English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Olay ne

Olay ne Çeviri Fransızca

7,730 parallel translation
Olay ne?
Elle a dit quoi?
Olay çıkarmak istemiyorum.
Je ne veux pas faire de scène.
# Ne veya kim olursam olayım #
♪ Peu importe ce que je suis ♪
Bu olayı yukarı bildirdim.
Je l'ai signalé, mais ils ne m'ont pas écouté.
Katil, olay yerine hayvanın burun izini bıraktığını bilmiyor.
Le tueur ne sait pas qu'il a laissé une empreinte de museau sur la scène de crime.
Ya defolun yada şimdi itiraf edin ki ben de hapiste ölmenize engel olayım.
Alors foutez le camp d'ici ou avouer maintenant et je ne vous laisserai pas mourir en prison, hein?
Şu bebek bezi olayı ne?
Et pourquoi je porte une couche?
Yani kariyerini bitirmek için çok azimli görünüyordun da. Ayrıca olayı uzatmanın kesinlikle faydası yok.
Vous avez l'air si déterminé à briser votre carrière, autant ne pas vous retenir.
Özür dilerim tatlım ama olayın ne olduğunu kaçırıyorsam...
Désolée, mon cher, mais je perds la tête avec...
Pendleton'da ki adamımla konuştum bu olayın üstüne şimdilik gitmeyeceklerini söyledi.
J'ai parlé à mon contact de Pendleton qui dit que les députés ne cherchent pas ces temps-ci.
Babamın borçları var. Ne toprağım, ne de çeyizim yok. Bir de olan o rezil olay var.
Les dettes de mon père, pas de terre, pas de dot, et le déshonneur de ce qu'il s'est passé, les hommes célibataires ne voulaient pas de moi.
Ne olursam olayım beni seviyorsun.
Qui que je sois vous m'aimez.
- Kefalet olayı ne olacak?
- Et pour la caution?
Silahı benim yerleştirdiğime dair olay yerinde hiçbir kanıt olmadığına.
Que rien ne prouvait que j'avais placé l'arme dans sa main.
Evet, çok kötü bir olay ama ben yapmadım.
Oui, c'est affreux, mais je ne l'ai pas fait.
Senin demlenme olayın şu anda bize yardım edemez.
Ton infusion ne peut pas nous aider pour le moment.
Olay şu ki, aşık falan değiliz.
Ok, le fait est que nous ne sommes pas amoureux.
Sıradan bir olay gibi değil.
Ça ne peut pas être un hasard.
Bayan Garrett'in olayı ne?
Qu'est-ce qu'elle a, la coincée?
Ama olay şu. Ben yetkili olmakla ilgilenmiyorum.
Mais voilà, je... ça ne m'intéresse pas de diriger.
Bunu da beğenmeyeceksin ama Kidd Fo-Fo olayı ulusal boyuta taşındı.
Tu ne vas vraiment pas aimer ça, Mais l'histoire du Kidd Fo-Fo est devenue nationale.
Ama bu olay ucu bana kesinlikle gelmeyecek.
Mais ça ne doit mener à moi ni aux miens.
Burada olduğunu söyledin, o zaman bu olayın benimle ilgisi ne?
tu as dit que c'était arrivé ici, qu'est ce que ça a à voir avec moi?
Bak. Her kim isen bil ki bu olay işe yaramayacak.
Ecoutez, qui que vous soyez, vous devez savoir que ça ne marchera pas.
Sen hiçbir şey yapmadın. Gelip geçen her ne olay oldu ise yapabileceğin tek şey bunları unutmak.
Vous n'avez rien fait, et quel que soit ce qui est arrivé, tout ce que vous pouvez faire c'est avancer.
Tabii 5 yaşındayken beni köle olayım diye gönderdiğin için bunu hiç yaşayamadım.
Je ne pouvais pas le savoir puisque tu m'as vendue comme esclave à l'âge de 5 ans.
Şu Chase olayından sonra bir şeylerin sorun olmaması zaman alacak gibi.
Après ce truc avec Chase, je pense que ça va prendre un moment avant que je ne sois cool avec quoi que ce soit.
- Bir saniye, bir saniye. Bu takım olayının sen kanunsuz olarak görülme diye olduğunu sanıyordum.
