Silahım nerede Çeviri Fransızca
93 parallel translation
Silahım nerede?
Où est mon fusil?
- Silahım, silahım nerede?
Mon revolver! Où est mon revolver? Quelqu'un, donnez-moi mon revolver.
Silahım nerede?
Où est mon revolver?
Silahım nerede?
Où est mon arme?
Silahım nerede?
- Où est-il passé?
Çabuk, silahım nerede?
Allez hop!
Lanet silahım nerede?
Où est mon putain de flingue?
Silahım nerede?
Mon revolver!
- Silahım nerede?
Où il est?
- Silahım nerede? - Burada.
Où est mon arme?
Şu salağı durdurun. Delinin teki. Silahım nerede?
Arrêtez ce connard, il est dingue.
Silahım nerede?
Où est mon flingue?
Silahım nerede? Silahım nerede?
Où est mon flingue?
Benim silahım nerede?
Où est passée mon arme?
Tanrı'm, silahım nerede?
Bon dieu, où est mon flingue?
Silahım nerede? Hayır, ben...
Mon pistolet?
Silahım nerede? Lanet olsun.
Où est mon flingue, merde?
Silahım nerede?
Où est mon putain de flingue! Aidez-moi!
Henüz değil, lanet silahım nerede?
- Pas encore. Je ne vois pas où elle aurait pu tomber.
Şimdi, silahım nerede?
Où est mon flingue?
Silahım nerede?
Oh bon sang!
Benim silahım nerede?
Où est mon arme?
Dostum, silahım nerede?
Mec, où est mon équipement?
Silahım nerede?
Ou est mon arme?
Benim silahım nerede?
Où est mon flingue?
Yastığımın altında tuttuğum silahım nerede?
Et où est mon revolver?
- Silahım nerede? Silahım nerede?
- Où est mon arme?
Silah ve cephaneniz var mı. Nerede?
Armes, munitions?
- Nerede saklanacaksın? - Silahı bulmalıyım.
Je dois trouver ce revolver.
Bak bakalım şu silah nerede?
Unité de démolition!
- Efendim? Bay Wilde'a silah ve cephanenin nerede saklandığını sorun.
Dites à M. Wilde de sortir les revolvers.
Hitler'e ordularını yeniden oluşturması için yardım eden....... ve silah satışlarından büyük kârlar elde eden....... Amerikan sanayicilerinin sorumluluğu nerede?
L'Amérique n'a-t-elle pas une part de responsabilité, elle qui a participé au réarmement de Hitler et en a récolté les fruits?
Tamam silah doğrultacağım da silah nerede?
Tu me dis, tu les braques, c'est gentil, mais avec quoi?
Silahım, silahım nerede?
Où est-il?
Böyle bir şansım olduğunda beni öldürmeye çalışıyorsun. Silahın nerede?
Alors qu'on est enfin tous les deux, toi, tu veux me tuer.
Yoldaş Pribluda, silahı ne zaman alacağım ve onu nerede vuracağım?
Camarade Priblouda, quand aurai-je l'arme? Et où dois-je le tuer?
Silahım nerede?
Où est mon arme à feu?
Chaapa-ai de bana katılması için savaşçı istiyorum! Silah toplamak, özgürlük arayan diğer Jaffalarla ittifak kurmak. Nerede olurlarsa olsunlar Goa'uld ile savaşacağımızı göstermek istiyorum.
j'appelle les guerriers à me suivre à travers le Chaapa-ai, à rassembler des armes, à forger des alliances avec les jaffas avides de liberté, à montrer aux Goa'ulds que nous les combattrons où qu'ils se trouvent.
Diğer silah nerede adamım?
Il est où l'autre pistolet, mec?
Nerede olduğunu söyleyin yoksa ışın silahımla sizi atomlarınıza ayırırım.
Dites-moi où il l'est ou je vous pulvérise avec mon pistolet laser.
Annemi ziyaret etmek için buradayım. Neden silahım olsun ki? Silahın nerede?
Je viens voir ma mère, j'en ai pas sur moi... où est la vôtre?
Ricky'nin silahın nerede bulunduğu veya bu trajedi hakkında bilgi sahibi olduğunu ima etmiyorsunuzdur umarım.
Vous suggérez que Ricky avait connaissance de cette arme?
Nerede kalmıştım? Umuyoruz ki uzaylıların kalkanı, yeniden yapılandırılmış bu silah karşısında korunmasız kalır. Evet.
Où en étais-je?
Ya hayatımı geri alırım ya da Rus silah kaçakçılarına nerede olduğunu ve kimin aldığını söylerim.
Je reprends ma vie ou je dis aux trafiquants d'armes qui a pris l'argent et où il se trouve.
Mücahitlere vermek için Rus yapımı silahlara ihtiyacımız olduğunu ve Sovyetler Birliği dışındaki en büyük Sovyet silah stokunun nerede olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Toi et moi savons qu'il faut mettre des armes russes entre les mains des moudjahidin, et savons où les plus grandes réserves d'armes soviétiques se trouvent en dehors de la Russie.
Ve yarışmacılarımızın gümüş kurşunun nerede olduğunu bilmediklerine sizi ikna etmek için... el silahındaki bütün diğer hazneler sahte dairelerle doldurulacak.
Pour s'assurer que les candidats ne savent pas où se trouve la balle fatale, toutes les autres chambres sont remplies de balles à blanc.
Tüm savunma hareketlerimi tahmin etti ve kelepçelerin nasıl kullanılacağını, silahımın nerede olduğunu biliyordu.
Il a anticipé tous mes mouvements, il savait se servir des menottes et où était mon arme.
Onların nerede olduklarını söyler söylemez, silahı alacaksın.
Tu auras l'arme... dès que tu m'auras dit où ils sont.
Babanla benim silahı nerede sakladığımızı biliyor musun?
Tu sais où on garde notre arme?
Biri gelip seni incitecek olursa, silahı nerede sakladığımızı biliyor musun?
Si quelqu'un essayait de te faire du mal, - tu sais où est le pistolet?
Peki o silah şu an nerede polislerin tuttuğu kanıtlar arasında var mı?
Et où est-elle? Avec les autres preuves?
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
neredeydin 834
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
neredeydin 834
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198