English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işim

Işim Çeviri Fransızca

35,005 parallel translation
Birkaç işim vardı.
Je devais prendre des papiers.
Yarın çok işim var, anlayacağın...
J'ai une grosse journée demain, donc je vais juste...
- Öyle olsa seninle işim ne?
- Je t'aurais jamais regardé.
Yapacak bir sürü işim var.
J'ai pas mal de choses à faire.
- Olmaz, işim var. - Olmaz mı?
- Je suis occupée, maintenant.
Bazen bu işim benden güzel olan her şeyi almış gibi geliyor.
Parfois il semble que mon travail ait pris tout ce qui était bon pour moi.
Aslında güç kaynağını tekrarlasam işim çok daha kolay olur.
Tu sais, il serait vraiment facile pour moi d'améliorer cette configuration juste en Itérer la source d'alimentation.
Dediğim gibi, intikam benim işim.
La vengeance, c'est mon truc.
- Mahkemede işim uzadığı için üzgünüm.
Navrée. J'ai été retenue au tribunal.
Halletmem gereken birkaç işim var.
Je dois m'occuper de certains trucs.
Daha işim bitmedi.
Enfin, je n'ai pas encore réussi.
Bunun benim işim olduğunu sanıyordum?
Je croyais que c'était mon travail.
Ölmek resmen benim işim.
Me faire tuer est mon boulot.
Susan, bugün yapmam gereken milyonlarca işim var.
C'est pas drôle. Susan, j'ai un million de choses à faire aujourd'hui.
- Bu benim işim Felicity.
- On? - C'est mon travail Felicity.
Evet, ben bir polisim Felicity. - Bu benim işim.
Je suis un policier, Felicity.
Oh, düşünüyorum da artık cinler ile işim bitti.
Je crois que j'en ai fini avec les génies.
Her gün, gün boyunca beni alıp satabilecek lise terk birinin kahrını çekiyorum, çünkü benim işim bu.
Je supporte la merde tout les jours D'une fille d'une non-diplômée qui pourrait acheter et vendre, Parce que c'est mon job.
İkisi de iyi fikir ama insanların yemek yerken beni gördükleri bir işim var.
Deux idées solides, mais j'ai un boulot où les gens me voient pendant qu'ils mangent.
Dört işim var şu an.
Je possède quatre affaires, maintenant.
Şehirde acil bir işim çıktı.
J'ai une situation urgente au centre-ville.
İşim yeteri kadar zor, lütfen daha da zorlaştırmayın.
Mon travail est suffisamment difficile sans que vous me preniez de haut.
İşim başımda aşkın zaten, sen de yetişkin adamsın, değil mi?
J'ai déjà mes problèmes. T'es presque un adulte. Non?
Ebeveyni iyi isim koymuş.
Ses parents l'ont bien faite.
Eric-Derek de ne biçim bir isim be?
C'est quel genre de prénom Eric-Derek?
İşim bu. Tabii.
C'est le travail.
- Biraz basit bir isim değil mi?
Le super-sérum? Un peu tiré par les cheveux, vous ne trouvez pas?
- Harika bir isim, kesin çalacağım.
- Ça, c'est un nom super, et je vais totalement le voler.
- Güzel isim.
Super nom.
Çok güzel bir isim.
C'est un joli nom.
Benzeri bir şey bile yok. CCPD'deki isim kayıtlarında da eşleşme bulamadım.
- Je n'ai pas trouvé d'alias connus dans les dossiers du CCPD.
- Bir isim ver.
Donne-nous un nom.
İşim atlatmamı sağladı.
Mon travail m'a aidé à m'en sortir.
İşim var.
J'ai mon travail.
"H.R. Wells'ten Öyküler" Biliyorum, akılda kalıcı bir isim.
"Les contes de H.R. Wells" C'est accrocheur, je sais.
Bana bir isim bile koymuşlardı :
Ils ont même un nom pour moi.
- Evet, isim üzerinde biraz daha düşünmek gerekiyor baba ama o kadar gerçekçiydi ki sanki gerçekten oluyordu.
Kid Flash? Le nom est à retravailler, mais papa, ça semble si réel, comme si ça arrivait vraiment.
- Yola çıktılar. - İşim bitmek üzere.
Ils viennent de partir.
- Bu takma isim işini konuşmamız gerek.
On doit parler de ce nom de code.
Bana bir isim ver ve yapmak zorunda kalmayayım.
Donne-moi un nom, et je n'aurai pas à le faire.
İşim bu.
C'est ce que je fais.
İsim istiyorum.
Je veux un nom!
Onu öldürdüğünde tereddüt dahi ettin mi yoksa senin için listende üstü çizilen bir başka isim miydi yalnızca?
As-tu hésité quand tu l'as tué, ou était-il juste un autre nom que tu as rayé de ta liste?
Fakat Harlin'in Türkiye'de iken sahte bir isim kullandığını biliyorum.
Mais je sais que Harlin avait un pseudo en Turquie.
Af diliyor, sonra isim takıyor, sonra yine af dilemece.
Il me supplie, puis m'insulte, puis il me supplie encore.
- İşim gibi.
- Comme mon travail.
- İşim var.
J'ai un travail.
Öyle olsun. Daha önce hiç cinsel organıma isim vermedim.
Je n'ai jamais inventé un surnom pour mes parties génitales.
İçeri girmek için sahte isim kullanmış.
Il a utilisé un pseudo pour entrer.
İşim henüz bitmedi.
Je n'ai rien fait là.
Waincroft'u kardeşini öldürdüğü için yargılanmasını görmek istiyorsan bana bir isim verirsin.
Si tu veux que Waincroft soit jugé pour le meurtre de ton frère, tu dois me donner un nom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]