sortir sans se faire remarquer.
İçeri girip biraz bekleyebilir miyim?
Je peux entrer pour attendre? Qui sait.
İçeri girip bu konuyu konuşabilir miyiz?
Je peux entrer, qu'on en parle?
İçeri girip, Geçit odasını geri alacağız.
On monte reprendre le contrôle.
İçeri girip konuşmaya çalışalım.
Laissez-nous essayer de lui parler.
İçeri girip o salağa şöyle bir bakacak ve aynen paketleyecek.
Elle va entrer là-dedans, regarder cet idiot et va l'envoyer bouler.
İçeri girip Dedektif Wells'i aradım.
Je suis rentrée et j'ai appelé l'inspecteur Wells.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]