Je pensais que le but de faire équipe était de ne pas être vu comme un justicier.
Bence gelecekte kimsenin ondan şüphelenmemesi için tezgahladı, o olayı.
Je pense qu 'il s'est laissé accuser pour ne plus être suspecte dans le futur.
Bu trajik olayı kontrol altına aldıktan sonra oylarım ne kadar artar tahmin edebiliyor musun?
Pouvez-vous imaginer mes scores de sondage une fois que j'aurai héroïquement réglé cette situation?
- Evet, ama en büyük problemimiz şu ki : onu olay mahaline bağlayacak hiç adli kanıtımız yok ve mazeretini yalanlayamıyoruz.
- Oui notre plus gros souci est que nous n'avons pas de preuve légale pour la relier à la scène du crime et on ne peut pas casser son alibi.
Motelden ayrılmadım çünkü, gizemli kadının gelmesini umuyordum ve bu para getirecek olayı kaçırmak istemedim.
Je n'ai pas quitté le motel parce que j'espérais que la femme mystère se pointerait et je ne voulais pas rater la photo en or.
Ne zamandan beri olay mahali, doğaçlama sınıfına dönüştü?
Ok, à quel moment notre scène de crime s'est transformée en cours de théâtre?
Bak ambulans görevlileri kadını götürdükten sonra, olay yeri inceleme ekipleri ne bulmuşlar.
Regarde ce que la scientifique a trouvé quand les techniciens l'ont déplacée.
Bu olayın, kimsenin kontrol edemeyeceği bir şeye dönüşmesine izin veremezsin.
Il ne faut pas que la situation devienne incontrôlable.
Olayın özünü kaçirıyorsun sanirim Derrick.
Je pense que nous ne nous sommes pas compris, Derrick.
Sığınakta olmamanın olayı da bu.
C'est l'avantage de ne plus être dans le bunker.
Şerif Bölümü'nden, senin dışında birini olay yerini incelemesi için göndermelisin... -... ve hiçbir koşul altında o treylere girilmeyecek.
Vous devriez envoyer quelqu'un, autre que vous, du bureau du shérif pour surveiller les lieux, et sous aucune circonstance ils ne doivent entrer.
Ama olay şu ki Harry, böyle bir davada aracın aranmasının ardında şüpheli bir sebep olmasını istemezsin.
Mais dans une affaire comme ça, il ne doit pas y avoir de doute sur le contrôle du van.
Dua et bugün olay çıkarasım yok. Yoksa gününü görürdün.
Sois heureux que je ne sois pas d'humeur à faire des scènes aujourd'hui, car j'ai fermé ma gueule.
Bir adam sessiz kalýyorsa genelde olay sonlanmýþtýr, daha sana söylememiþtir.
Normalement, le silence d'un mec veut dire que c'est terminé et qu'il ne te l'a pas encore dit.
O kalem etekli kevaşeyle olayın ne?
C'est quoi cette histoire avec la pimbêche en jupe crayon?
- Olay da bu ya. Bilmiyoruz.
Voilà le truc, on ne sait pas.
Siyaset olayı beni aşıyor, başkomiserim.
C'est de la politique. Je ne suis pas au niveau.
Senin olayın ne be?
D'où tu sors?
Ne güzel, arkadan yapma olayına bir de kokain ekleyelim.
Cool. Ajoutons de la coke aux trucs de fesse.
Sana uyuşturucu veren kişiyi gammazlıyormuşsun gibi görme olayı.
Ne vois pas cela comme balancer ton dealer.
Olayın dışında kalmak istemiyorlar.
- Ils ne veulent pas s'isoler.
Bay Lunes'i tanımıyorlar ve onun olay yerinde olmadığını söylüyorlar.
Ils sont formels, M. Lunes ne fait pas partie de leur bande.
Yıllarca böyle bir olay altında yaşamanın ne kadar baskılı olabileceğini düşündüm yaşadığın bu korku, eminim ki çok ağır bir şey.
J'ai pris le temps de réfléchir à la pression que tu as subie pendant des années, à la peur dans laquelle tu vivais. Ça a dû être très dur.
Senin olayın ne?
Et toi, c'est quoi ton histoire?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]