English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne gün ama

Ne gün ama Çeviri Fransızca

1,458 parallel translation
Ne gün ama.
Sacrée journée.
Ne gün ama!
Quelle journée!
Her gün, ama o beni görmek istemiyor.
Tous les jours, mais elle ne veut pas me voir.
Ne gün ama. Nasılsın?
Salut.
Yaşadıklarından sonra bunun seni rahatlatacağını sanmam ama yaptığıma pişman olmadığım bir gün dahi geçmedi.
Je sais que ça ne va pas te rassurer vu ce que tu as enduré... Mais pour tout te dire, il n'y a pas eu un seul jour où je n'ai pas regretté mon geste.
Evet, bir arkadaşım bir gün demişti ki, "Bizler hiç değişmeyen şeyler, ama değişimi... hiç bitmeyen kimseleriz."
Quelqu'un a dit un jour, "Ce que nous sommes ne change jamais, mais qui nous sommes... ne cesse jamais de changer."
Brian, Valerie'nin iç çamaşırını o gün daha erken bir saatte çaldığını ama ona tecavüz etmediğini iddia etmiş.
Les sous-vêtements de Valérie. Brian a dit l'avoir volée plus tôt dans la journée, mais il ne l'a pas violée.
Her gün. Ama benimle konuşmadı ben de onunla konuşmadım.
Mais on ne se parlait jamais.
Bu basamaklarda tüm gün koşabilir ama vız gelir tırıs gider.
Il pourrait monter des escaliers comme Rocky toute la journée, ça ne changerait rien.
Fikrimi sormadınız Bayan Garret... ama bu ziyareti başka bir gün yapsanız daha iyi olmaz mıydı?
Ce n'est pas ce qu'on m'avait demandé Mme Garret, mais je me demande s'il ne vaudrait pas mieux faire ça un autre jour.
Ama... bir gün uyandığında beni bulamazsan şaşırma.
Mais ne t'étonne pas Si un de ces jours, tu découvres un beau matin
Bilemiyorum. Bu şeyin içini açıklamak zor ama yemin ederim, gideli birkaç gün oldu.
Je sais pas, c'est pas facile à expliquer, mais je te jure, il ne s'est écoulé que quelques jours depuis mon départ.
Günde sadece bir gün tüm ilgisini bana vermesini istedim ama onu bile yapmıyor.
- Pas du tout. Je lui demande qu'il me consacre une heure dans une journée, et il ne peut même pas faire ça.
- Bu bütün gün aldığım en iyi teklifti Taylor ama ne yazık ki benim...
Aucune audition ne sera nécessaire. C'est la meilleure offre que j'ai eu aujourd'hui, Taylor, mais malheureusement, il faut que je...
Ama kızkardeşinin teşhisini kaçırdığın gün değil.
Vous ne l'aviez pas le jour en question.
Hayır, hiçbir şey duymadım, Russ, bütün gün tarama yaptım, ama senin için bir daha göz atarım.
Non, je ne sais rien, Russ, et j'ai été sur les scans toute la journée, mais je vérifierai avec mon équipe pour toi.
Evet. Pek bir şey hatırlamıyorum ama, ama o kız Elisa şu anda benim yatağımda, ve bilirsin, gün ışığında bile hala sevimli. Evet.
Oui, mais je ne me rappelle de pas grand chose, mais cette fille, Elisa, est toujours dans mon lit, et vous savez quoi?
Delinda, önümüzdeki bir iki gün mesaim yok... -... ama Salı günkü vardiyama geleceğim.
Delinda, je ne travaillerai pas pendant quelques jours... mais je serai de retour pour mon service mardi.
Bütün gün seni korudum. Ama bunu örtbas edemem.
Je t'ai protégé toute la journée, mais c'est quelque chose que je ne peux pas couvrir.
İstediklerini yapar ama bir gün sonra ne konuştuğunuzu bile hatırlamaz.
Il fera tout ce que tu lui dis de faire, et il aura tout oublié le lendemain.
