English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Onlar nerede

Onlar nerede Çeviri Fransızca

846 parallel translation
- Onlar nerede?
- Où l'as-tu garée?
Buna benzer başka çizimlerin olduğunu söylemiştiniz. - Onlar nerede?
Vous avez dit qu'il y avait d'autres dessins.
Onlar nerede?
Où sont-ils?
Yeniler, onlar nerede?
Les nouveaux, où ils sont?
En azından ölmeden önce onların nerede gömülü olduklarını söyle...
Il est caché avant de mourir.
- Onlar nerede?
- Où sont-elles?
- Onları buldum. - Tam olarak nerede buldunuz?
- Je les ai trouvées.
Onları nerede satacak?
Que va-t-iI en faire?
Mahkeme üyelerinin ve savunma makamındaki dostlarım ile onların New York'tan getirdikleri deneyimli danışmanlarının izniyle alışılagelmiş usulleri tersten ele alarak işlenen suçu ortaya koymak yerine ilk olarak suçlanan kişilerin suçun işlendiği sırada nerede bulunduklarını ortaya koyacağım.
Avec la permission de la cour, des avocats de la défense, et de ceux venus exprès en renfort depuis New York, j'examinerai tout d'abord, non pas le fait criminel lui-même, mais les alibis invoqués par les accusés.
Artık nerede bulacaklarını bildiklerine göre onları yenisini bulmaya gönderemez misin?
On a repéré l'endroit, on peut aller en chercher d'autres.
Diğer uşaklar nerede? Onlar Tyroleans gibi görünüyorlar.
D'où viennent les autres serviteurs?
Helen ve Geoffrey ile olan arkadaşIığınızı biliyorum, onların güvende olmadığını düşünürsek, senin burada oturup çalışmaman gerekir onların nerede olduğunu bildiğin sürece.
Connaissant votre amitié pour Helen- - et Geoffrey- - on peut en déduire que vous travaillez ici calmement... parce que vous savez où ils sont.
Birisi ona kimlerle dostluk edeceğini söylüyordu ki onları pırlantayla kuşandıracak, dansa götürecek sonra bir telefon, nerede harekete geçileceğini söyleyecek.
"On" l'avait affranchi. Et quand il sortait avec une femme riche, il téléphonait discrètement et avertissait les gars.
Sonra silahlı adamları ve onların liderlerini bana gönderin.. Nerede olduğumuzu biliyorsun.
Quand vous aurez des hommes et des armes, envoyez vos chefs.
Nerede onların Karargahı? konuş!
Où est leur Q.G.?
Onları on yıl önce bir yerlere sakladım ve bir daha da bulamadım. Nerede aradın?
Ça fait dix ans que j'ai oublié mes émotions.
Onları nerede buldun Kramer?
Où les avez-vous trouvés?
Ayakkabılar nerede? - Onları kendin saklamadığına emin misin?
Êtes-vous sûr de ne pas les avoir rangés?
Nerede onlar?
Ou est-elle?
Bölüğün komuta merkezi şuradaki çukur. - Nerede olduğunu onlar bilir. - Teşekkürler.
Allez voir là-bas, ils doivent savoir.
Onları nerede indirdin? Hadi konuşsana.
Où les as-tu déposés?
Myers'in aracın radyosunu dinlediğini varsayarak... Amerikan haberlerinde onların nerede olduğu... ve Myers'in diğer iki adamla birlikte olmadığına dair yanlış bilgi yayınlanırsa.
Supposant que Myers écoute la radio, nous allons émettre des États-Unis avec de fausses informations quant à ses déplacements et sans mentionner les deux hommes.
Vakit harcıyorsun! Bana nerede olduklarını söyle. - Yoksa onları bulana kadar çölde dolanayım mı?
Me diras-tu où ils sont ou dois-je fouiller le désert?
Ya onların nerede olduğunu biliyor ya da onlardan haberdar olacak.
Il aura de leurs nouvelles tôt ou tard.
Üç adam kimseye görünmeden 100.000 $ ile kaçıyor parayı harcamıyorlar, neye benzediklerini ya da nerede olduklarını bilmiyorsun ve benden onları bulmamı istiyorsun.
 Trois hommes que personne n'a us.  avec $ 100 000 qui ne circulent pas  On ne sait ni quelle tête ils ont,  ni où ils sont.
- Evet mi? Nerede onlar? Bilmiyorum.
Où les trouve-t-on?
- Onları nerede bulabilirim?
Comment faire?
- Nerede onlar?
- Ou sont-elles?
Bu onları nerede satacağıma bağlı.
- Ça dépend de l'endroit où je le vends.
Bayanlar, onlar nerede?
Elles sont allées au village.
- Nerede onlar?
- Où sont-ils?
- Onları nerede saklardınız?
Où étaient vos bijoux?
- Onları nerede buldun?
- Où les avez-vous pris?
Yani o soyguncuları bulmadan önce onlar kendilerini arayan adamın nerede olduğunu bilirlerse parayı harcamak için daha iyi bir şansları olur.
Alors j'imagine que s'ils savaient où trouver celui qui les cherche avant qu'il les trouve, ils auraient plus de chances de dépenser cet argent.
Ve onları nerede bulabiliriz? Nerede?
Et découvrir l'endroit où la trouver...
Zaten şimdi onları nerede süreceksin ki?
A quoi t'est-il bon maintenant?
Johnsonville'de onları nerede bulabilirmişiz?
- Où peut-on les joindre?
Nerede bulacağız onları?
On le trouve où?
Nerede buldunuz onları?
Où l'avez-vous trouvé?
Nerede onlar? Ama çocuklar bu saatde yataklarında olmalıydı.
- Venez, où sont-elles?
Onları nerede bulacağımı bilmiyorsun her halde?
Vous ne savez pas où je pourrais les trouver?
Onları durduracak adamlar nerede?
Qui va les affronter?
"Ya mendiller nerede" "İşte onlar"
"Et les mouchoirs, où sont-ils?" "Les voilà!"
Sizi nerede bulacağımı onlar söyledi.
C'est là-bas qu'on m'a dit où vous trouver.
Nerede onlar?
Où sont-ils?
- Onları nerede buldun?
- Où est-ce que tu les as trouvées?
Onları saklayıp besledi ve nerede iş bulabilecekleri konusunda... akıl verdi, hepsi bu.
Il les a cachés, nourris, dirigés vers un travail, c'est tout...
- Onları nerede buldun?
D'où vous les tenez?
Nereden gelmişler? Nerede buldun onları?
Où les avez-vous trouvées?
Papa Luigi özellikle hayatı boyunca, nerede yaşarsa yaşasın, kadınlarla konuşmaktan, onların sözünü etmekten korkmuş, varlıklarından... sakınmıştır, onu ilk defa gören birine, kadınlara karşı doğal bir... antipati beslediğini düşündürtecek kadar onları sevmezdi.
Mais par dessus tout, durant toute sa vie et où il vécut, le pieux Louis abhorrait toujours, le commerce des femmes, Il fuyait leur présence. Et, qui le voyait, pensait qu'il les détestait.
- Bir şey mi arıyorsunuz, beyler? - Çıplaklar... Nerede onlar?
- Vous cherchez quelque chose?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]