Birkaç gün hasta numarası yapabilirsin ama... annem işin içine girince ne yapacaksın?
Il y a école demain. Tu peux faire semblant d'être malade quelques jours, mais tôt ou tard, Maman va s'en mêler.
Ama bu adam her gün seni mahkemede madara ederken bu olamaz.
Mais vous ne pourrez pas être là si ce gars vous démonte à la barre tous les jours.
Adamı tanıyordun, aranızda bir şeyler geçmişti. Ama bunlar uzun zaman önceydi. Yine de her gün mahkemeye geliyorsun.
Eh bien, je ne comprends toujours pas... vous connaissiez ce gars, vous avez vécu un truc avec lui, mais c'était il y a un moment, et ensuite vous venez au tribunal tous les jours.
Ama bu geçici tempo ayarlayıcı cihaz vücudunuza kalıcı bir ünite konulmadan önce bir defada üç-dört gün çalışması için dizayn edildi.
mais ces pacemakers temporaires, sont conçus pour fonctionner 3 ou 4 jours jusqu'à ce qu'un pacemaker permanent ne soit placé à l'intérieur du corps.
Christian, biliyorum sadece bir kaç gün geçti. Ama düşünmuyormusun ki, her türlü senaryoya alışman gerek!
Christian, je sais que ça ne fait que quelques jours, mais ne crois-tu pas qu'il te faille envisager chaque scénario possible?
360 gün güzel bir şekilde böler, ama gece gökyüzünde gördüklerinizle birebir örtüşmez, bu yüzden eski takvimler sekiz yılda bir fazladan bir ay veya senede beş gün eklerlerdi.
On peut diviser 360 jours de manière assez égale Mais cela ne correspond pas à ce qu'on voit la nuit dans le ciel alors les anciens calendriers ajoutaient un mois en plus tous les 8 ans ou rajoutaient 5 jours.
Hoke iki gün işe gitmemiş, ama kimsenin umrunda olmamış.
Hoke a déserté son bureau 48 h, personne ne s'est inquiété.
Her gün bir mektup. Ama hiç göndermedim çünkü korkuyordum.
Une par jour, mais je ne les ai jamais envoyées parce que j'avais peur.
J.D., ne yapmaya çalıştığını biliyorum ve çok tatlısın, ama son birkaç gün o kadar kafa karıştırıcıydı ki, olanları unutup, birkaç duble bir şeyler içmek istiyorum, tamam mı?
JD, je sais ce que tu essaies de faire et c'est vraiment gentil, mais ces derniers jours ont été si perturbants et confus. J'aimerais juste oublier ça, et boire quelques verres, ok?
Birkaç gün daha burada kalabilirsin ama ondan sonra, sizi göndermek için evraklarda oynama yapacağım.
Tu peux rester ici quelques jours de plus, mais... après ça, je ne pourrai pas continuer à fausser la paperasse.
- Sadece bir gün geçti. En iyi atışınızı yapın ama fazla vaktimiz yok.
Et vous avez fait de votre mieux mais on ne progresse pas assez.
Bakın, çok güzel bir gezi olmadığını bende biliyorum, ama babanız iyi niyetliydi ve kötü bir gün geçirdiğimizi düşünmesini...
Écoutez, je sais que c'était pas la plus super des promenades, mais votre père a voulu bien faire, alors ne lui dites pas qu'on a pas trop...
İyimser konuşmak istemem, efendim, ama birkaç gün içinde denemeye hazır olabiliriz.
Je ne veux pas paraître trop optimiste, Monsieur, mais je pense que nous serons prêts pour des expérimentations dans quelques jours.
Elimdeki yiyecekleri uzun süredir kullanmaya çalışıyorum, ama... belki bir gün yetecek kadar kaldı.
J'ai rationné le peu que j'avais pour tenir aussi longtemps que possible. Mais il ne m'en reste pour qu'une journée.
Lilly bana ona geri dönmeyeceğine dair söz vermişti ama sonra... bir gün aniden parmaklarını aniden şıklatıp... sanki birbirimizi daha önce hiç tanımıyormuşuz gibi davranmaya başladı.
Lilly m'avait juré qu'elle ne se remettrait jamais avec lui mais... un jour, cet ordure claque des doigts et... tout d'un coup, c'est comme si on ne se connaissait plus.
Ertesi gün Duncan ile okulda konuşmaya çalıştım ama sanki hiç bir şey hatırlamıyor gibiydi.
J'ai essayé de parler à Duncan le lendemain mais il a réagi comme s'il ne se souvenait de rien.
Bu işler bir gün biterse Güney Kaliforniya'daki GAP'teki en yaşIı çalışan olabilirim ama...
Si ça ne marche pas, je pourrai devenir la plus vieille employé de Gap en Californie du Sud, mais...
Hadi ama aynı müshillerden her gün ben de alıyorum... ve henüz altıma yapmadım.
Je veux dire, allez, j'avale les mêmes laxatifs tous les jours en quantité raisonnable et je ne me chie pas dessus.
Bunun saçma geldiğini, daha sadece bir gün olduğunu biliyorum, ama siz de anlıyorsunuzdur...
Je sais bien que ça ne fait qu'un seul jour, mais vous comprenez, Non.
Audrey, beni umursamadığını biliyorum ama belki bir gün umursarsın.
Audrey, tu ne ressens rien pour moi, mais peut-être...
Hitler biraz aşırıydı ama... aklında olsun, bir gün onun birliklerine katılıp Kızıllar'a karşı.... savaşmadığımız için üzüleceğiz.
Hitler a un peu dépassé les bornes. Mais je vous le dis, nous regretterons un jour de ne pas avoir combattu les rouges avec lui.
Ama yine de o gün onun kollarına atılmıştı. Sanki hatırlayamadığı gizli bir dileğini yerine getirir gibi.
Malgré tout, elle s'était abandonnée dans ses bras ce jour-là, répondant à un désir secret qu'il ne se rappelait pas avoir exprimé.
Ama iki gün sonra Brad'in kayınvalidesi çıkageldi. Ne kadar süreceği belli olmayan sürpriz bir ziyaretti bu.
Mais deux jours après, sa belle-mère arrivait pour une visite d'une durée dangereusement indéterminée.
Aslında pek almadığını biliyorum ama eğer bunu yapmazsam, hiç kimse gelmezse evin bir gün çökeceğini hissediyorum.
Je sais que ça ne fait pas vraiment l'affaire, mais... je me dis que sinon, si personne ne venait, la maison finirait par s'écrouler.
Gün bizimdi ama şarkılar söylenmiyordu.
Malgré la victoire. Aucun chant ne se fit entendre.
Ama unutmayın ki ; Bay Jackson eğer 90 gün içinde arsaya sahip olmazsak, demiryolları, büyümesini finanse etmek için diğer bankalara gidecek.
Mais vous devez vous rappeler, M. Jackson si nous ne possédons pas la terre dans les 90 jours le chemin de fer ira à d'autres banques pour financer leur expansion.
Ama ben ne yapacağım burada o kadar gün?
Que ferai-je ici pendant tant de jours?
Ama gün geldi, yerel yönetici söylentilere daha fazla kulak tıkayamadı.
Mais un magistrat du coin ne pouvait plus ignorer la rumeur plus longtemps.
Birkaç gün, hatta bir hafta bile sorun olmaz belki. Ama ne kadar süreceği belli olmayınca, işte...
Je pouvais prendre quelques jours de congé, mais qui sait combien de temps ça prendra.
Her gün istasyondan ve senden ayrılıyorum, ama düşüncelerim beni bırakmıyor.
Chaque jour je te laisse � la station, mais ton souvenir ne me quitte pas.
"Her gün istasyondan ve senden ayrılıyorum, ama düşüncelerim beni bırakmıyor"
Chaque jour je te laisse � la station, mais ton souvenir ne me quitte pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]